Oyun dünyasında korsan temalı yapımlar her zaman ilgi çekici olmuştur.

Açık denizlerde özgürce dolaşmak, gemileri yağmalamak ve büyük fırtınaların ortasında hayatta kalmaya çalışmak, oyunculara heyecan veren bir deneyim sunar. Ancak Ubisoft’un yıllardır geliştirdiği Skull and Bones, bu vaatleri ne kadar yerine getirebiliyor? Yoksa sadece bir başka kayıp defter mi oluyor?

Uzun ve Fırtınalı Bir Geliştirme Süreci

Skull and Bones’un hikayesi, neredeyse bir korsan efsanesi kadar uzun ve karmaşık. 2013’te Assassin’s Creed IV: Black Flag’in deniz savaşlarından ilham alarak geliştirilmeye başlanan oyun, yıllar içinde defalarca ertelendi. Ubisoft’un orijinal vizyonu sürekli değişti, oyun defalarca yeniden şekillendirildi ve nihayet 2024’te oyuncularla buluştu. Ancak bu kadar uzun bekleyişe değdi mi?

Açık Denizler, Kapalı İçerikler

Oyunun en büyük cazibesi, deniz savaşları ve gemi yönetimi. Skull and Bones, detaylı gemi savaş mekanikleri ve farklı gemi sınıflarıyla çeşitlilik sunuyor. Ancak oyunun tamamen çevrimiçi bir deneyime odaklanması, tek başına bir hikâye arayan oyuncular için hayal kırıklığı yaratıyor. Açık dünya geniş olsa da, içerik tekrar etmeye meyilli ve uzun süre boyunca ilgi çekici kalmakta zorlanıyor.

Korsan Hayatının Sınırlı Özgürlüğü

Korsan olmak, özgürlükle eş anlamlıdır. Ancak Skull and Bones, Ubisoft’un tipik formülüne bağlı kalarak, oyuncuların sıkı bir ilerleme sistemi içinde hareket etmesini sağlıyor. Görev tabanlı ilerleme ve kaynak yönetimi, zaman zaman kendini tekrarlayan bir döngüye dönüşebiliyor. Bir noktadan sonra oyuncuların "denizlerde özgürce dolaşma" hissini kaybettiğini söylemek mümkün.

Gemi Savaşları Güçlü, Ama Yeterli mi?

Skull and Bones’un en güçlü yönlerinden biri savaş mekaniği. Top atışları, rüzgârın yönü, dalgalar ve farklı cephane türleri gibi detaylar savaşlara derinlik katıyor. Ancak oyunun deniz savaşlarına bu kadar odaklanması, korsan temasının diğer yönlerini (örneğin kara keşfi, mürettebat yönetimi veya ticaret) biraz gölgede bırakıyor.

Korsanlık Ruhunu Yaşatabiliyor mu?

Sonuç olarak Skull and Bones, muhteşem görünen okyanusları ve detaylı deniz savaşlarıyla belli bir oyuncu kitlesini tatmin edebilir. Ancak özgürlük hissinin sınırlı olması, tekrarlayan içerikler ve gecikmiş bir çıkış tarihi, oyunun potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmesini engelliyor. Ubisoft, sürekli güncellemelerle oyunu geliştirebilir mi? Belki. Ama şimdilik Skull and Bones, korsan rüyasından çok, kayıp bir deftere benziyor.