Eskişehir ilçelerine yapılacak TOKİ konutlarında yaşanan adaletsizlik beni Grup Vitamin'in 1994 yılında seslendirdiği
'Ellere Varda Bize Yok mi?' şarkısını hatırlattı.
HEPSİ AK PARTİLİ
TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) Türkiye'de 100 bin konut yapacak. Bu konutların 3 bini Eskişehir'de inşaa edilecek. Önce 2500 konutun Odunpazarı'na, 500 konutun da Beylikova'ya yapılacağı açıklanmıştı. Daha sonra Beylikova'ya yapılacak konut sayısı 500'den 200'e düşürüldü. Sivrihisar'a 200, Sarıcakaya, Çifteler ve İnönü'ye 100'er, Günyüzü'ne 50 konutun yapılacağı duyuruldu. Eskişehir kırsalında toplu konutların yapılacağı 6 ilçenin belediye başkanı da AK Partili. AK Parti 31 Mart 2019 seçimlerinde kırsalda yedi belediye kazanmıştı. Belediye Başkanı AK Partili olupta toplu konut yapılmayacak tek ilçe Mihalgazi. Belki de Mihalgazi'ye Sarıcakaya'ya mesafe olarak yakınlığından dolayı toplu konut yapılmayacak.
KONUT MONUT YOK
Toplu konut yapılmayan diğer beş ilçenin (Mahmudiye, Han, Seyitgazi, Alpu, Mihalıççık) dördünde CHP'li, birinde de DSP'li Belediye Başkanı görev yapıyor. Yani AK Parti diyor ki;
'Siz AK Parti'ye değil de CHP'ye oy verdiniz. Bunun için size toplu konut monut yok.' CHP'li Belediye Başkanları İshak Gündoğan, Erdal Şanlı, Uğur Tepe, Gürbüz Güller ile DSP'li Belediye Başkanı Haydar Çorum'da yaşanan adaletsizliği isyan ederek; Grup Vitamin'in şarkısını söylüyor.
'Yok mi, yok mi?/ Ellere var da bize yok mi?/ De bize de, bize de, bize de, bize de yok/ Ellere var da bize yok mi?/ Tipimiz yerinde hamd olsun/ Ellere var da bize yok mi?/ Benim neyim eksik aşk olsun/ Aşk olmazsada meşk olsun/ Ellere şapır şüpür, bize yarabbi şükür/ Ellere var da bize yok mi?''
-------------------------------
AYAKTA ALKIŞLANDILAR
İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt'ın göreve geldikten sonra kurulan METDAH
(Milli Eğitim Tiyatrosu Değerleri Anma Hareketi) güzel etkinliklere imza atmaya başladı. Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 83'üncü yıldönümünde METDAH
'Asım'ın Nesli' adlı teatral oyunu Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi, Opera ve Bale Salonu'nda ikinci kez sahneledi. Akif'in hayatına, dönemin Anadolu'suna, müzikler ve şiirler eşliğinde unutulmayacak bir seyahat imkanı bulan izleyiciler duygusal anlarda yaşadı. Oyun sonunda tiyatro topluluğu ayakta alkışlandı. Oyunda;
'Ayşe Özdemir, İlknur Dilek İldaş, Eylem Palas Duruşan, Gonca Ersin Ektirivi, Kenan Gökçe, Hüseyin Kocaman, Kürşat Doyuk, Meral Emre, Meriç Özkaya, Murat Durukan, Olcay Yılmaz, Özer Bilgiç, Samet Arslan, Seray Erdoğan' rol aldılar. Başta Hakan Cırıt olmak üzere, METDAH'ın kurulmasında emeği geçenleri ve oyunda rol alan 11 öğretmen, 2 şef ve bir sivil savunma uzmanını kutluyorum...
-------------------------------
ÖMÜR BOYU MUTLULUKLAR
Eskişehir'in en başarılı eğitim yöneticilerinden Dr. Canan Madenoğlu ve eşi Ferhat Madenoğlu'nun
'biricik kızları Dila geçtiğimiz hafta dünyaevine' girdi. Akademisyen Dila ile Bilgisayar Mühendisi Tolga Odluyurt The Garden'da yapılan görkemli düğünde mutluluğa
'evet' dediler. Onları bu mutlu günlerinde yakınları, dostları ve meslektaşları yalnız bırakmadı. Dünyanın dört bir yanında yabancı davetlilerinde geldiği
'dügünde Yeni Türkü sahne' aldı. Dila babası Ferhat Madenoğlu ile
'Bana masal anlat' şarkısı eşliğinde dans ederken duygusal anlar yaşandı. Dila ve Tolga bundan sonraki yaşamlarını İngiltere'nin başkenti Lodra'da geçirecek. Birbirlerine çok yakışan genç çifte ömür boyu mutluluklar diliyorum...
