Oyun dünyası her yıl yeni sürprizlerle dolup taşıyor. Ancak bazı oyunlar var ki daha duyurulduğu an itibarıyla herkesin nefesini kesiyor.

Bethesda’nın uzun zamandır beklenen ve bilim kurgu meraklılarının heyecanla gözlerini diktiği Starfield da işte bu oyunlardan biri. Bethesda, Elder Scrolls ve Fallout gibi dev serilerden sonra ilk kez tamamen yeni bir evrene adım atıyor. Peki, Starfield bu beklentileri karşılıyor mu?

Starfield, oyuncuları keşfedilmemiş gezegenlerle dolu devasa bir evrene davet ediyor. Bu evrende, özgürce gezebilir, koloniler kurabilir, uzayda maceralara atılabilirsiniz. Oyunun temelini oluşturan bu özgürlük, Bethesda’nın önceki oyunlarından esinlenmiş olsa da, bir adım daha ileri götürülmüş. İstediğiniz gezegeni ziyaret edebilmek ve orada hayatta kalmaya çalışmak, oyun dünyasında nadir görülen bir deneyim.

Ancak bu özgürlüğün bir sınırı var. Evet, Starfield devasa bir evrene sahip ama bu evrenin her bir köşesi aynı derecede dolu ve canlı mı? Ne yazık ki, Bethesda’nın önceki oyunlarında olduğu gibi, bazı gezegenler boşluk hissi yaratıyor. Her gezegende karşılaşacağınız eşsiz maceralar ve görevler beklenirken, zaman zaman "aynı şeyleri tekrar tekrar mı yapıyorum?" hissi oluşabiliyor.

Starfield’ın hikayesi, Bethesda’nın alışık olduğumuz tarzına uygun bir şekilde, derin bir keşif arzusu üzerine kurulu. İnsanlık, bilinmeyeni keşfetme ve yeni dünyalarda var olma mücadelesi verirken, siz de bu büyük serüvenin bir parçası oluyorsunuz. Oyunun ana hikayesi, ilginç ve sürükleyici olsa da, yan görevler Bethesda'nın klasik "derinliği" ile dolu. Farklı fraksiyonlara katılma, kendi uzay geminizi tasarlayıp inşa etme ve evrenin dört bir yanındaki karakterlerle etkileşimde bulunma imkanı, oyunun en güçlü yanlarından biri.

Ancak bu kadar büyük bir evren içinde, bazı görevlerin tekrara düşmesi kaçınılmaz olmuş gibi. Oyuncular, her ne kadar özgürlük vaat edilse de, bir noktada görevlerin birbirini tekrar ettiği hissine kapılabiliyor. "Git, bul, getir" türündeki görevler, oyunun atmosferini zaman zaman yavaşlatabiliyor. Bununla birlikte, Bethesda'nın güçlü yazımı ve karakter derinliği sayesinde ana görevler hala tatmin edici bir deneyim sunuyor.

Uzay temalı bir oyunun en kritik noktalarından biri, tabii ki uzayda geçecek savaşlar ve keşiflerdir. Starfield, bu alanda oyunculara tatmin edici bir deneyim sunuyor. Kendi uzay geminizi inşa etmek, yükseltmek ve farklı savaş stratejileri kullanmak oldukça eğlenceli. Uzayda karşınıza çıkacak düşmanlarla girdiğiniz mücadeleler ve gemi savaşları, oyunun temposunu hızlandıran ve adrenalin dolu anlar yaratıyor.

Ancak bu noktada, Starfield’ın bir denge problemi yaşadığını söylemek mümkün. Özellikle oyunun ilk saatlerinde, uzay savaşları bazı oyuncular için karmaşık ve zorlayıcı olabilirken, ilerleyen saatlerde bu mücadeleler basit ve tekrara düşebiliyor. Bununla birlikte, uzay gemisi tasarımında oyunculara sunulan özgürlük, bu denge problemini bir nebze de olsa telafi ediyor. Kendi geminizi inşa etmek ve onu kişiselleştirmek oyunun en keyifli yanlarından biri.

Bethesda, her ne kadar devasa dünyalar ve zengin hikayeler sunmada usta olsa da, görseller konusunda zaman zaman eleştiri oklarının hedefi olmuş bir stüdyo. Starfield, bu açıdan büyük bir sıçrama yapıyor. Oyunun görsel tasarımı, özellikle uzay manzaraları ve gezegen yüzeylerinde oldukça etkileyici. Göz alıcı yıldızlar, geniş galaksiler ve farklı atmosferlerdeki gezegenler, oyunculara gerçek bir bilim kurgu deneyimi yaşatıyor.

Ancak teknik performans tarafında, bazı sorunlar hala var. Özellikle düşük kare hızları ve bazı teknik hatalar, zaman zaman oyunun atmosferini bozabiliyor. Bethesda oyunlarında bu tür problemlerle karşılaşmak yeni bir şey olmasa da, Starfield gibi devasa bir yapımda daha pürüzsüz bir deneyim bekleniyordu.

Starfield, Bethesda’nın en büyük projelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu büyüklüğe rağmen, oyunun bazı alanlarda risk almaktan kaçındığını söylemek mümkün. Özellikle görev tasarımları ve karakter etkileşimleri, Bethesda'nın önceki oyunlarından çok da farklı değil. Bu durum, oyunu serinin hayranları için tanıdık ve rahat bir deneyim haline getirse de, yeni bir şeyler arayan oyuncular için yeterince yenilikçi bir oyun sunulmadığı hissi yaratabilir.

Starfield Gerçekten Beklendiği Gibi Mi?

Starfield, Bethesda’nın devasa oyun evrenlerine duyduğu aşkın bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Büyük vaatler, devasa bir evren ve sınırsız keşif imkanı ile bu oyun, uzay temalı RPG severler için biçilmiş kaftan. Ancak her ne kadar keşif ve özgürlük vaat edilse de, oyun bazı noktalarda beklentilerin altında kalıyor. Özellikle görev tekrarı, teknik sorunlar ve zaman zaman boşluk hissi, oyunun temposunu düşürebiliyor.

Yine de, Starfield’ın sunduğu evren ve hikaye, oyunculara unutulmaz anlar yaşatıyor. Uzaya yolculuk etmek ve bilinmeyen dünyalarda kaybolmak isteyenler için Starfield, bir rüyanın gerçek hali. Bethesda’nın sunduğu bu devasa bilim kurgu macerası, uzun süre konuşulacak ve tartışılacak bir oyun olarak oyun tarihindeki yerini şimdiden aldı.