Cumhuriyet Halk Partisi, geçtiğimiz 8 Ağustos tarihinde Türkiye çapındaki tüm belediye başkanlarını bir araya topladı…
Toplantının basına açık olan bölümünde Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun açılış konuşmasından sonra kapalı oturuma geçildi…
'Kapalı oturumda' neler konuşulduğu konusunda, en azından Eskişehir kamuoyunda son bir iki güne kadar, çok fazla bir şey yazılıp çizilmedi…
Dahası konuşulmadı da…
İsmet Süder'in dünkü 2 Eylül gazetesindeki köşesinden öğreniyoruz ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2019 yılında yapılacak olan yerel seçimlerde 'adayların nasıl belirleneceği' ile ilgili önemli şeyler söylemiş…
İsmet Süder'in köşesinden aynen alıntılıyorum;
'Mevcut belediyelerin olduğu yerlerde önseçim yapmayacağız.
Merkez ataması olacak.
O nedenle il ve ilçe başkanını ben seçeyim, sonra da onlar beni seçsin gibi telaşınız olmasın.
Siz kendi işinizi yapın.
Beldenizi yönetin.
Kongrelere müdahale etmeyin, örgütün işlerine karışmayın.
Uzlaştırıcı olun…'
***
Hatırlarsanız Kılıçdaroğlu, bir önceki kongre sürecinde de benzer şeyleri söylemişti…
O dönemde, yakınlarda yerel seçim olmadığı için, adaylıklar konusuna girmemiş, önseçim ya da merkez atama konusunda görüş belirtmemiş, ancak belediye başkanlarının karışmaması gerektiğini ifade etmişti…
Ancak bu toplantıda görüyoruz ki,
Ülke çapındaki bütün örgütleri etkileyecek bir konuda genel merkez olarak ne karar vereceklerini bugünden beyan etmiş…
Kılıçdaroğlu, öncekinde olduğu gibi bu sefer de, belediye başkanlarının ya da aday olmayı düşünenlerin, kendi adaylıklarını güvenceye almak amacıyla örgüt kongrelerine müdahale etmelerini istemiyor…
Bilakis, uzlaştırıcı olmalarını istiyor…
Önseçim yapılıp yapılmamasının doğuracağı sonuçları hakkında çok şey yazılıp çizilecektir…
İtirazlar gelecektir…
Önseçimin ne kadar gerekli olduğu konusunda görüşler ortaya atılacaktır…
Elbette bu köşede de, bu konuda bir şeyler yazılacak…
Ancak bugün,
Kılıçdaroğlu'nun söylediklerini Eskişehir açısından değerlendirelim…
***
CHP Eskişehir'de,
Büyükşehir, Tepebaşı, Odunpazarı, Han ve Mahmudiye ilçeleri olmak üzere 5 belediye başkanlığına sahip…
Diğer 10 ilçe belediyesi ise AKP'de…
Bu şu demek değil midir?
CHP Eskişehir'deki bu 5 belediye başkanlığı için önseçim yapmayacak, merkezden atama yapacak…
Ancak bu, yine aynı isimleri atayacak demek değil…
Cümlenin içerisinden böyle bir ifade çıkmıyorsa da, bir önceki seçimde kazanarak göreve gelmiş başkanlar, 'çok çok başarısız' olmadıkları ve yeniden aday olmaya karar vermeleri halinde, aynı isimler kalacak demek…
Peki, bu durum,
Önümüzdeki kongreler sürecinde CHP Eskişehir Örgütünü ve Eskişehir'i nasıl ve ne ölçüde etkiler?
***
Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerini duyar duymaz, aklıma gelen ilk şey, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un önceki dönemde gösterdiği tepkiydi…
Kazım Kurt, çok açık ve net şekilde 'ben karışırım' demişti…
Kurt'un bu sözleri, kimi kesimlerden tepki çekmiş, siyaseten yıpratma amaçlı kullanılmıştı…
Üstelik o dönemde, adaylık ve önseçim meseleleri de gündemde yoktu…
Buna rağmen Kurt, 'karışırım' demişti…
Kazım Kurt bu sefer, başka bir tepki gösterir mi?
