Sözlü kültüre dayalı toplumsal yaşantımızda temel eksiklerimizden birisinin de 'yazmak' ve 'okumak' olduğu tartışma götürmez bir gerçekliktir. Bu gerçekliği göremediğimiz için atıp savurduğumuz birçok sözümüz uçup gitmiş ya da olağan dışı söylentilere dönüşmüştür…

Üstelik bizcileyin yazılı kültürü yeterince gelişmemiş toplumlar, günümüzün çok gelişmiş görsel ve bilişim teknolojisinin baskıları karşısında iyice 'okumu yazma özürlü' duruma düşmeye başlamışlardır.

Bu özürlülüğe bir de 'tek yanlı yazma/okuma özürlülüğü' eklenince varın sonrasını siz düşünün…

Bu nedenle toplumsal yaşamımızda (özellikle yerel/ kentsel yaşamımızda) yazılı kültürün geliştirilmesi çok önem taşıyor.

Bugün sizlere kendisini kırk yıldan beri tanıdığım Mihalıççıklı/ Eskişehirli bir dostun ilk kitabını tanıtmaya çalışacağım.

Kırk yıldan beri tanıştığımız o insanla benim siyasal kulvarlarımız çok farklı oldu. Ama en zor dönemlerde bile birbirimize saygıda kusur etmedik.

Daha da önemlisi, önce doğup büyüdüğümüz yöre olan 'Malıç sevdası', sonra da olgunlaşmış 'Eskişehir sevdamız' bizlerin yaşam çizgisini sıkça çakıştırdı.

Av. Ahmet VURAL'ın bu 'ilk kitabı' da buram buram memleket kokuyor.

Yazmak, Haykırmaktır!

Eskişehir kamuoyunca yakından tanınan bir isim olan Av. Ahmet VURAL, adını 'Kendim Olabilmek' koyduğu kitabında 'anılarını, gözlemlerini, düşüncelerini ve dünya görüşünü' yazıya dökmüş yani 'haykırmış!'.

Bu tür özgün anıların yazılı kültürümüzün gelişmesine çok önemli katkıları olduğunun altını kalınca çizmek gerekiyor.

Kitap, 390 sayfadan ve sekiz bölümden oluşuyor. Kitabın anılarla ilgili bölümlerini okurken, eşimle birlikte aynı yıllarda Mihalıççık yöresinde yaşamış kişiler olarak bizim de anılarımız depreşti. Aynı yörelerde doğup büyüyen insanlar arasındaki gizil gücün sıcaklığını bir kez daha yüreğimizde hissettik.

Ayrıca yazarın 'Çevremden Portreler' bölümünde anlattığı kişilerle ilgili anılarında, başta Selami VARDAR olmak üzere çoğunu yakından tanıdığım o güzel insanlarla ben de o günleri yaşar gibi oldum.

Yaklaşık yarım asırdan beri 'hukuk' alanında çalışmakta olan Ahmet VURAL'ın, kitapta ilginç meslek anıları yer alıyor.

Ancak siyasal yaşamında idealist felsefe görüşü ağırlıklı olan Vural'ın, hukuk konusundaki şu pozitif tespitleri bana çok daha ilginç ve doğru geldi:

'… Toplumsal gelişmenin yolunu hukuk kuralları açar. Din ve ahlak kuralları durağan ve tutucudur…' '…Bu nedenle din ve devlet işlerini birbirinden ayıran laiklik ilkesi çok ama çok önemlidir…'

Kitaptaki anılarında öğretmenleriyle ilgili çok saygın değerlendirmeler yapan Ahmet VURAL'ın, Köy Enstitüleri'nden övgüyle söz eden ve kapatılmalarını eleştiren değerlendirmeleri ise açıkçası beni şaşırttı… Keşke kendilerini milliyetçi/ muhafazakar olarak tanımlayan tüm aydınlarımız ve öğretmen sendikalarımız da Köy Enstitüleri konusundaki önyargılarını Ahmet Vural gibi aşabilseler.

'Kendim Olabilmek' kitabında benim ilginç ve önemli bulduğum başka bir örnek de Sayın Vural'ın ' işçilerin oluşturduğu ve halka açık şirketlere yoğun ilgi duymasıdır…' Örneğin, zor durumda olan PORİŞ'te uzun yıllar özverili ve başarılı bir şekilde yöneticilik yapıyor. Bu alanda başarılı çalışmalar yapan Söğüt Seramik ve SÖRMAŞ ile de yakından ilgileniyor.

Oysa o yıllarda bu tür çok ortaklı ticaret ve sanayi kuruluşlarına destek olmak daha çok solcu aydınların ilgi alanıydı.

Ahmet Vural kitabında siyasal görüşlerine çok geniş olarak yer vermiş. Bence 'Türk- İslam Sentezi' ya da 'Milliyetçilik/ Ülkücülük' olarak özetlenebilecek bu görüşlere ve MHP'de yüklendiği görevlerle ilgili anılarına eleştiri yapmayı bu yazının dışında tutuyorum.

Ancak benim katılmadığım o dünya görüşünü iyi özümsemiş olduğunun altını çizmek istiyorum… Ve o düşüncelerini 'yazdığı için' yani 'haykırdığı için' kendisine saygı duyuyorum.

Ayrıca bazılarına göre milliyetçi dünya görüşüne aykırı olarak görülebilecek; 'dinin siyasete alet edilmemesi, kaba kuvvete karşı çıkılması, parti içi demokrasiye önem verilmesi, savaşa karşı çıkarak barışın korunması…' gibi konularda Sayın Vural'ın azimli ve kararlı bir biçimde savunduğu görüşleri de takdirle karşılıyorum.

Özgür Birey Olabilmek…

Av. Ahmet VURAL'ın kitabına isim olarak verdiği 'Kendim Olabilmek' konusunu ben 'özgür birey olabilmek…' olarak algılıyorum.

Daha doğduğumuz günden itibaren 'iyi aile çocuğu olmak, iyi öğrenci olmak, iyi meslek erbabı olmak, iyi hemşeri olmak, iyi dindar olmak, iyi yurttaş olmak…' gibi konularda öylesine ağır toplumsal baskılar altında kalıyoruz ki…

Oysa çağdaş demokrasi öncelikle özgür bireyler olabilmeyi gerektiriyor.

Belki de Sayın Ahmet VURAL'ın, aslında kendi çizgisinde çok iyi bir siyasetçi olmasına rağmen, milletvekili yapılmamasının nedeni de burada yatıyor. Onun 'kendim olabilmek' ülküsü, birilerinin çıkarcı ülküleriyle örtüşmüyor…

Son olarak, demokratik yapımızın güçlenmesinde uzlaşma kültürünün çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu tür söylem ve davranışların toplumumuzda daha da gelişmesi gerekiyor.

Bu duygu ve düşüncelerle Sayın Av. Ahmet VURAL'ı kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum.

Sevgiyle dostlukla.