Ligin 26.haftasında deplasmandadüşme hattındaki rakibimiz olan Yomra Spor karşında iki farklı öne geçmesine rağmen avantajımızı koruyamadık.
Trabzon'un ilçesi Yomra'ya giderken teknik direktör değişikliği ile birlikte son üç maçımızda 7 puan alarak gitmiştik. Oysa 3-5 hafta öncesine kadar aradaki puan farkı gene aşağı yukarı aynı seviyelerde idi.Artık kazanmanın yetmeyeceğini, rakiplerinde puan kaybetmesi gerektiğini önceki yazılarımızda yazmıştık. Ligde hem üst sıralarda, hem de alt sıralarda henüz kopma olmadı. Bu da daha çok sürpriz sonuçların çıkacağını gösteriyor. Burada asıl korkulması gereken rahat takımların alacağı skorlardır. Son 3-4 haftadır enteresan sonuçlar çıkıyor. Komplo teorisyenliği yapmak istemiyorum ama cidden bazı sonuçlar bizlere oldukça şaşırtıcı gelmeye başladı.
Maça gelince; ESTV'nin naklen yayınlamak isteğine ise Yomra Spor kulübü olumlu yanıt vermediği için Facebook canlı yayın üzerinden çok iyi bir Eskişehirspor'lu olan ve armanın peşinde 995 Km giden değerli dostumuz Zafer Kale'nin cep telefonundan takip edebildik. Diğer canlı yayını ise kulüp çalışanımız Hakim İnciİnstagram hesabı üzerinden taraftarlarımıza ulaştırmaya çalıştılar. Büyük camia olunca bütün handikaplar size doğru çevriliyor. Sonuçta Eskişehirspor'un olduğu her yerde bir hareket ve aktivite oluyor.
Neyse biz sağlıklı ve sürekli bir yayın olmasa da, skor üzerinden yorum yapmak durumunda kalıyoruz. Ben sahanın içine onlar teknik direktörün işidir diyerek teknik ve taktik konularına pek girmem. Oynattığı oyunculara da pek değinmem. Yapılan değişikliklere de söyleyecek pek bir şeyimiz olmaz. Çünkü o anda oyuncu sakatlandı mı, yoksa oyun içinde taktik değişikliğine mi gidecek diyerek eleştirel yaklaşmam. Çünkü oyunu kenardan izleyen, hafta içi futbolcu ile birlikte olan kişi teknik direktör ve yardımcılarıdır. Burada eleştirmek acımasızlık ve hadsizlik olur. Fakat skor olarak iki farklı öne geçtikten sonra, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, hangi lig kategorilerinde olursa olsun, ben puan kaybını direk teknik direktörlere yazarım. Çünkü skor olarak oyunda dengeyi kurup öne geçebiliyorsan, skoru korumasını da biliyor olman gerekir. Bu futbolun temel gerçeğidir.
Benim anlamadığım nokta şudur. Savunma futbolu sadece kendi ceza sahası önünde mi yapılır? Rakibe ilerde basarak, hücum yapacağı kanatları tıkayıp, orta sahadaki pas trafiğini yapan oyun kurucularımarkaja alıp oyun kilitlenebilir mi? Rakibi kalemizden uzak tutarak savunma yapılabilir mi? Elbette bunlar futbolun içinde sistem olarak var. Bazı skorlardan sonra kontratak futbolu da bir sistem değil midir? Bunun gibi bir sürü soru sorulabilir. Çünkü biz son üç deplasman da hep öne geçmemize rağmen bir türlü skoru koruyamadık. Elimizden kaçan 6 puan var ve bu 6 puanı bugün puan hanemize eklediğimizde,sıralamayı kendi gözlerinizle görün. Deneyimli ve tecrübeli olmak işte böyle zamanlarda ortaya çıkıyor. Hani bazı teknik adamlar vardır, mesela Yılmaz Vural gibi. Küme düşme potasındaki takımların görev vermesinin sebebi işte budur. Bu psikolojiyi iyi yönettikleri için görev alıyorlar. Kenarda teknik direktör heyecanlı ve panik havasında olursa bu futbolcuya ve tüm camiaya yansır. Sakin ve telaşsız kalmak hafta içi yapacağınız idmanlarda futbolcuya vereceğiz taktik idmanlarda aşılanır. Futbolcu her türlü skora karşı hazırlıklı tutulursa başarı gelir.
Sonuçta kaçan puanlar başımızı ağrıtmaya devam ediyor. Bundan sonra daha dikkatli, daha da konsantre ve iyi futboldan ziyade sonuca odaklı çalışmalar yapılırsa sıkıntılarımızı çözeriz.Amasya maçı da en az Yomra maçı kadar değerli, puan kaybının büyük sıkıntılar yaratacağı maçtır. Takımımıza şimdiden başarılar dilerim.