Ayrıca, Sayın KILIÇDAROĞLU'nun daveti üzerine grup toplantısına EĞİT-DER, EĞİTİM- SEN, EĞİTİM-İŞ, TEM-SEN yöneticilerinin de katılmaları ve grup toplantısından sonra Genel Başkanın makamında birlikte görüşme yapmaları konunun önemini daha da artırdı.
Bu durum önemlidir. Çünkü ülkemizde Tek Adam Sistemi'nin toplumsal yaşamımızı yakıp kavurduğu bir ortamda, 'Laik, demokratik, bilimsel, kamusal eğitim' konusunda duyarlı olan tüm kişi ve kuruluşların da 'Birlikteliklerini korumaları ve mutlaka daha da geliştirmeleri' gerekiyor.
ÖĞRETMENELERE VERİLEN 11 SÖZ
Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, CHP Grup Toplantılarında yapmakta olduğu heyecanlı ve içten konuşma biçemiyle sıraladığı '11 Söz' aynen şöyle:
'1. Bütün toplumlar, öğretmeni ayrı bir yerde tutarlar. Öğretmenleri 657 sayılı kanundan çıkaracağız. Hakimler, savcılar için nasıl bir kanun varsa öğretmenler için de ayrı bir kanun olacak.
2. Seçimler öncesi ve seçimler sırasında da 3600 ek göstergeyi savunmuştuk. Söz verdiler, iktidar oldular ama 3600 ek göstergeyi unuttular. Sizi baştacı yapacak olanlar biziz. 3600 ek göstergeyi verecek olan da biziz.
3. Her 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde birer aylık ikramiye vereceğiz.
4. Sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, bunları bitiriyoruz. Eşit işe eşit ücret verilecek.
5. Öğretmen açığı var. Bütün kadrolar dolu olacak.
6. Taşımalı eğitime son vereceğiz. Nerede çocuk varsa orada okul, orada öğretmen sınırının altında aylık almayacak.
7. Öğretmenlere insan onuruna yakışır bir aylık vermek zorundayız. Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak.
8. KHK ile atılan öğretmenler var. Takipsizlik verilenleri işbaşı yapacağız.
9. Verginin eğitime harcanması gereken devlet okullarına harcanır. MEB'e ayrılan paranın tamamı devlet okullarına harcanacak.
10. İkili eğitim ve birleştirilmiş sınıf uygulamasına son vereceğiz.
11.Okul aile birliklerine yasal statü kazandıracağız.'
VERİLEN SÖZLERİ BİRLİKTE İRDELEYELİM
Birinci maddede yer alan söz, '5 Ekim 1966 tarihinde ILO ve UNESCO tarafından 'Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı' nın da bir gereğidir ve mutlaka yerine getirilmelidir.
Verilen sözlerin 2, 3, 4, 5,7. maddelerinde yer alan bildirimler; 'Öğretmenlerin ekonomik ve özlük hakları' ile ilgilidir ve 'sözde kalmaması' gerekir…
Altıncı madde yer alan ve kırsal yerleşim alanlarıyla ilgili 'Taşımalı eğitim' sorunuyla çözüm önerilerinin içi doldurulmalıdır. Örneğin:
- Birbirine yakın küçük yerleşim birimlerinin ortak yararlanacağı 'eğitim merkezleri' oluşturulması…
- Yatılı Bölge Okullarının yaygınlaştırılması…
- Ve 'Öğrencilerin değil, öğretmenlerin taşınması…' gibi.
Onuncu maddede yer alan 'İkili/ üçlü eğitim' konusu, kentlerde yaşanmaktadır ve Türkiye'nin bir başka ayıbıdır…
Kırsal kesimin sorunu olan 'Birleştirilmiş sınıf uygulaması' ise ancak 'Taşımalı eğitim' bütünlüğü içinde çözülebilir…
Son maddedeki 'Okul Aile Birliklerine yasal statü kazandırılması' yerinde bir tespittir. Yapılacak yasal düzenlemede 'Okul aile birliklerinin MEB'ten ve okul müdürlerinden bağımsız olması…' mutlaka sağlanmalıdır.
Sayın KILIÇDAROĞLU, konuşmasının bir bölümünde 'Sorunları akılla, mantıkla, oturup konuşarak, istişareyle çözeceğiz…' diyerek yerinde ve doğru bir tespit yapıyor.
Ancak ne yazık ki sorun, 'Kimlerle ve nasıl çözüleceği?...' konusunda düğümleniyor.
CHP'NİN ÖĞRETMEN ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLERİ
Ülkemizde 'Siyasal partilerin STK'larla ilişkileri' konusu, uzun yıllardan beri kanayan bir yaradır…
Öyle ki bazen 'STK'ları yok sayan', bazen 'Parti örgütlerinin işlerini STK'lardan bekleyen', bazen de 'STK'ların parti içinde konum sağlamak için kullanıldığı…' kronik bir yaradır bu…
Türkiye'de bu yaranın onarılması için öncelikle, 'Siyasal partilerle STK İlişkilerinin nesnel ve hukuksal zemine oturtulması; evrensel hukuk kuralları ve uygulamalar çerçevesinde yasal düzenlemeler yapılması' gerekiyor…
Hiç olmazsa CHP bu konuda 'tüzüksel düzenlemeler' yapmalıdır.
Konumuz olan 'CHP'nin öğretmen örgütleriyle ilişkileri' de bu yaranın çok önemli bir boyutudur…
Bizim bu konudaki önerilerimiz şunlardır:
- CHP bünyesindeki 'STK'larla ilgili birimlerin kurumlaşması ve devamlılığı sağlanmalıdır…'
- 'CHP Öğretmen örgütleriyle 'Siyasal bağımsızlık ve düşünsel paralellik doğrultusunda, Türkiye koşullarına uygun 'Organik bağlar' oluşturulmalıdır…'
- CHP'nin özellikle taşra birimlerinde, 'Parti üyesi olan ama eğitim alanında uzmanlık ya da temsil özelliği olmayan bazı eğitim kökenli üyelerin; 'parti içinde konum sağlamak' amacıyla kümeleşme oluşturmaları ve bu amaçla sözde eğitim çalışması yapmaları…' demokratik disiplin altına alınmalıdır.
- CHP, çağdaş sosyal demokrat partilerin yaptığı gibi; 'Laik, demokratik, bilimsel, kamusal eğitim ilkeleri doğrultusunda örgütlenmiş öğretmen sendikaları, eğitim alanındaki STK'lar ve çağdaş akademik kuruluşlarla birlikte ortak projeler üretmelidir…'
Çünkü 'ülkemizde tüm renklerin kirlendiği bir dönemde, en çok kirlenen alanlardan birisi de eğitim alanıdır...'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…