18 Nisan 1999’da Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen 25 yıldır başarılarla dolu dönemini tamamlayarak, bayrağı Ayşe Ünlüce’ye teslim etti.

BAZI İNSANLAR O ŞEHRİN KADERİ OLUYOR

Yılmaz Büyükerşen; tozu, çamuru,  suyu pis akan Porsuk Çayı ile anılan Eskişehir’i, tüm Türkiye’nin örnek aldığı bir kent haline getirdi. İçinde yaşayan insanların gittikleri başka kentlerde ‘ben Eskişehirliyim’ diye büyük gurur duydukları modern bir şehir oluşturdu. Eskişehir’in modern ve çağdaş yüzünü ortaya çıkardı. Bazı insanlar, o şehrin kaderi oluyor veya kaderini değiştiriyor. Bir şehrin kaderini değiştiren, 0n yıllar, yüzyıllar geçse de adı hep bu şehirle beraber yaşayacak olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen devir teslim töreninden sonra Eskişehirlilere yaptığı veda konuşmasında; “25 yıl insan hayatında çok da az bir yıl değil. Bu 25 yıl nasıl geçti ben de farkına varamadım. Sizler için harcadığım her gece her gündüz, eşimin, çocuklarımın, torunlarımın zamanından çalarak, yalnızca bu konuda hırsızlık yaparak, sizler için, onlardan alıp sizlere verdiğim için ayrıca mutluyum. Hepinizi alınlarınızdan, gözlerinizden öpüyorum. Gönlümün bütün zenginlikleri sizin olsun. Hoşça kalın, allahaısmarladık” dedi.

YAŞARKEN DE KIYMETİNİ BİLMELİYİZ

İnsanları yitirdikten sonra ‘onları takdir etmek’ güzel. Ancak yaşarken de insanların kıymetini bilmeliyiz. Bu konuda kentimizde en çok Yılmaz Büyükerşen’e haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
25 yıl Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini başarıyla yürüten, yaptığı projelerle halkın büyük takdirini kazanan Yılmaz Büyükerşen’i ‘kent olarak yaşarken de kıymetini’ bilmeliyiz. 2-3 yıl Eskişehir’e görev yapıp, ‘kente hatırı sayılır hizmetleri olmayan eski Valilerin adları’ cadde, bulvar ve okullara veriliyor.  Tüm ömrünü Eskişehir’e adayan, ‘Anadolu bozkırından Avrupa kenti’ yaratan Büyükerşen’in adı sadece bir caddeye verildi. Adı neden yeni bulvar ve okullara verilmez?  O’nun büyük vizyonu sayesinde şimdiki konumlarına kavuşan Anadolu, Osmangazi ve Eskişehir Teknik Üniversiteleri neden Büyükerşen’e ‘bu konuda büyük vefasızlık’ yapar? Anadolu,  Osmangazi ve Eskişehir Teknik Üniversitelerindeki spor salonu, kongre merkezleri ve kütüphanelerine bir ‘Bilim insanı’  olan Büyükerşen’in adı neden verilmez? Bu üniversiteleri yönetenlerin yaşarken de insanların kıymetinin bilmeleri gerekmiyor mu?  Bırakın değerini bilmeyi ‘dışarıdan getirilen rektör Şafak Ertan Çomaklı örneğinde olduğu gibi onun adını üniversiteden silmeye bile’ çalıştılar.

ESKİŞEHİRLİLER AHDE VEFA GÖSTERİYOR

Yılmaz Hoca’nın doğduğu, yaşadığı ve büyük hizmetler verdiği Eskişehir’de ona hak ettiği değeri yeterince verdiğimizi düşünmüyorum. Eskişehir’de makam ve mevki sahipleri ‘kişisel kıskançlıklar, kısır çekişmeler veya iktidar korkusu’ nedeniyle Yılmaz Hoca’ya büyük vefasızlık yapılıyor. Ancak Eskişehir halkı tam tersine kendisini Eskişehir’e adamış Büyükerşen’e her zaman ‘ahde vefa’ gösteriyor. Onu ‘beş dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanı seçerek’ hakkını teslim etti. Yılmaz Hoca’ya 2018 Haziran’ında İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Matteralla tarafından ‘İtalya Cumhuriyet Liyakat Nişanı’ tevdi edildi. Bu Yılmaz Hoca’nın ilk aldığı liyakat nişanı değildi. Büyükerşen daha önce Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü döneminde  Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt Weldheim imzalı “Avusturya Hükümeti’nin Bilim ve Kültür Birinci Derece Liyakat Nişanı” ile Fransa Cumhurbaşkanı Fronçois Mitterand imzalı  ‘Legion D’Honneur Nişanı’ verilmişti. Ayrıca ‘Fransız Havacılık ve Uzay Ajansı (ENSİCA)’ ödülünü de almıştı. ABD İdare Hukuku başta olmak üzere yurt içi ve yurt dışından çok sayıda  üniversite kendisine ‘onursal doktoralar’ takdim etti. 