-------------------------------
DÇF ARTIK KIZ BABASI
Meslektaşım ve dostum Deniz Çağlar Fırat (DÇF) ve eşi Özgül Aldemir Fırat'ın kızları oldu. Anne ve baba olmanın büyük mutluluğunu yaşayan Fırat çifti çocuklarına
'Doğa' ismini verdi. Hoş geldin Doğa Bebek. Yaşama sırası artık sende. Fırat çiftini kutlayarak, minik Doğa'ya sağlıklı ve başarılı bir ömür diliyorum. Allah bahtını açık etsin...
-------------------------------
KATİBİM'E aCİL
ŞİFALAR
Gazetemizde
'Katibim' adlı doyumsuz köşe yazılarıyla tanınan İsmail Hakkı Demirci rahatsızlığı nedeniyle Eskişehir Acıbadem Hastanesi'nde tedavi görüyor. Yazılarında hiciv ustası olan Demirci'yi dün ziyaret ettim. Katibim mücadeleci kişiliğiyle bu hastalığın üstesinden gelecektir. Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı olan Demirci'ye Allah'tan acil şifalar diliyorum...
-------------------------------
CUMARTESİ HİKAYESİ:
ENTELEKTÜEL OLABİLMEK
Üniversitenin son günleriydi. Okulda en çok sevdiğim hocanın odasındaydım. Bana,
'Ne olmak istiyorsun?' dedi.
'Entelektüel olmak istiyorum' dedim.
'Senden entelektüel olmaz' dedi. Çok şaşırmıştım.
KÖYLÜ GİBİ KIZDIN
Biraz duraksadıktan sonra, kırgın ve alıngan bir ses tonuyla;
'Dersinizi 3 sene önce alıp geçtim. Dersinizi almama rağmen hala bütün derslerinize giriyorum. 300 kişilik sınıfta 30 kişi bile dersinize girmiyor. Şu gördüğünüz okulda en çok okuyan öğrenci benim. 1 tek kişi daha gösterebilir misiniz benim gibi okuyan, araştıran ve sizinle sınıfın ortasında yeri gelince sert tartışmalara giren?' dedim.
Ciddi bir ifadeyle tekrar;
'Senden Entelektüel olmaz' dedi.
İyice hiddetlenmiştim.
'İyi benden olmasın, Doçentlik tezlerine bile kaynak hazırladığım, konular önerdiğim şu gördüğünüz hocalarımızdan olsun!' dedim. Profesör, gülümseyerek geriye yaslandı. Uzun uzun baktı. Ben hocanın en gözde öğrencisi olduğumu ve bu konuda tam aksi şeyler söyleyeceğini tahmin ediyordum.
İçimden,
'Hoca'ya bak lan neler diyor!' diye geçiriyordum.
'Bak evladım' dedi.
'Senden çok iyi bir araştırmacı yazar olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir Entelektüel gibi 'Niçin olmaz?' diye sormadın. Aksine bir köylü gibi kızdın, alındın ve hiddetlendin' dedi.
HAVA ATMAK
ZORUNDALAR
Hocayı dinliyordum dikkatle bir yandan da ruh halimden kurtulup, ne söylediğini anlamaya çalışıyordum.
'Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az üç kuşak ailesinin okuması gerekir. Ben çok okuyan bir adamım. Ama Entelektüel değilim. Hayata senin tepkilerini veriyorum. Oğlum da çok okuyan birisi. O da yetmez. Ancak Entelektüel olmaya ondan sonra gelecek nesillerle başlanır.' Hocanın söyledikleri kafama çakılmıştı.
' Şu okulun önüne bak. Hepsi son model araba dolu ve hepsi hocalara ait. Her iki sene de bir de model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o yüksek unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ve diplomaları ne kadar yüksek olursa olsun, ruhlarındaki insan bir feodal köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez' dedi. Odadan çıktığım günden beri bu hayat dersi niteliğindeki konuşma, her ne zaman TV'lerde büyük unvanlarla tartışan insanların bir anda ilkel öfke krizlerine girerek birbirlerine hezeyanlarla saldırdıkları anlar gözümün önüne gelip duruverir.