Bilmiyorum ama düşüncem, yine aynı tür tepki göstereceğidir…
Çünkü
Kazım Kurt, çok uzun yıllar boyunca CHP'de politika yapan, uzun ve zorlu dönemlerden, mücadeleler içinden geçip gelmiş bir isim…
CHP'de belediye başkanı olsa da olmasa da, yeniden aday olmayı düşünse de düşünmese de, CHP Eskişehir Örgütünde olup bitenlere illa ki, müdahil olacaktır…
Bu müdahil olma durumunun gerekçesinin, 2019 yılında belediye başkanlığına yeniden aday olmayı garantilemek olduğunu düşünmek, CHP'yi de Kazım Kurt'u da hiç tanımamak, hatta bu ikilinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkacak bileşenin ne demek olacağını hiç anlamamak olacaktır…
Bence, aynı temel yaklaşım Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç için de geçerlidir…
Her ne kadar Ataç, 'ben illa ki karışırım' şeklinde bir açıklama yapmamış olsa da, onun da CHP ile ilgili tavırlarındaki temel gerekçe, aday olup olmamak değildir…
Ahmet Ataç da aynı Kazım Kurt gibi, 2019 yerel seçimlerinde yeniden aday olup olmamayı, kongrelere ve yönetimlere müdahil olarak sağlamayı düşünmüyor…
Çünkü bugüne kadar öyle olmadı,
Bundan sonra da olacağını sanmıyorum…
***
Gelelim Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e…
Şurası bir gerçek ki,
CHP'ye katıldığı 2010 yılından bu tarafa, bizzat kendisi de defalarca söylemiş olmasına karşın, partinin il veya ilçe kongrelerinde asla taraf olmamasına rağmen her seferinde müdahil olduğu yazılıp çizildi…
Bu dönemde de aynı şey, muhtemelen olacak…
Büyükerşen sürece müdahil olmayacak ancak ismi her ortamda konuşulacak, yazılıp çizilecek…
Bunu artık, üstesinden gelinemeyecek bir gerçek olarak kabul etmek gerekiyor…
Yılmaz Büyükerşen'in adaylık konusundaki kararının, il ve ilçe yönetimlerinin tavırlarına bağlı olacağını düşünmek ve illa ki 'kongrelere müdahil oluyor' diye boşuna bir gayret içinde olmak, Büyükerşen'in siyasete ve belediye başkanlığına nasıl baktığını bilmemek ve anlamamak demek olacaktır…
***
Hülasa,
Demeye çalıştığım şey şudur ki,
Her üç belediye başkanı da, il ve ilçe kongrelerine ve oluşacak yönetimlere ne kadar müdahil olursa olsunlar ya da hiç olmasınlar, bunun nedeni kendi olası adaylıklarını garantiye almak değil,
CHP'yi Eskişehir'de daha başarılı ve güçlü hale getirecek yönetimler istemelerinden ve birlikte çalışacakları uyumlu ve güçlü yönetimlere duydukları gereksinim nedeniyle olacaktır…
Zira,
Yılmaz Büyükerşen, Ahmet Ataç ve Kazım Kurt isimleri, Eskişehir için de, CHP için de birer simgedir…
Ahmet Ataç ve Kazım Kurt'un,
Parti içi mücadelede şu ya da bu şekilde karşı karşıya gelmeleri, sürgit devam edecek bir kavga demek değildir…
Unutulmamalıdır ki,
Çatışmanın olmadığı yerde gelişme olmaz…
Aslolan Eskişehir ve Eskişehir'in geleceğidir…
CHP Eskişehir Örgütü bir an önce,
Önümüzdeki kongreler sürecini, belediye başkanlarının müdahil oldukları algısını hiç yaratmadan sürdürmeye ve sonlandırmaya karar vermelidir…