Yollar uzadı ben yürüdüm, yollar uzadı ben yürüdüm.
İnişlere, yokuşlara ısındım, iradesiz ve isteksiz duruşlara ısınamadım. Mevsim kıştı, yollardan bile şarıl şarıl sular akıyordu. Ben bu sularla konuştum.
Bu mütevazı akışa ısındım, kin ve haset dolu bakışa ısınamadım. Dağ başlarındaki koca taşlara ısındım, milletin sırtındaki vicdansız başlara ısınamadım.
İlim, iman, vicdan; toprak, otlak, kuzu... Pek hoş, pek güzel.
Cehalete rezalete, atalete ısınamadım.
Hep düşünceli, hep dumanlıydı benim başım. Düşüncesiz kaşlara, derinliksiz bakışlara ısınamadım.
Günahsız ellerini Allah'a açmış yavruların meleksi tavırlarına ısındım, yılışık mevlithan bağırtılarına ısınamadım.
Çocuksu masum bakışlara, çocukça konuşmalara ısındım, ihtiras dolu bakışlara, rol icabı konuşmalara ısınamadım. Mütevazı, mahcup tavırlara ısındım, kibir kokan hallere ısınamadım.
Söz yürekten geliyorsa, kaba da olsa pek hoş geldi bana. Yalanlara, dolanlara ısınamadım. Yol yapanlara ısındım, rol yapanlara ısınamadım.
Masum ve mahzun bakışlara, çaresiz akışlara ısındım, samimiyetsiz akışlara, dalkavuk alkışlara ısınamadım. Uykulara uzayan derin ve dalgın gözlere ısındım, art niyetli, yapmacık gülüşlü yüzlere ısınamadım.
Gözü yaşlı dervişlere ısındım, kasıntı kişilere ısınamadım. Hakperestlere ısındım, putperestlere ısınamadım. Müşfiklere (şefkatlilere) ısındım, müşriklere ısınamadım. Hayretlere, gayretlere ısındım, gafletlere ısınamadım.
Gönül insanına ısındım, günün insanına ısınamadım. 'İlim bunu, Kur'an şunu, iz'an bunu, vicdan şunu söylüyor' diyen mert adamlara ısındım, içi başka bir laf, dışı başka bir laf eden resmi ve samimiyetsiz adamlara ısınamadım.
Bereket ve samimiyet dolu bu dünyalara ısındım, 'dışları kalaylı, içleri vay vaylı' dünyalara ısınamadım. Mütevazı, mahcup çobanlara ısındım, emek sömüren kodamanlara ısınamadım.
Çalışanlara ısındım, çalanlara çırpanlara ısınamadım. Alın terine, göz nuruna ısındım, el çabukluğuna, göz açlığına ısınamadım. Çalışarak geçinenlere ısındım, yanaşarak geçinenlere ısınamadım. Gayretli karıncalara ısındım, Ter dökenlere ısındım, kan dökenlere ısınamadım.
Beyin yıkama, istismar, köleleştirme içindi bütün çalışmalar. Kula kulluğa götürüyordu bütün sistemler. Biyolojik ve ruhsal kanunları göz ardı eden ideolojilere tiksintiyle baktım.
Köleliği alkışlayan şahsiyetsizlere ısınamadım.
Çocukların bir damlacık yüreği, körpecik beyni üzerinde tasarrufa kalkan tağutlara ısınamadım. İhanet ve zorbalıktı meydanlarda caka satan, sıcak, ıpıssız çöllerde Habiller, Hüseyinler yalnız kalmışlardı. İhanet, zulüm ve kan kokan dünyalara ısınamadım.
Merhametlere ısındım, saltanatlara ısınamadım.
( öykü anonimdir)