'Kör Kütük Memlekette ne zaman absürt kararlar alınsa Mücahit abi gelir aklıma. Kendisi kamu emeklisi. Durumu iyi, tuzu kurulardan... Havalar iyi olduğunda koyar sandalyesini bahçeye gelene geçene laf atar. Can sıkıntısından, her şeye sarar. Seçim arifesindeki bir akşam eve geç dönerken görmüş beni. Çağırdı, kıramadım gittim yanına. Ertesi günü seçim olduğundan konuyu dönüp dolaştırıp seçimlere getireceğini çok iyi bilsem de, bir defa oturmuş bulundum yanına. Önce, 'Nasılsın bakalım, çalışıyor musun?'' tarzında nabız yoklama cümleleriyle halimi hatırımı sordu. 'İyiyim, nasıl olsun,' diyerek kısa ve net bir tavırla cevap verdim kendisine. Baktı benden iş çıkmayacak, bahçeye ektiği sebzeleri anlatmaya başladı: 'Şuraya domates ektim, şu alana biber ektim, salatalar da şu kısımda,'' gibisinden... 'Çok iyi düşünmüşsün. Bana müsaade, yorgunum,' deyince, esas konuya en acil tarafından giriş yaptı Mücahit abi: 'Yarın seçimler var, oyunu kime vermeyi düşünüyorsun?'
- Bilmem, hele bir yarın olsun da bakarız...
- Bu karar öyle bir dakikada verilecek bir karar mı?
- Düşünmedim Mücahit abi. Dediğim gibi, yarın olsun bakarız.
- Bak, bilirsin ben muhafazakar, anti laik, bazen milliyetçi ve de fazlasıyla faşist bir adamımdır. Dava adamıyımdır. Partim aday olarak kütük koysa, ben oyumu o kütüğe veririm. Onun için neyi seçeceğini bilerek, bilinçli olarak gideceksin sandık başına. Sizler daha çok gençsiniz. Zamanla her şeyi öğreneceksiniz.
- He he Mücahit abi. Doğrudur Mücahit abi. Peki Mücahit abi. İyi akşamlar, kal sağlıcakla. (Umarım kişiliğin oturur da, sen de ne olduğuna karar verirsin, içimden söylediğim bir cümle.)
- İyi akşamlar. Dediklerimi unutma. Seçim günü, birçok kişi. Mücahit abi gibi düşünmüş olacak kütükler ülke yönetiminin başına geçtiler. Seçmenin gözü kör olmuş diye hayıflandım. Fakat seçim tamamen demokratik bir biçimde olduğundan sadece hayıflanmakla yetindim. Destekledikleri tarafın seçilenlerinin koltuğuna aday olarak kütük bile konulsa o kütüğe oy veririm diyen zihniyeti anlamayı düşünmedim bile. Çünkü o kitle, gözü resmen kör olmuş bir kitleydi artık. Zavallı Haşhaşiler topluluğu. Sonuç itibarı ile; körlerin seçtiği kütüklerin yönetmeye çalıştığı bir coğrafyada her akşam evime 'kör kütük' bir halde gelmem ayıplanıyor şimdilerde. Körlerin seçmenliği kütüklerin idareciliği sorgulanmaz ve ayıplanmazken üstelik. Oysa ben, yalnızca ülkeye ayak uydurmaya çalışıyorum. Mümkün mertebe alt zümre ile üst zümrenin izinden gidiyorum. Kör de oluyorum, kütük de... Becerebiliyorsam ne mutlu bana.'
Bu öykü 'Darbımesel' adlı dördüncü kitabı ile okuyucusu ile buluşan sevgili dostum Ersin KURT'a ait. Memlekette yine absürt kararlar alınmaya, garip seçim havalarına girilmeye başlanınca aklıma bu öykü geldi. Hem Ersin'i hem Mücahit abiyi hatırladım hem de kör ve kütük olanları yad ettim. Atalarımızın sözü manasına gelen Darbımesele de bol şanslar diledim.