Uzun zamandır konuşulan 4.5G teknolojisine geçiş sonunda gerçekleşti. Mobil cihazlardaki internet bağlantı hızında yeni bir çağın kapısını açan 4.5G, 1 Nisan itibariyle Türkiye'deki abonelere sunulmaya başlandı. Akıllı telefon ve tablet gibi akıllı cihazlardaki internet, şu anda kullandığımız 3G'ye göre en az 10 kat hızlanacağı ön görülen, evlerdeki kullandığımız sabit internet hızının bile 4.5G ile yavaş kalacağı bir teknoloji. Kısaca kat be kat hızlı internet bağlantısı ceplerimizde taşıdığımız akıllı telefonlara gelecek. Gelmesine gelecekte yepyeni bir deneyimin kapılarını açacak 4.5G ile beraber akıllarda da birçok soru işareti var. Bu soru işaretleri kamuoyunda farklı platformlarda tartışılıp duruyor. Daha fazla fatura ödenecek mi, hangi akıllı telefon ne kadar hızlı bağlanacak, SIM kart değiştirmek gerekli mi, hangi ayarların yapılması gerekiyor ve bunun gibi birçok soru cevap bekliyor. Bunların dışında gözden kaçan konuşulmayan bir konu daha var o da Ülkemizin bir telefon çöplüğüne dönüşeceği ve dönüşüm esnasında milyonlarca dolar milli servetin kaybedileceği. Nasıl mı? İfade etmeye çalışayım kararı siz verin. Geçen birkaç yıl içinde 1500-2000 TL ödenerek alınan bir çok telefon artık 4.5 G'li değil diye ucuza satılıp, 4.5 G ile uyumlu telefonlara binlerce lira para ödenecek; üstelik bu telefonların yüzde 93'ü de dışarıya döviz ödenerek alınan ithal ürünler. Unutmayalım ki, bu telefonlar için Türkiye 16 yılda 23.4 milyar dolar para ödedi. Bu kadar çok para ödedi çünkü cep telefonların artık bir iletişim ihtiyacından çok, toplumda bir sosyal statü belirleyicisi haline geldi. 2014 yılında 14.695.332 cep telefonu ithal edilmiş, 612,913 cep telefonu yolcu beraberinde getirilmiş, toplam olarak 15.308.245 cep telefonuna döviz ödenmiştir. Son 16 yılda ithal edilen cep telefonu sayısı 165 milyon 782 bin 749'a ulaştı. Bu telefonlardan ancak 70 milyonun halen kullanılmakta olduğunu varsayarsak, geçtiğimiz 16 yılda ithal edilen 165 milyon cep telefonundan yaklaşık 95 milyonu çöplüklerde yatıyor. İşte bu rakamlar 4,5 G konusunda Türkiye' nin ne kadar dikkatli davranması gerektiğinin en önemli göstergesidir. Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerin her kaynağın düşünülerek tüketilmesi gerekir. Tüketicilerin bir çoğunun 4,5 G teknolojisine sahip olan telefona gereksinimi olup olmadığı tartışmalıdır. İhtiyacı olmadığı halde bu telefonlara sahip olmak uğruna harcama yapanlar bir tüketim krizine yol açabilirler. Her şeye rağmen ortaya çıkabilecek bu tarz krizlerin ve yurtdışına gönderilen milyonlarca doların engellenmesinin en önemli yolu yerli üretimi desteklemektir. 2013 ve 2014 yılları baz alındığında yerli üretimde yüzde 208 oranında artış yaşandığının, Ulaştırma Bakanlığı tarafından açıklanmasında rağmen, yerli/ithal oranının yüzde 7'leri geçemediğini görüyoruz. Oysa, gerçek bir ulusal kalkınmanın yolu, yurt kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını gerektirir. Dolayısıyla, her alanda olduğu gibi, cep telefonu üretiminde de yerli üretim desteklenmelidir. Hangi telefonla 4.5g'li olabilirim? Hangisi daha hızlı bağlanır? Hangi ayarları yapmam gerekiyor? İnternet paketim yeterli mi? Faturama ödediğim ücret artacak mı? Gibi bireysel soruların yanında Ülkemiz cep telefonu mezarlığına dönüşecek. Bu kadar milli servete yazık olmayacak mı? gibi soruları da sormak ve Ülkenin uğrayacağı zararlara dikkat çekmek gerekiyor. Aksi taktirde 1 Nisan tarihinden itibaren 4,5G sistemine geçmemize sevinmek bize bir hayli pahalıya mal olabilir.