Tatilde, bütün yıl çalıştıktan sonra gidebildiğimiz bir haftalık tatilde Avrupa ülkelerinden gelmiş yaşlı yabancılar görüyorduk.
Emekli yaşlılar…
Avrupa ülkelerinde emekliler, kendi ülkelerinde gezmedik yer bırakmadıkları için dünya turuna çıkarlar.
Her gittikleri ülkede…
Ülkenin orasında burasında…
En gözde yerlerinde bir hafta falan değil, bir ay iki ay kalırlar.
Tatil yaparlar.
Gezerler…
Yerler içerler…
Eğlenirler.
Geriye kalan hayatlarını mutlu mesut yaşamaya bakarlar.
Ve genelde de bizimki gibi bir türlü gelişemeyen, hep gelişmekte olan, parasının değeri kendi parasının altıda, yedide biri olan ülkelere giderler.
Her şey neredeyse bedava…
Doğa cenneti de…
Yalnızca doğa cenneti mi?
Yeme içme de şahane!
'Türk mutfağı!'
Misafirperverlik desen had safhada…
Turistik bölgelerde kendi insanına dahi gösterilmeyen bir ilgi alaka da mevcut…
Öyle olunca onlar da emekliliğin tadını çıkarırlar.
***
Yahut da kendi ülkelerinde konsere giderler…
Sinemaya…
Tiyatroya…
İlgi alanlarına göre konferanslara…
Sempozyumlara…
Panellere…
Uluslararası maçlara giderler mesela…
Olimpiyatları yerinde izlerler…
Festivallere katılırlar…
Ünlü ressamların resim sergilerine giderler…
***
Bizde de emekliler…
Otuz yıl…
Kırk yıl devlete hizmet vermiş emekliler belediye parkına giderler.
Parktaki boş bir banka oturup boş boş sağa sola bakınırlar bütün gün.
Eğer, kendileri gibi bir iki arkadaş bulurlarsa oralarda…
Banka yan yana, sıra sıra oturup apartmanda beslenen köpeklerden...
'Yahu apartmanı hayvanat bahçesine çevirdi bular!'
Apartmandaki çocukların yaramazlığından…
İlkokuldaki kendi torununun ne kadar başarılı, ne kadar akıllı olduğundan…
Apartmanın yöneticisinden…
Mahallenin muhtarından…
Ara sıra da akşamki televizyon haberlerinin aleviyle memleket meselelerinden…
'Reis iyi canım. Memnunuz reisten. İyi savuşturdu dolar saldırısını. Bayramda ikramiye de verdi emekliye. Daha ne olsun. Sen de aldın mı ikramiye?'
Daha pek çok şeyden…
Ellerini kulaklarına götürerek konuşurlar.
Vakit gelince de, o gün hiç para harcamadıkları için…
Hiç masrafları olmadığı için mutlu mesut…
Bahtiyar…
Kendilerinden memnun…
O günlerine şükrederek evin yolunu tutarlar.
***
Soğuk kış günlerinde de elleri arkalarında marketlerde…
Marketlerin rafları arasında dolaşırlar.
Etiketleri okurlar.
Kendilerince karşılaştırmalar yaparlar.
Geçen hafta beş kiloluk tenekede aldıkları sıvı yağa yüzde kaç zam geldiğini hesaplamaya…
Ne kadar kara geçtiklerini çıkarmaya çalışırlar.
Ve böyle böyle…
Günü güne ekleyerek, hiç yaşamamış gibi ölüp gidecekleri güne kadar devam ederler.