Eskişehirspor sezonun birinci haftasında Fenerbahçe ile oynadı…
İstanbul medyası, ilk haftanın rehaveti ve algı karışıklığı nedeniyle Eskişehirspor hakkında çok fazla yorum yapmadı…
Sonraki 5 haftada ise Anadolu takımlarıyla oynayınca, yine alıcı gözle izlemediler takımı…
Ta ki Beşiktaş maçına kadar…
Pazar günü oynadığımız Beşiktaş maçı sonrasında, gazetelerin dünkü spor sayfalarında epeyce ismi geçti Eskişehirspor'un…
Rıdvan Dilmen'den Mustafa Denizli'ye,
Erman Toroğlu'ndan Ahmet Çakar'a…
Ve diğerleri…
Hepsinin görüşü aynıydı…
'Bu Eskişehirspor'un ligde tutunabilmesi çok zor…'
***
Eskişehirspor yönetimi, yerel medyada yapılan olumsuz yorum ve eleştirilerin, çeşitli gerekçelerle, ya doğru olmadığı ya da gereğinden fazla abartıldığını düşündü…
Öyle kabul etti ya da kabul etmek istedi…
Takımın ilerleyen haftalarla birlikte iyileşeceğini, kendine geleceğini ve takır takır top oynamaya başlayacağını hayal ettiler hep…
Ancak, 7 haftada oynanan karşılaşmaların hiç biri geleceğe yönelik böyle bir umut vermiyordu hiç kimseye…
Tüm ülkenin kabul ettiği 'futbol otoriteleri' ise, yalnızca Beşiktaş maçına bakarak bile, notlarını verdiler…
Ve ne yazık ki bu notların tümü de kırık, zayıf ve Eskişehirspor'un halinin umutsuz vaka olduğu yönünde…
İşte birkaç örnek…
***
Mustafa Denizli
Eskişehir yazık bir şehir. Bu taraftar, bu şehir böyle bir takımı hak etmiyor. Kuvvetli bir PAF takımı gibi. Ve Eskişehir, bu görüntü devam ederse ligde kalıcı olması tesadüf olur. Bir zavallı Gekas. Derler ya kuş uçmaz kervan geçmez diye. Gekas'ın oynadığı bölge Eskişehir için tam olarak böyle. Bir tane top geçse gol olur. Eskişehir'in elle tutulacak bir yanı yok. 3-4 oyuncu var, ben bu ligde oynamam diye bağırıyor, onlar ısrarla oynarsın diyor. İlk yarının 1-0 bitmesi tesadüf. İkinci yarıda 2-0 öne geçtikten sonra 6-7olmaması da bence futbolun ne kadar ciddi bir oyun olduğunu Beşiktaşlı futbolcuların yaşamamasından kaynaklandı.
2-0'dan sonra Eskişehir zaten yoktu, hiç olmamaya başladı.
Beşiktaş bugün 7-8 gol atsa, deplasmandan böyle bir galibiyet alsa, kimse bu nasıl skor diye sorgulamazdı…
***
Rıdvan Dilmen
Eskişehir'de Antrenörleri de tartışıyor. Eskişehirspor'un zayıf bir kadrosu var. Bursa'daki maçta direndiler ama sonra çözüldüler. Eskişehir, Kayserispor ile birlikte kadro zaifiyeti yaşayan takımlardan bir tanesi.
***
Erman Toroğlu
Bu durumda Eskişehir'i bir Alman ya da İngiliz takımı yakalasa tarihi fark atar.
Eskişehir belki de ligin en zayıf 5 takımından biri... Ne doğru dürüst hücum yapıyorlar ne de defans. Belli ki taktikleri filan da yok. Çıkıp sahada koşturuyorlar. Böyle bir takıma karşı maçın bitiş düdüğünden bir önce direğe vuran top gol olsa ne olacak?
***
Ahmet Çakar
Maç bittiğinde az kalsın Türk spor kamuoyu şu cümleyi kuracaktı: 'Futbol ciddi bir olaydır, laubalilikler cezalandırılır.'
Gerçekten de 90 dakikanın özeti buydu. 87. dakikada Beşiktaş 2-0 öndeydi. O ana kadar maç en az 7-0 olmalıydı. Üstelik antrenman temposunda oynanıyordu ama ne olduysa son 5 dakika oluverdi. Eskişehir önce Gekas ile 2-1'i yakaladı. Ondan sonra da o ana kadar güle oynaya mücadele eden Beşiktaşlılar, 'Ne oluyoruz yahu!' derlerken son saniyede golü kalelerinde görüyorlardı.
Eskişehirspor diye bir takım yoktu. Özellikle ikinci yarıda orta sahayı çok çabuk geçen Beşiktaş'ın her atağı neredeyse gollük pozisyon oldu. İkinci golü de buldular, daha sonra 5-6'ya götürülecek maç laubalilik, son pas ve vuruşların yanlışlığı yüzünden tıkandı.
Eskişehir iyi değil ve böyle giderlerse de küme düşmenin en büyük adaylarından biri olurlar.
***
Eskişehirspor-Beşiktaş maçıyla ilgili, spor yazarlarının köşe yazılarını, yöneticiler dahil eminim her Eskişehirspor taraftarı satır satır okumuştur…
Ben, yine de burada anımsatmak istedim…
Hani biz yazınca inanmıyor ya da inanmak istemiyorsunuz ya…
Durumun ne kadar vahim olduğu, sanırım şimdi daha iyi anlaşılmıştır…