Giriş Notu: Aşağıdaki yazı, o tarihlerde köşe yazarlığı yaptığım Eskişehir İSTİKBAL Gazetesi'nin KESİT köşesinde, 05 Mayıs 1997 tarihinde (26 yıl önce) yayımlanmıştı...
Son günlerde ülkemizin siyaset arenasında bolca tartışılan bir konuyla ilgili olan bu yazıyı, üzerinde hiçbir değişiklik yapmadan sizlerle paylaşmak istedim...
*****

'PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VE CHP'

Söze 'Demokratik bir toplum, demokrasiyi özümsemiş özgür bireylerden oluşur...' diye başlamak istiyorum. Ancak bu konuda toplumsal olarak çok büyük eksiklerimiz olduğu acı bir gerçektir.
Bu konuda söylenmesi gereken ikinci cümle ise şu: 'Demokratik bir toplumu hedeflemiş olan örgütler öncelikle kendileri demokratik olmak zorundadırlar.' Üzülerek belirtelim ki örgütsel yaşamımızda demokratik işleyiş konusunda da çok büyük eksiklikler vardır.
Diğer yandan hangi açıdan bakarsak bakalım, 'Siyasal partiler demokratik toplumsal yaşamın vazgeçilmez unsurlarıdır...' Çünkü siyasal partiler toplumsal yaşam içinde yurttaşların iktidara katılımı için en önemli örgütlerdir.
Bu gerçeklerin ışığında ülkemizdeki siyasal partileri incelediğimizde karşımıza kalın bir duvar çıkıyor. Bu sağır duvarın yansıttığı gerçek şu: 'Türkiye'deki siyasal partilerin yapılanması demokratik değildir. Hiçbir partimizde 'parti içi demokrasi' gereği gibi uygulanmamaktadır...'
Siyasal partilerimizin demokratik işleyişi yaşama geçirememelerinin iki temel nedeni vardır. Birincisi, yukarıda belirttiğimiz gibi, 'Toplumumuzda demokrasiyi özümsemiş özgür yurttaşların sayısal oranının düşüklüğüdür...'
İkinci neden ise birinci nedenin sonucu olarak karşımıza çıkmakta ve 'Sonuçta tüm partilerimizde 'lider egemenliği' oluşmakta ve insanlarımız her şeyi, abartarak yarattıkları 'liderlerden' beklemektedirler...'
Böylesi bir ortamda ortaya çıkarılmış olan 'Siyasi Partiler Yasası', liderlere ve parti genel merkezlerine çok büyük yetkiler vermektedir. İsterseniz bu çerçeve içinde yer alan siyasal partilerimizin durumlarına bir göz atalım.
Öncelikle belirtelim ki 'Ülkemizdeki dinci (RP) ve ırkçı (MHP) partilerin, 'parti içi demokrasi' gibi bir sorunları yoktur...' Çünkü bu partilerin işleyişinde esas olan 'mücahit' veya 'başbuğ' unvanlı liderlerdir. O olağanüstü liderlerin dışında başka seçenek ve çözüm yoktur...
Benzer özellikler 'merkez sağ partilerde de (DYP, ANAP)' vardır. Büyük sermaye çevrelerinin egemen olduğu bu partilere oy veren kitlelerin, parti içinde söz ve karar sahibi olma yolları tıkalıdır.
Türkiye'deki partiler içinde birisi var ki bu partinin adında hem 'demokrasi' hem de 'sol' sözcükleri olmasına rağmen (DSP) bu partide her türlü kararı 'Ecevit'ler'vermektedir...
Parti içi demokrasi, ülkemizdeki 'radikal sol partilerin' de öncelikli sorunları değildir. Çünkü bu partilerde parti güvenliği ve parti disiplini ön plandadır...
'Türkiye'de parti içi demokratik işleyiş açısından en büyük görev ve sorumluluk Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) düşmektedir.' Çünkü CHP, Atatürk'ün öncülüğünde Cumhuriyetimizi kuran partidir. Çünkü CHP, ülkemizde sosyal demokrasinin simgesidir.
CHP'yi diğer partilerden ayıran en temel özellik, 'Parti içi sorunu uygulamak ya da uygulamamak sorunudur...' CHP'nin gelişmesinin sırrı da bu ilkede yatmaktadır...
Yeter ki CHP, kendi içindeki demokratiklik, sevgi ve güven ağlarını geliştirebilsin.
*****
SÖZÜN ÖZÜ:
Yukarıdaki yazının yazıldığı 26 yıldan beri az geldik, uz geldik, dere tepe düz geldik... Bir de dönüp bakıyoruz ki Parti İçi Demokrasi konusunda 'Bir arpa boyu kadar yol gelmişiz...'
Bu yolun gelişimini kilitleyen engeller;'Diktatör, Tek Adam, Reyiz, Veliaht, Başbuğ, Mücahit, Asena, Baba/ Oğul...' gibi bilime ve demokrasiye sözcükler/ kavramlardır...
Bu kördüğümün açılmasında kullanılması gereken 'Anahtar sözcükler/ kavramlar' ise şunlardır: 'Çarşaf Liste, Önseçim, Seçilmiş Görevlerde Süre Sınırlaması, Cinsiyet ve Gençlik Kotası, Düzenli Ödenti ve Parti İçi Eğitim...'
(Sorunun bugünkü boyutlarıyla ilgili olarak Sonhaber Gazetemizin 7 Haziran 2023 tarihli KEST köşesinde yayımlanan 'Parti İçi Demokrasi (PİD) Gelişmezse...' başlıklı yazıma bir kez daha göz atmanızı dilerim.)
*****
GÜNCEL KESİTLER:
*Tepebaşı Belediyesi tarafından bu yıl 12- 17 Haziran tarihleri arasında 12. kez düzenlenen Uluslararası Sanat Çalıştayı, 14 sanatçının katılımı ile gerçekleştirildi. Bugüne kadar düzenlenen 12 Çalıştaya 300'den çok sanatçı katıldı, 400'den çok eser belediye arşivine kazandırıldı.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, 'Halkla bütünleşen çağdaş kültür ve sanat çalışmalarını sürdürüyor.'
*'Odunpazarı Belediyesi, ÇEDES Protokolünün yürütmesinin durdurulması ve iptali için Eskişehir İdare Mahkemesi'ne dava açtı...'
Bu dava, 'Belediyelerin Eğitimdeki Önemi açısından önemli bir ilk özelliği taşıyor.'

* 'EBB Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir'in ve Türkiye'nin gülen yüzü olmaya devam ediyor...'
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Eskişehir Şubesi ve Karikatürcüler Derneği işbirliğiyle düzenlenen 'Karikatürler ile Yılmaz Büyükerşen' adlı sergi, EBB Kent Müzeleri Kompleksi Sergi Salonunda 21 Haziran 2023 tarihinde düzenlenen görkemli bir açılışla izlenime sunuldu. Bu ilginç sergi 2 Temmuz tarihine kadar izlenebilecek.

* 24 Haziran 1960 tarihinde aramızdan ayrılan, CumhuriyetimizinürettiğiKöy Enstitüleri projesinin yaşama geçirilmesine öncülük eden tonguç eğitimci 'İsmail Hakkı Tonguç' un anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
*****
Sağlık, eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve çağdaş yaşam değerlerinin örselenmediği 'bayramlar'dileğiyle...
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla, birlikte...