Artık her alanda ekonomik zorluğa girdiğimiz, her alanda da bu zorluğu omuzlarımızda hissettiğimiz inkar edilemez bir gerçek. Siyasette en ufak olumsuz söylemlerin duyumların ekonomiyi sarsmasının, ekonominin bu kadar kırılgan olmasının ana nedeni de ekonomik olarak gelinmiş olan noktanın bir göstergesi. Türkiye maalesef krizden krize sürükleniyor. Cumhuriyet tarihinde yaşanılan ekonomik krizlere baktığımızda; 1929, 1946, 1958, 1974, 1980, 1982, 1990, 1994, 2000, 2001, 2008, 2009, 2010, 2016, 2017, 2018, 2019, 2020 yıllarında genel olarak 18 krizin yaşandığı görülmektedir. Yaşanan ekonomik krizlerin dört tanesi 1923-1979 arası 56 yıllık dönemde, geri kalan on dört kriz ise 1980-2020 yılları arasındaki 40 yıllık dönemde yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir. 1980 sonrası yaşanan krizlerin 8 tanesi bugünkü iktidar döneminde gerçekleşmiştir. Günümüzde kriz devam etmektedir. Bu söylediklerimizi sayın Turhan Çakar çok net özetlemiş;
'1980 sonrasında yaşanmış ve günümüzde yaşanmakta olan ekonomik krizlerin baş nedeni ise 'Yapısal Uyum Politikaları' adı altında neoliberal küreselleşmeci güçlerin 1980 yılından itibaren dayattığı neoliberal ya da yeni emperyalist ekonomik ve sosyal politikalardır.'
- Kamu girişimciliği ve müdahalesinin ortadan kaldırılması
- Serbest piyasa ekonomisinin dayatılması
- Kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesi
- Emek örgütlerinin ve emekçi sendikalarının güçsüzleştirilmesi
- Emekçi ücretlerinin düşük kalması ve emekçilerin satın alma güçlerinin düşürülmesi
- Piyasadaki fiyat politikaları ve uygulamaları konusunda sermaye kuruluşlarının tamamen belirleyici olması
- Tüm bunlar için sermaye kuruluşları ve onların örgütlerinin tam olarak yetkilendirilmesi,
Neoliberal Küreselleşme diye de tanımlanan politikaların en önemli dayatması bunlardır. Neoliberal küreselleşmenin yapısal uyum politikaları da buradan baktığımızda Türkiye'de tam anlamıyla uygulanmıştır.
Türkiye'de uygulanan neoliberal ekonomik ve sosyal politikaların neden olduğu sonuçlar ise;
a) Kamu iktisadi kuruluşları yok pahasına yerli ve yabancı şirketlere satıldı ( özelleştirildi).
b) Kamu müdahalesi, kamu yararı, kamu girişimciliği terk edildi.
c) Emekçi sendikalarının gücü azaltıldı ve emekçilerin örgütlenmesine engeller konuldu.
d) Üretim ve tüketim politikaları ve uygulamaları ile serbest piyasadaki fiyat uygulamaları konusunda sermaye yetkili ve belirleyici oldu.
e) (a),(b),(c),(d) maddelerinin uygulanması Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizliğine neden oldu.
f) Çalışanların, emekçilerin ücretleri düşürüldü.
g) Açlık ve yoksulluk arttı.
h) Tüketicilerin ezici çoğunluğu en temel gereksinimlerini bile karşılayamaz duruma getirildi.
i) Kamunun en temel hizmet alanları arasında yer alan sağlık ve eğitim hizmetleri rant aracı durumuna getirildi.
j) Toplumsal kesimler üzerindeki baskılar arttı.
k) Demokrasinin gereği olan koşullar ortadan kaldırıldı.
l) Sık sık gerçekleşen krizlerin faturası her yönüyle yoksullara, işsizlere, çalışan emekçilere, küçük çiftçilere ve küçük esnafa çıkartıldı.
Peki bu tespitler ışığında çözüm nedir?
1) Krizlerin en önemli çözümü, her alanda planlı kamu girişimciliği, kamu müdahalesi ve kamu yararı anlayışı ivedilikle uygulamaya konulsun.
2) Neoliberal politikalar uygulandığı her alanda her boyutu ile terk edilsin ve ortadan kaldırılsın.
3) Özelleştirilen tüm kamu iktisadi kuruluşları ile diğer özelleştirilen kamu kuruluşları ivedilikle kamulaştırılsın.
4) Sosyal devlet, emekçi hakları, tüketici hakları ve diğer tüm haklar ile demokrasi tüm boyutlarıyla bütüncül bir yaklaşımla uygulanmaya konulsun.
5) İşsizlik, yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılmasının ön koşulları ivedilikle uygulansın.
6) Temel kamusal hizmetlerden olan sağlık ve eğitim hakkı rant aracı olmaktan kurtarılsın.
Sonuç olarak halkın refah ve huzurunu sağlayacak ekonomik ve sosyal politikalar uygulamaya konulmadan, Yoksulluğu ve açlığı önleyecek, gelir düzeyini yükseltecek, işsizliği önleyecek kamulaştırmalar ve yeni kamu yatırımları yapılmadan, toplumun zayıf kesimleri olan çalışanların, küçük esnafın ve küçük çiftçilerin ödediği gelir vergisini düşürecek şekilde yasal düzenlemeler yapılmadan ekonomik zorluğu atlatmak omuzlarda ki yükü de atmak imkansız hale gelecektir.