Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan'ın dört yıllık görev süresi Aralık 2017'de doldu. Yeni Rektörü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan atayacak.

KARACAN İSTEMİYOR
Gündoğan görev süresi dolduğu için üç aydır vekaleten rektörlük yapıyor. Anadolu Üniversitesi Rektör atamasının gecikmesi AK Parti kulislerinde değişik iddialara yol açıyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan'ın Naci Gündoğan'ın tekrar Rektör olmasını istemediğini artık 'sağır sultanlar' bile duydu. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı tam aksine Gündoğan'ın bir dönem daha rektör olarak kalmasını istiyor. Bu konuda kentin diğer milletvekili Emine Nur Günay'da Gündoğan'ın kalması konusunda Avcı'yı destekliyor. Karacan, Cumhurbaşkanının damadı olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak aracılığıyla Gündoğan'ın tekrar Rektör olarak atanmasını engellemeye çalışıyor. Nabi Avcı da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile birlikte Gündoğan'ın tekrar atanması için kulis yapıyor.

İSTİŞARE EDECEKLER Mİ?
Bir taraftan damat Albayrak Gündoğan'ın atanmaması için Erdoğan'a kulis yapıyor. Diğer tarafta İbrahim Kalın ve Nabi Avcı 'Onun çok iyi Rektör olduğu ve bir dönem daha görevde kalması' konusunda Cumhurbaşkanını ikna etmeye çalışıyorlar. Bu iddialar doğruysa; demek ki her iki tarafta bu konuda Cumhurbaşkanını ikna edememiş ki Anadolu Üniversitesi'nin yeni Rektörü hala belli olmadı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan, Milletvekilleri Nabi Avcı, Emine Nur Günay ve İl Başkanı Dündar Ünlü her 15 günde bir istişare toplantısı yapacaklar. İlk yapılacak istişare toplantısında Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü konusu gündeme gelecek mi? Bu konuda istişare yapacaklar mı? Karacan ve Avcı bir isim üzerinde anlaşacak mı? Kamu da haklarında soruşturma açılan ve çalıştığı yere gitmeden İl Müdürlüğü yapanlarla ilgili gerekenleri yapacaklar mı? Bunu bekleyip göreceğiz...



******

BİR CUMARTESİ HİKAYESİ

Oğlumun gözünde iyi bir Eş olarak kalmamı istemiş


Bu akşam eve geldiğimde eşim akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyleyeceğim şeyler olduğunu söyledim.

SADECE SEBEBİNİ SORDU
Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine gözlerinde o korkuyu gördüm. Bir an da kasıldım ağzımı açamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Ben boşanmak istiyorum. Sinirlenmedi Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu. Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi elinde ki çatal bıçakları fırlattı. Bana bağırdı ve adam olmadığımı söyledi. Bu akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün Gece ağladı. Farkındaydım Evliliğimiz ne olacağını merak ediyordu, ama onu tatmin edecek bir şey söyleyemeyecektim. Ben Jane'e aşık oldum, eşimi sevmiyorum artık. Bu vicdan azabıyla bir evlilik sözleşmesi hazırladım, evi, arabayı ve şirketin 30%'unu ona verecektim. Sözleşmeye kısa bir süre baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyordum, ama geri dönemezdim, Jane'e çok aşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. Onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende saplantı haline gelmişti ve şimdi bu duyguyu daha da güçlü hissediyordum ve doğru karardı.

OĞLUM ALKIŞLADI
Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve eşimi masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Jane ile geçirdiğim o kadar saat beni yormuştu. Bir ara uyandım ve onu hala yazı yazarken gördüm Masa da. Ama bu benim Umurumda değildi ve başımı Çevirip uyumaya devam ettim. Ertesi sabah bana şartlarını yazı halinde sundu. Benden hiçbir şey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsaade istedi ve bu zamanda normal bir aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi oğlumuzun 1 ay sonra sınavların olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Bu kabul edilebilir. Bir şey daha vardı, benden onu evlilik gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı ve 1 ay boyunca her sabah onu yatak odasında Kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi geçmesi acısından, kabul ettim. Sonra bu şartlardan Jane bahsettim, yüksek ses ile gülüp bunun çok saçma olduğunu ve eninde sonunda boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi. Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri fiziksel temasta bulunmadık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yapmaya başladı 'Babam Annemi kucağında taşıyor' bu onu çok sevindirmişti, Sözleri canımı acıtmıştı... Yatak odasından Evin Kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapattı ve kulağıma 'Oğlumuza boşanmamızdan bahsetme' diye fısıldadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim ve içime bir üzüntü çöktü. Kapı önünde onu bıraktım.

