100 yıllık ömür…
Pek az insana kısmet olur…
Pek az firmaya, pek az kurum ve kuruluşa…
Ancak devletler için öyle değildir…
Tarihte 1000 yıldan daha çok yaşamış nice devlet vardır…
Ama yine de,
Bir devletin kuruluşunun 100'üncü yılı yaşamak,
Önemlidir, değerlidir…
Sırf bu yüzden bile kendimizi şanslı saymalıyız…

***

Aslında yolculuk bundan 104 yıl önce başladı…
Cumhuriyete giden yol…
Önce her şeyin planlanması gerekiyordu,
Ne, ne zaman, nerede, nasıl ve kimlerle?
Sonra mücadele…
Dört uzun yıl gerekecekti, bu yolu yürümek için…
Hem de,
Balkanlarda, Çanakkale'de, Yemen çöllerinde hiç durmadan savaşmış bir milletle…
Evinin önünde,
Misket oynarken alınıp askere götürülmüş çocuklarla…
Oğlunu, torununu, kocasını, babasını toprağa vermiş bir milletle yürünecekti bu yol…
Üstelik,
Haini, gammazı, kaçağı, eşkıyası çok olan bir milletle…

***

Yol yüründü…
Bir kez olsun arkaya bakmadan…
On binlerce can verildi…
Kollar bırakıldı, bacaklar bırakıldı savaş meydanlarında…
Bir ulusun,
Kendi topraklarını bırakıp başka bir devletin topraklarını gasp etmesiyle,
Bir ulusun,
Kendi topraklarını müdafaa etmesi arasında fark olacaktı elbette…
Düşmanın memleketinde de analar, babalar, nineler vardı…
Onlar da soruyorlardı evlatlarını,
Ve merak ediyorlardı, Anadolu'ya neden gittiklerini…
104 yıl önce,
İzmir'in işgal edilmesinden bir gün sonra,
Eskimiş ve küflenmiş bir vapurun İstanbul limanından hareket etmesiyle başlamıştı yolculuk…
Çırpınan Karadeniz'in hırçın dalgalarıyla savaşarak geçen üç gün sonunda,
Bitmişti ilk yolculuk, Samsun limanında…
Yolculuk,
29 Ekim 1923'te Ankara'da tamamen bitecekti…

***

Bugün 100 yıllık bir Cumhuriyet'te yaşıyoruz…
Bize önce özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı vermiş,
Sonra,
Kendi topraklarımızı idare etmemizi sağlamış…
Bize buğday veren, bize pancar veren ve daha nice ürünle karnımızı doyuran bu topraklar…
Sanayileşme,
Kalkınma,
Eğitim,
Sağlık…
Hepsi Cumhuriyet sayesinde…
Dedik ya,
Bir insan yaşamı için uzun,
Bir devlet yaşamı için kısa bir zaman dilimi…
Hepimize kutlu olsun…

***

Nice yüzyıllara…