Eğitim sistemine getirilen “örtük amaçlı” sözde yenilikler sorunlar yaratmaya devam ediyor. MEB’in son başarısız icraatlarından (!) biri de, kimin ve neyin projesi olduğu çok tartışılan “Proje Okulları” oldu.
İlk etapta 40 okul ile başlayan proje okul uygulamasında zamanla işler çığırından çıktı ve sınavla öğrenci alan 2153 okul proje okul haline getirildi.
Bu okullarda 79.286 öğretmen ve 5.318 yönetici görev yapıyor.
TEPEDEN İNME ATAMALAR!..
Nabi Avcı’nın Bakanlığı döneminde Müsteşarlık yapan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in eğitim sistemine bir hediyesi (!) olan “Proje Okul” uygulaması 2014 yılında başlatıldı.
Bakan onayı ile proje okul olarak seçilen okullara yönetici ve öğretmen atamaları müdür/il teklifi ile Bakanlık tarafından doğrudan yapılıyor. Bu sistem, yıllardır atamaları, siyasal/sendikal müdahale, referans ilişkileri, kayırmacılık vs. gibi haksızlıklara açık hale getiriyordu. Ancak, en son 8 Nisan 2025 tarihinde açıklanan öğretmen atama sonuçları ile “keyfiliğin” tepe noktasına ulaşıldığı anlaşılıyor.
ATAMA MI, ÖĞRETMEN KIYIMI MI?
Bir proje okulunda dört yıl görev yapan öğretmenlerin aynı okulda dört yıl daha göreve devam etme hakkı olduğundan birçok öğretmen tercih listelerinde hâlihazırda görev yaptığı okula öncelik verdi. Değişiklik yapmak isteyenler ise uygun buldukları diğer proje okullarına tercih yaptı.
Atama sonuçlarının açıklanmasıyla binlerce öğretmen büyük bir şaşkınlık yaşadı. Yüksek puanlı, başarı belgeli, lisansüstü eğitimli, ödüllü birçok öğretmen başarıyla görev yaptıkları kurumlarından farklı yerlere atandı veya hiçbir tercihine atanmayarak açıkta bırakıldı. Çok sayıda öğretmen bir anda okulsuz kalarak norm kadro fazlalığına düşürüldü.
Bu öğretmenler büyük bir olasılıkla resen atama ile ilçelere gönderilecekler.
ÖĞRENCİLERİ DÜŞÜNEN YOK!...
MEB’in açıklamalarından bu atama kaosundan, Türkiye çapında 38 bin öğretmenin etkilendiğini anlıyoruz. Eskişehir’de ise, 21 proje okulunda görev yapan 200’e yakın öğretmen proje okullarına tekrar atanmadığı için “gerekçesiz” norm kadro fazlalığı durumuna düşürülerek açıkta bırakıldı.
Atama sonuçlarına tepkiler sürerken, özellikle son sınıfta okuyan ve iki ay sonra yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girecek öğrencilerin moral ve motivasyonları bozulmuş oldu. Elbette, ataması yapılmayan hatta norm fazlası durumuna düşürülerek açıkta kalan ve iki ay sonra nereye gideceği belli olmayan çok sayıdaki öğretmenin eskisi gibi derslere konsantrasyonlarını sağlamak çok kolay olmayacaktır.
YANLIŞTAN DÖNÜLMELİDİR!..
Görevlerini başarıyla yapan liyakat sahibi öğretmenlerimizin, yazılı somut kriterler olmadan atama tercihlerinin yerine getirilmemesi hatta bu yüzden norm kadro fazlası durumuna düşürülerek resen atamaya tabi tutulmaları bir hak, hukuk ve adalet ihlalidir. MEB’in bu yanlıştan en kısa zamanda dönerek öğretmenlerin tercihleri doğrultusunda atamalarının yeniden değerlendirilmesi eğitim barışı açısından en doğru hareket olacaktır.
Okullarımız hiçbir siyasi düşüncenin arka bahçesi, ideolojik bağnazlıkların, keyfiliklerin uygulama alanı değildir, olmamalıdır. Bu yüzden; Öğretmenlerimize dokunmayın, hele ki onların hakların savunan öğrencilerimize hiç dokunmayın!..