KAPIYA KADAR TAŞIDIM
Eşim Otobüs durağına gitti ve onu İşe götürecek olan Otobüsü bekledi. Bende tek başıma Ofise gittim.İkinci gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. Eşim başını göğsüme yasladı ve onun kokusunu duydum. Birden eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun evlendiğim zaman ki kadar genç olmadığını fark ettim. Yüzünde hafif çizgiler oluşmuş, saçlarına ak düşmüştü. Geçen yıllar öylesine yanından geçmemişti, O an kendime ona bununla neler yaptığımı sordum.Dördüncü gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana hayatının 10 yılını hediye eden kadın.
Beşinci gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. Bundan Jane bahsetmedim. Günler geçtikçe onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antremandan dolayı.Bir sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederek her gün kıyafetlerin biraz daha bol geldiğini söyledi. Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini fark ettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Birden yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar acıyı ve üzüntüyü kalbinde taşıyordu. Farkında olmadan başını okşadım. O an Oğlumuz da geldi ve 'Baba Annemi taşıman lazım ' dedi. Bu hayatımızın bir parçası olmuştu, babasının annesini odadan kapıya taşıması. Eşim oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı çevirdim, son anda kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve yatak odasından kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi.

BİRBİRİMİZİN DEĞERİNİ
Artık Huzursuzlanmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son gün onu kucağım da taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve eşime hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. Ofise gittim arabadan fırladım kapıyı kilitlemeden bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesinden korkuyordum ve Merdivenden yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı açtı. Ona karımdan boşanmayacağımı söyledim.Şaşkın bir ifadeyle elini anlıma koydu ve 'Senin ateşin mi var?' diye sordu. 'Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak istemiyorum' dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdandı. Şimdi aklıma geldi ki, ona evlendiğimiz gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar sadakat yemini verdiğimi...... Jane olayı anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağı koşup ilk çiçekçiye gidip eşime bir buket çiçek aldım, üzerinde ki karta da 'Seni her sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağım.' Eve vardığımda yüzümü bir gülümseme kapladı, elimde çiçeklerle yatak odasına gittim ve eşimi yatağın üstünde ölü buldum. Eşim aylardır kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu fark etmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için beni oğlumun bana negatif tutumundan korumaya çalışmıştı. En azından oğlumun gözünde iyi bir eş olarak kalmamı istemişti. İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil. Bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla mutluluğun temeli olamazlar. İlişkine zaman ayır ve ilişkinin güven ve huzur anlamına gelecek şeylere meşgul ol. Mutlu bir beraberlik yaşa.



******

FOTO ŞAKA


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Bak Putin beni kimse kandıramaz.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin: Kandırılma konusunda dünya rekoru kırmış birisi olarak mı bunu bana söylüyorsunuz?

Cumhurbaşkanı eşi Emine Erdoğan: Tayyipciğim keşke Putin'e ; 'Kandırıla kandırıla kandırılmamayı öğrendim' deseydin ya!



******

FIKRA

KESİNLİKLE


80 yaşında bir adam doktora gider. Doktor adamın sağlığını sorduğunda adam 'Harika, 18 yaşında bir karım var ve benden hamile'der. Doktor bir kaç dakika düşündükten sonra adama döner ve 'sana bir hikaye anlatacağım' der.
'Avlanmaktan çok hoşlanan bir adam varmış. Her gün tüfeğini alarak ava gidermiş. Fakat bir gün dalgınlıkla yanına tüfek yerine şemsiyesini almış. Ormana gitmiş. Ağaçların arasında yürürken karşıda bir geyik görmüş. Hemen şemsiyeyi çıkartmış nişan almış ve ... pat ... geyik yere yığılmış.' Adam şaşırmış ve doktora dönerek 'Olamaz ... Başka birisi vurmuş olmalı' demiş. Doktor 'KESiNLiKLE!'