ŞAŞI BAKMAKTAN VAZGEÇSİNLER

Büyükerşen Türkiye’nin en prestijli ödüllerinden biri olan ‘Vehbi Koç Vakfı ve ardından Çağdaş Sanatlar Vakfı ödüllerine’ layık görüldü. Büyükşehir Belediyesi’nde hayata geçirdiği projelerle de uluslararası çok sayıda ödülün Eskişehir’e gelmesini sağladı. Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi yaklaşık sekiz yıl önce Yılmaz Büyükerşen’in adını Tekirdağ’da yeni yapılan bir caddeye verdi. Tekirdağ’da Değirmenaltı Mahallesi’nde ‘Namık Kemal Üniversitesi ile denizi buluşturan cazibeli cadde de’  adı sonsuza dek yaşatılacak. Yani anlayacağınız Eskişehir’de birileri onu görmezden gelirken, dünya ülkeleri  büyük bilim insanı Büyükerşen’in değerini çok iyi biliyor. O’nun ‘insanlığa, bilime, çevreye, kültüre yaptığı katkıları’ takdir ediyor. Yılmaz Hoca’nın kıymetini yaşarken de biliyor. Liyakat nişanları ve ödüllerle onun ‘hakkını teslim’ ediyor. Yılmaz Hoca 25 yıllık Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemini alnının akıyla tamamladı. Umarım başta Anadolu Üniversitesi olmak üzere; 'tohumlarını attığı Osmangazi, Eskişehir Teknik, Kocatepe, Dumlupınar ve Şeyh Edebali Üniversiteleri’ Büyükerşen’e karşı takındıkları ‘ahde vefasızlığa’ son verir. ‘Dünyanın kabul ettiği büyük bir bilim insanına şaşı’ bakmaktan vazgeçerler...

***

NOSTALJİ


BİLET PARASINI ÖDEYEREK MAÇA GİREN ESKİŞEHİRSPOR BAŞKANI

Yıl 1995, 29 yıl önce. Tarihi Fotoğrafta Büyükşehir Belediye Başkanı ve Eskişehirspor Başkanı merhum Aydın Arat yanında eşi Ayfer Arat, Eskişehirspor Teknik Asbaşkanı Bekir Sıtkı Saraç, Arat'ın Özel Kalem Müdürü Şamil Özcan ile birlikte Atatürk Stadyumu girişinde maç biletini alırken görülüyor.
 

HAVUZ GELİRİ YOKTU

1994 yılında Eskişehirspor Başkanı olan Aydın Arat, 1994-1995 sezonunda Eskişehirspor'u şampiyon yaparak, 1. Lige (Süper Lig) çıkarmıştı. O yıllarda Televizyon havuz gelirleri, İddia gelirleri, yoktu. Eskişehirspor o yıllardaki Süper Lig döneminde de büyük sponsor gelirlerine de sahip değildi. Kulübün en büyük gelir kaynağı maç hasılatlarıydı. O zaman taraftar için kombine kartlar, kapı girişlerinde turnikeler yoktu. Aydın Arat, Eskişehir'deki tüm maçlara cebinden para verip, aldığı biletle girerdi. Böylece taraftara biletsiz maça girmemeleri konusunda örnek olurdu.

***

ÇİVİ

Laf yetiştirmekte çok başarılı kişiler, kendini yetiştirmede çok başarısızdır.” Albert Camus

***

***

FIKRA

AÇ KALIRSIN!

Bir zamanlar maddi bakımdan sıkıntı çeken ünlü Macar şairi Petofi bir nehirden karşıya geçmek mecburiyetinde olduğu halde kıyıda oturmuş düşünüyormuş. Sandalcı şaire bakarak; ‘Beyim siz karşıya geçmeyecek misiniz?’ diye sormuş. Petrofi biraz düşündükten sonra, ‘arkadaş’ diye söze başlamış; ‘Karşıya geçmek istiyorum fakat sana para veremeyeceğim, bunun yerine senin çok işine yarayacak mükemmel bir nasihat verebilirim’ demiş. Petrofi, kayıkçıyı ikna etmeyi başarmış ve karşıya ulaştıklarında, merakı son haddine varmış olan adamın omzunu bir dost edasıyla sıvazlayarak; ‘Bana yaptığını sakın başkalarına yapma’ demiş. ‘Çünkü aç kalırsın!’

***

UNUTULMAZ REPLİKLER

“Bağışlayın majesteleri. Ben edepsiz bir adamım. Ama sizi temin ederim ki, müziğim değil.” Amadeus