İnsanoğlu,
Kini, nefreti, şiddeti akıl yoluyla meşrulaştıran yegane varlık...
'Akıl yoluyla' derken,
Öyle, aklıyla düşünüp, doğru olduğuna inanmış olmasını kast etmiyorum...
'İradesiyle' betimlemesi galiba daha doğru...
Son zamanlarda bu nefret dili hızla yayılıyor...
Hızla yayılıyor çünkü,
Ülke genelinde buna karşı çıkması gerekenler, önlenmesi adına adım atması gerekenler kullanıyor ilk önce...
Yukarıdan aşağıya, su gibi akıp geliyor...
Dikkat ederseniz, bu dil yerelde de giderek artıyor...
Özellikle de basına yönelik olarak...
Çünkü dünyanın en kolay işlerinden biri, basını suçlamaktır...
Bir şey yaptınız ya da söylediniz...
Karşılığında da eleştirildiniz...
Kişiler tarafından yapılan eleştiri, geniş yığınlara ulaşamadığı için çoğu zaman önemsenmez...
Ancak basın öyle değil...
Eleştirilenler dahil çok daha fazla kişiye ulaşır basın yoluyla paylaşılan...
O nedenle kişi ve kurumlar kendileri hakkında basında çıkan yazı ve haberler için çok daha hassastırlar...
***
Son zamanlarda,
Eskişehir yerel gazete ve gazetecileri, bu nefret dilinden çok daha fazla nasiplerini almaya başladılar...
Çünkü açık hedef...
Sosyal paylaşım sitelerinde,
Sözünü söyle, at ortaya, alan alır, almayan almaz...
Yalaka basın...
Besleme basın...
Yalancı basın...
Taraflı basın...
Sıkıyı gördün mü de, sil gitsin...
***
Bu tip insanların, bu nefret dilini açıkça kullanacak cesaretleri yoktur...
Karanlık, kuytu köşelerde, kimseler görmeden yazarlar yazacaklarını...
Amaçları ya birilerine ya da bir yerlere yaranmaktır,
Ya da eskiden kalan kuyruk acıları vardır ve onun acısını çıkarmak istemektedirler...
Basına yönelik nefret dilini basının önünde, gazetecilerin yüzüne baka baka kullanacak cesaretleri olmadığı için de, hep kaçamak yollar kullanırlar...
Çünkü onların söyleyecek sözleri,
Verecek karşılıkları yoktur...
Yapılan eleştiriye, makul ve mantıklı yanıtlar verme kapasiteleri yoktur...
***
Tabi bir de işin diğer tarafı var...
Söyleyen kim?
Dikkate alınmaya değer mi?
Ya da anlamlı ve bir olay üzerine mi söylenmiş yoksa gelişigüzel mi?
kim söylemiş bilmiyorum ama şöyle bir söz vardır hani...
'Bir söze bakarım söz mü diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye...'
O nedenledir ki,
Olmadık insanların reklamını yapmaya da ayrıca gerek yok...
Ayrıca basının kendisini savunmaya ihtiyacı da yok...
Olmamalıdır da...
Hakaret, iftira, yalan bilgi içermeyen her türlü eleştiri, basın hukuku açısından meşrudur...
Bunun dışına çıkanlar zaten hukuk yoluyla hesap verirler...
***
O nedenle,
Nefret dilini kullananlar bilmeliler ki,
Bu dil 'bumerang' gibidir...
Ortaya attığınız dil, döner dolaşır, gelir sizin ensenizde patlar...