Bugün, '24 Kasım Öğretmenler Günü.'
Öncelikle başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm halkımızın Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
Geliniz, bu anlamlı günde belleklerimiz ve bilinçlerimizi birlikte yenilemeye çalışalım.
'ÖĞRETMENLER GÜNÜ' ÖNEMLİDİR
Toplumsal yaşam açısından önemli olan 'özel günlerde' anmalar ve kutlamalar yapılması, insanlığın çok güzel bir geleneğidir. O özel günde anılar, bilinçler ve umutlar tazelenerek; aydınlık geleceğe doğru yelken açılır…
Dünya ülkelerini incelediğimizde, büyük çoğunluğunda çok eski yıllarda 'öğretmenler için özel bir gün belirlendiğini' ve bu özel günlerin her ülkenin yerel gelenekleri doğrultusunda tespit edildiğini görüyoruz.
Ortak bir 'Dünya Öğretmenler Günü' ise çok sonradan yani '5 Ekim 1996' tarihinden itibaren dünyanın gündemine girmiştir.
Bugün birçok dünya ülkesinde ulusal ve evrensel öğretmenler günlerinin her ikisi de kutlanmaktadır.
Türkiye'nin toplumsal yaşam tarihinde, özellikle Cumhuriyet döneminde 'öğretmenlik mesleği her zaman özel ve önemli bir değere sahip olmuştur.'
Bu nedenle ülkemizde ulusal düzeyde 'öğretmenler için özel bir gün belirlenmesi', doğru ve yerinde bir uygulamadır.
Bu özel günün 'hangi gün' olması gerektiği konusundaki tartışmalara da artık son verilmelidir.
'24 KASIM' ÖNEMLİ BİR TARİHTİR
Türkiye'de 24 Kasım tarihi ilk kez 1981 yılında (yani 12 Eylül döneminde) 'Öğretmenler Günü' olarak kabul ve ilan edilmiştir.
Türkiye'nin bu tarihten önceki yıllarında 'ulusal düzeyde kabul edilen ve kutlanan bir Öğretmenler Günü' yoktur.
Özel gün olarak seçilen 24 Kasım 1928 tarihi ise Mustafa Kemal ATATÜRK'e 'Millet Mektepleri Başöğretmenliği' unvanının verildiği tarihtir.
Ülkemizde her 24 Kasım geldiğinde belli çevrelerce kabartılan 'iki farklı takiyyeci tutum', benim midemi bulandırır.
Birincisi, 'çağdaş eğitimle tırnak kadar ilgisi olmayanların, öğretmenlik üzerine attıkları takiyyeci hamasi nutuklar…'
İkincisi, 'Cumhuriyet tarihimize tırnak kadar saygısı olmayanların, 12 Eylül bahanesi arkasına sığınarak ve 24 Kasım'ı suçlayarak demokrasi üzerine attıkları takiyyeci hamasi nutuklar…'
Bu iki sapkın tutuma karşı oluşturulacak doğru söylem ve eylemlerin bilim ve demokrasi ilkeleri doğrultusunda olması gerekiyor.
Bu ülkenin duyarlı yurttaşları 12 Eylül cuntacılarının ülkemiz demokrasisine verdiği zararları elbette unutmadı. O karanlık yıllarda öğretmenlere ve örgütlerine yapılan kötülükler de unutulmadı.
Ancak 24 Kasım tarihinin Cumhuriyet ve eğitim tarihimiz açısından ne denli önemli olduğu da unutulmamalıdır.
Çünkü 24 Kasım tarihinin temelinde,' ATATÜRK adında simgeleşen Cumhuriyet değerleri' vardır.
Onun için '12 Eylül karanlığı ile Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin aydınlığı birbirine karıştırılmamalıdır…'
Ayrıca, son 35 yıldan beri 'toplumumuzun artık 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü içselleştirdiği' de unutulmamalıdır.
Bu nedenlerle ulusal bağlamda 24 Kasım Öğretmenler Günü'ne sahip çıkılmalıdır.
Ancak bu sahiplenme göstermelik törenlerle ve hamasi nutuklarla değil; 'laik, demokratik, bilimsel, kamusal eğitim ilkeleri' doğrultusunda olmalıdır.
Ve bu anlamlı günün içi sevgiyle, saygıyla ve barışla doldurulmalıdır.
Daha da önemlisi, eğitim tarihimizde önemli yerleri olan '24 Kasım, 16 Mart, 17 Nisan, 5 Ekim' tarihlerinin hepsi bir bütünlük içinde kucaklanabilmelidir.
ÖĞRETMENLERİMİZİN DURUMU
Her Öğretmenler Günü doğal olarak en çok öğretmenleri etkiler. Çünkü yığınlarca eğitim sorununa öncelikle çözüm bulacak onlardır. Onlardır iyiye, güzele doğruya doğru süzülen umutları güçlendirerek yaşama dönüştürecek olanlar.
Onun için öğretmenlerimiz her Öğretmenler Günü'nde sırtlanacakları yüke, dizleri bükülmeden ne kadar direnebileceklerini düşünmeye başlarlar…
Çünkü öğretmenlerimizin sosyoekonomik durumları ve toplumsal saygınlıkları giderek daha da kötüleşiyor.
AB Ülkelerinin tümünde öğretmenlerin ekonomik ve sosyal hakları için 'özgürce örgütlenme hakları' varken, biz onları 'iktidar partisinin insafına' terk ediyoruz…
Lafa gelince hamasi nutuklarla göklere çıkardığımız öğretmenlerimizi, demokratik hakları söz konusu olunca yerin dibine batırıyoruz…
Sonra da kalkıp, nitelikli bir eğitim sürecinden geçirmediğimiz ve baskılarla ya da sapık ideolojilerle adeta robotlaştırdığımız öğretmenlerden 'eğitimde yüksek verimlilik' bekliyoruz…
Eğitim sistemimizde öğretmenlerimizi başarısız, moralsiz ve mutsuz eden o kadar çok etken var ki…
Ve öğretmenlerimizin kendi aralarında öncelikle tartışmaları gereken 'NİTELİK' ve 'BİRLİK' gibi ciddi sorunları var.
Bence Öğretmenler Günü'de esas tartışılması gereken sorunlar bunlardır…
XXXXX
HÜSEYİN ERBAY'IN 50. SANAT YILI
Eskişehir'de ve Türkiye'de Türk Sanat Müziği(TSM) alanında koro şefi ve bestekar olarak haklı bir ün yapan Hüseyin ERBAY'ın '50. Sanat Yılı', 22 Kasım 2015 Pazar akşamı yoğun katılımlı bir konserle kutlandı.
Aynı etkinlikte, Hüseyin ERBAY'ın yoğun emek vererek bu günlere getirdiği 'Odunpazarı Halk Eğitim Merkezi TSM Korosu'nun 40. Sanat Yılı' ve 'TSM Çocuk Korosu'nun 25. Sanat Yılı' da birlikte kutlandı.
Konseri sunan koronun saz ve ses kalitesi üst düzeydeydi.
Yıllardır bu korodan yetişmiş ve bugün ülkemizin çeşitli kuruluşlarında sanat yaşamlarını sürdüren onlarca konuk sanatçının isimleri ve sunumlarının güzelliği ise bu köşeye sığmaz…
Ülkemizin dört bucağından gelen konuk sanatçıların, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülen sanatsal etkinliklerden övgüyle söz etmeleri ise onur vericiydi.
Hüseyin ERBAY ustayı bir kez daha kutluyor, daha nice sağlıklı ve sanatlı yıllar diliyorum.
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…