Ramazan Bayramı’nı kutladık. Geçtiğimiz Ramazan Bayramı, sadece sevdiklerimizle değil, doğayla da barışmanın bayramı olsun.

Bir evin sıcağı sadece peteklerden yayılmaz; bazen bilinçten, bazen de gelecek nesillere duyulan sorumluluktan doğar. Bugün artık sadece nasıl ısındığımızı değil, neye sebep olarak ısındığımızı da sorgulamanın zamanıdır.

İklim krizinin kapımızı çoktan çaldığını inkâr edemeyiz. Buzullar eriyor, denizler yükseliyor, iklim değişikliklerine bağlı afetler ve afet hasarları artıyor. Bunlar doğanın nazikçe uyarıları değil; yüksek sesle haykırışları. Ve insanlık, uzun yıllar boyunca bu haykırışlara kulak tıkadı. Ancak şimdi, geç de olsa, bazı coğrafyalar yönünü değiştirmeye başlıyor. Avrupa kıtası, fosil yakıtlarla ısınmaya veda etmenin hazırlıklarını yapıyor. Bu karar, teknik bir dönüşümden çok daha fazlasını ifade ediyor: Bu, gezegenle yeniden kurulan bir empati köprüsüdür.

Doğal gaz gibi fosil yakıtlar, günlük hayatımızın konforlu birer parçası haline gelmiş olabilir. Ama bu konforun arka planında atmosfere salınan milyonlarca ton karbon, görünmeyen bir maliyet olarak geleceğimizi tehdit ediyor. Tam da bu noktada, alınan kararlar yalnızca enerji politikalarıyla ilgili değil; yaşanabilir bir dünyada nefes almaya devam edip edemeyeceğimizle ilgilidir.

Avrupa Birliği’nin attığı bu adım, çevreci söylemlerin ötesine geçip gerçek eyleme dönüşmesinin güçlü bir örneği. Yeni yapılacak binalarda emisyonsuz ısıtma sistemlerini zorunlu hale getirmek, doğal gaz teşviklerini sona erdirmek ve nihayetinde fosil yakıt kullanımını tamamen durdurmak; bu adımlar, yalnızca enerjiyi değil, zihniyetimizi de dönüştürmeyi hedefliyor.

Bu kararların iklim değişikliğiyle mücadelede doğrudan etkisi var. Fosil yakıt tüketiminin azaltılması, karbon ayak izinin düşürülmesi anlamına gelir. Bu da küresel sıcaklık artışını sınırlama çabasına somut bir katkıdır. Unutmayalım ki 1.5 santigrat derecelik sınırı aşmak, gezegenin ekolojik dengesi için bir eşik noktası. Bu eşiği geçip geçmemek, bizim bugünkü tercihlerimize bağlı.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bu dönüşüm süreci sadece bir takip meselesi değil, aynı zamanda bir fırsat olabilir. Enerji verimliliği, yenilenebilir kaynaklara yatırım ve şehirlerin iklim dostu hale getirilmesi gibi alanlarda atılacak adımlar, hem ekonomik hem de çevresel açıdan yeni bir sayfa açabilir.

Belki de artık ısınma yöntemlerini tartışırken, sadece teknik verimliliği değil, gezegenimize olan sorumluluğumuzu da düşünmeliyiz. Gelecek nesillere bırakacağımız miras; ne kadar enerji tasarrufu sağladığımız değil, ne kadar yaşanabilir bir dünya bıraktığımız olacak.

Evinizin petekleri neyle ısınıyor, bilmiyorum. Ama umarım kalbiniz artık yalnızca doğalgazla değil, bu gezegenin geleceğine karşı duyduğumuz sorumlulukla da ısınıyordur.

Çünkü artık yeni bir çağ başlıyor: Gezegene tahrip etmeden ısınma çağı.

Ve bu dönüşüm yalnızca Avrupa’nın kararı değil. Bizim de elimizi taşın altına koyma zamanımız geldi, geçiyor bile. Artık bir dönüşümden söz etmiyoruz, bir dayanışmadan söz ediyoruz. İklim adaleti, enerji hakkı, sürdürülebilir kentler… Bunlar artık sadece kavram değil; mücadele alanlarımız.

Bu noktada Eskişehir Teknik Üniversitesi olarak yürüttüğümüz EPD-Net projesi, tam da bu yeşil dönüşümün bilgi altyapısını oluşturmak için sahada. Ekolojik planlama, afetlere dirençli kentler, akıllı eğitim modülleri, doğa temelli teknolojiler ve doğayla uyumlu tasarım ilkeleri… Tüm bunlar, fosil yakıtsız bir geleceğin tuğlaları. Ve biz, bu geleceğin mimarlarıyız…

Haydi o zaman: Petekleri değil, fikirleri ısıtalım!

Kombileri kapatıyoruz, umudu yakıyoruz!

Doğalgazı bırakıyoruz, yeşil enerjiyi kucaklıyoruz!

Çünkü biz, “bir şey değişir, her şey değişir” diyenlerdeniz.

…ve şimdi, bu değişimin tam ortasındayız…

EPD-Net’le, sadece şehirleri değil, zihinleri de dönüştürüyoruz.

Sen de bu dönüşümün bir parçası ol.

Çünkü geleceği yazmak, bizim elimizde!

Ve madem ki değişimin tam ortasındayız…

İşte geçtiğimiz Ramazan Bayramı, tam da bunu kutlamak için bir fırsat:

Geçmişin yüklerinden arınmak, doğayla barışmak, umutla kucaklaşmak için.

Bu bayram sadece sevdiklerimizin değil, aynı zamanda gezegenimizin de bayramı olsun.

Doğa için, gelecek için, dayanışma için…

Geçmiş Ramazan Bayramınız mübarek olsun.

Gönlünüz huzurla, yuvanız umutla, dünyamız yeşille dolsun.