Son aylarda gündemimizden düşmeyen ayçiçek yağı son bir haftada ülkenin gündeminde zirve yaptı. Marketlere koşan vatandaşların görüntülerini, depolarında yağ stoklayan bazı marketlerle ilgili haberleri takip ettik.
Nedir peki ayçiçek yağı ile ilgili ülkemizdeki durum. Ülkenin Ayçiçek yağı üretimi ve ithalatı yıllara göre farklılık gösterse de ortalama olarak ülkede tüketilen yağın yüzde 57 si yerli üretimle karşılanıyor. Kalan miktar ise yurt dışından ithal ediliyor. Yağ ithal ettiğimiz ülkelerin başında ise
Rusya geliyor. 2020/21 sezonuna bakılırsa ithal edilen ürünün yüzde 50,6'sı Rusya yüzde 14,6'sı ise Ukrayna'dan ithal ediliyor. Şu an savaş halinde olan bu iki ülkenin ithalattaki payı toplam yüzde 65,2 olmuş.
Son zamanlarda küresel bazda gıda fiyatlarındaki artış devam ederken Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş bir an için tedirginliğe neden oldu. Tarım bakanı: 'Tarım ve Orman Bakanlığı olarak Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan son gelişmeler yakından takip edilmekte olup, bitkisel yağ arzında sorun yaşanmaması için her türlü tedbir alınmaktadır. Bu kapsamda alternatif ülkeler ve alternatif yağ çeşitleri için gerekli çalışmalar yapılmış, ayrıca ayçiçeği yağ ihracatı da durdurularak, mevcut stokların yurtiçi tüketimi karşılayacak şekilde yönetilmesi sağlanmıştır. Bununla birlikte ülke genelindeki mevcut yağış durumu, ayçiçeği ve kanola gibi yağlı tohumlu bitkilerin üretimine olumlu yansımaktadır. Bu çerçevede, Çukurova Bölgesinde başlayacak ilk hasada kadar gerekli her türlü planlama yapılmıştır. Ülkemizin 1-1,5 aylık tüketimimize ancak yetecek kadar ayçiçek tohumu ve yağ stoku bulunduğu iddiaları tamamıyla gerçek dışıdır. Gerek üretimimiz, gerek sektörün tedarikleri ve devir stoklarımız dikkate alındığında; ülkemizin yeterli miktarda ayçiçek yağı stoku bulunmaktadır.' Şeklinde açıklama yapmasına rağmen yağ fiyatları halen marketlerde fahiş rakamlara satılıyor.
Olay sadece pandemi veya savaş hali değil. Burada başka meselelerde var. Dünyada yaşanan pandemi, küresel gıda sorunu tabii ki etkili ama bunları kullanarak haksız kazanç peşinde olan acımasız tacirler ve siyaseten iktidarı zor durumda bırakmak isteyenler de bu durumu sonuna kadar kullanıyor.
Gezi parkındaki 4 ağaçla başlayan olayların ne hale geldiğini gördük . Şimdi birileri milletin ekmeği ile oynayarak hem fahiş ve haksız kazanç peşinde hem de siyaseten iktidarı köşeye sıkıştırarak siyasi rant elde etme ve iktidarı zora sokma peşinde.
Yaşanan enerji sorunları ve gıda fiyatlarındaki artışlar dünyanın tamamında geçerli. Ama Türkiye'de farklı okunuyor, farklı algılanıyor ve farklı sonuçlar ve anlamlar çıkarılıyor. Brent petrolün varil fiyatının 140 dolara çıktığı bir zamanda hiç bir ülke bu fiyat artışından kaçamaz.
Avrupa ülkelerinde de hem arz hem fiyat konusunda şikayetler var. Fakat bu durum iç politika meselesi yapılarak siyasi hesaplaşma aracı olarak görülmüyor.
Muhalefetin bir kez de olsun objektif ve gerçekçi bir eleştiri yapmasını beklerdik. Yaşanan her olayı çarpıtarak algı yaratmak, sanki yaşanan sorunların küresel boyutta değil de sadece Türkiye'ye özgü ve yönetim anlayışından kaynaklandığı gibi bir tutum takınmak ne demokrasiye ne de millete bir yarar sağlamaz.
Siz olsaydınız iktidarda;
Pandemi hiç yaşanmayacak, veya olsa bile üretim, enerji lojstik gibi küresel sorunlar Türkiye'de hiç yaşanmayacak mıydı?
Siz olsaydınız Brent Petrol fiyatları 140 dolara çıkmayacak, çıksa bile vatandaşa bedava mazot, benzin, doğalgaz ve elektrik mi verecektiniz.
Ülkenin elektrik ihtiyacını tek başına karşılayacak nükleer enerji santraline de, yapılan her ter mik santrale de, doğayı katlediyor diye her HES'e de karşı çıkanlar bu millete bedava mum dağıtarak mı çözecek enerji sorununu. İktidar tarafından son yıllarda teşvik edilerek yapılan güneş enerjisi ve rüzgar santralleri rekor düzeyde arttı. Fakat bu artışa rağmen tüm dünyada bunun enerji ihtiyacını karşılamaktan çok uzak ve asla yeterli olmayacağı da bilinen bir gerçek. Ama hala aynı hikayeyi halka anlatmaya devam edenler var. Avrupa ve ABD'de enerji sorununu çözecek kimse yok ama bizde her sorunu lafla çözen bir çok insan var.
Depolarında yağ ve diğer gıda ürünlerini stoklayanlara tek kelime etmeyenlerin, enerji sorununu dünyada yaşanan krize rağmen nasıl çözeceğini mantıklı bir şekilde izah edemeyenlerin halk nezdinde samimiyeti tartışılır. Elektrik faturamı ödemeyeceğim diyerek halkı sivil itaatsizliğe teşvik ederek sorunu daha da büyütmek isteyenlerin ağzından çözüm önerileri duyamıyoruz. Tam tersine kaos, isyan, sınırsız eleştiri. Eleştirilerinizde ne kadar samimi olduğunuzu, ne kadar haklı olduğunuzu halk takdir edecek ve sonuçlar da sandığa yansıyacaktır.
Siyasetçilere tavsiyem lütfen aklın ve mantığın kabul etmediği, dünyada yaşanan gerçeklerden ve ülke gerçeklerinden uzak ve yersiz eleştirilerinize son verin. Sorunların herkes farkında zaten. Siz çözüm önerilerinizi ve projelerinizi
anlatın halka. Ama bunlar da ciddi, samimi, gerçekçi ve ülkenin gelir gider dengeleri ile uyumlu olsun. Yani millete vaat ettiğiniz destek ve paraları ne zamana kadar, hangi kaynakla ve nasıl ve - recekseniz? Vergileri de düşürecek veya iptal edecekseniz o zaman hangi kaynağı kullanarak halka bol bol para dağıtacağınızı açıklayın mesela. En önemli geliri vergi olan bir devletin vergi almadan hizmet vermesi, projeler üretip hayata geçirmesi, orduyu beslemesi ve bir taraftan da emekli, çiftçi, memur, işçi vs herkese bol keseden para dağıtması nasıl olabilir ?
Sırf muhalefet etmek için bir şeyler söylemek yerine, ayakları yere basan projelerinizle samimi ve gerçeklerden uzak olmayan, yıkıcı değil yapıcı ve çözüm odaklı bir siyaset izlediğinizde halk da sizin yanınızda olacaktır. Önce samimiyet…