Baroların, avukatların haklarını koruma ve geliştirme görevinin yanında hayati birtakım görevleri daha vardır.

Nedir o görevler?

Bağımsız ve güvenilir bir savunma mekanizmasının tesis edilmesine yardımcı olmak.

Başka?

Adil yargılama noktasında mücadele etmek.

Daha başka?

Memlekette gelişen olaylar karşısında tavır almak.

*

Yukarıda saydığım unsurların tümü Türkiye Barolar Birliği (TBB) eliyle yapılmalıdır, illerdeki şubeleri ile de desteklenmelidir.

*

Fakat bir süredir ne TBB’den ne de illerdeki şubelerinden herhangi bir kıpırtı göremiyoruz.

*

Türkiye’deki muhalefet belediyelerinin başkanları, meclis üyeleri ve bürokratları uydurma gerekçelerle cayır cayır gözaltına alınıyorlar.

Gazeteciler yaptıkları haberler gerekçesiyle gözaltına alınıyorlar.

İş insanları ifade özgürlüklerini kullandıkları için gözaltına alınıyorlar.

Yani, herhangi birisi “Allah birdir” diye bağırsa ve bu, iktidarın işine gelmiyorsa, “Allah birdir” diyen vatandaşın dahi gözaltına alınacağı bir tablonun içerisindeyiz.

*

Böyle bir vaziyette ne beklenir?

Gözaltına alınan insanları savunmakla yükümlü olan avukatların bağlı bulunduğu kurumların ses yükseltmeleri beklenir.

Var mı böyle bir ses?

Yok!

*

Türkiye’de adalet olduğunu kim iddia edebilir?

Şu an insanlar haklı da olsalar mahkemelik olmaktan kaçınıyorlar.

Çünkü yargıya güvenmiyorlar.

‘Adliye koridorlarında sürünmek’ diye bir tabir var.

İşte bu tabir bizim memleketimizde üretildi!

Bu bile utanmamıza yeter.

*

Adaleti bu hale getirenlere ne söylesek boş, zira bile isteye bu tabloyu oluşturdular.

Fakat “biz adaletin bekçileriyiz” diyerek seçilen ve deri koltukları dolduran TBB ile TBB’ye bağlı baroların yöneticileri ne yapıyorlar? (Birkaç baroyu tenzih ederim, örneğin İstanbul Barosu)

Hiç!

*

Şehrimize gelelim.

Barış Günaydın kim?

Eskişehir Baro Başkanı.

Sevimli bir abimiz, avukatlık dışında başka işlerle de meşgul, Allah işlerinde afiyet versin.

Ancak bakın ne diyorum?

Günaydın, Eskişehir Baro Başkanı.

Kimdir baro başkanı?

Tekrar edelim:

Avukatın hakkını hukukunu koruyan kişidir.

Adaletsizliğe başkaldıran kişidir.

Hukuk güvenliğini savunan kişidir.

Toplumsal olaylarda sessiz kalmayan kişidir.

Anayasa ile milli değerlere karşı iş yürütenlere itiraz eden kişidir.

*

Günaydın da bunların hiçbirini maalesef göremedim.

Ya da ben yanılıyorumdur.

Barış Günaydın öyle bir çalışma içerisindedir ki, beni utandırır.

Belki hemen yarın; adaletsizliklere karşı baş kaldıracak, hukuk güvenliğini savunacak, toplumsal olaylara karşı sessiz kalmayacak, Anayasa ile milli değerlerimize karşı iş yürütenlere itiraz edecek, bu arada avukatların haklarını koruyacak, mazlumlara kol kanat gerecek.

*

Yok değilse.

Büyük bir vebalin altına girecek.

Görev süresi dolduktan sonra nasıl bilirdiniz diye sorulduğunda, “varlığıyla yokluğu belli değildi” denecek.