Bu 19’ncu yüzyıl, Sosyalist hareketinin, en çok kullanılan sloganlarından biriydi... Karl Marks,
Proletarya (sosyalist) devrimin,
Sanayi devriminin en yoğun yaşandığı,
İngiltere, Almanya ya da Fransa’da yaşanacağını ön görüyordu...
Ancak devrim,
Yarı sanayileşmiş,
Yarı feodal yapıdaki Rus Çarlığında gerçekleşti...
Çünkü,
Teoriyle, pratiğin mutlak surette uyuşacağı gibi bir kural yoktu...
Teoride,
Birçok şeyi yerli yerine koyabilir,
Ama pratikte gerçekleştiremeyebilirsiniz...
***
Gelelim günümüze...
31 Mart yerel seçimlerine ve Eskişehir’e...
AKP Eskişehir’de,
2002’den bu tarafa bir türlü kazanamadığı,
Büyükşehir Belediye Başkanlığını yine kazanamadı...
Üstelik aday,
Beş dönem üst üste kazanmış Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen değildi...
Ayşe Ünlüce’ydi...
Çok insanın adını haber aralarında okuduğu,
Uzaktan tanıdığı,
Hakkında çok da fazla bir bilgisi ya da öngörüsü olmadığı bir adaydı...
Ama Eskişehir,
Ayşe Ünlüce’yi o kadar çabuk benimsedi, o kadar çabuk kabullendi ki,
Ünlüce, seçimi çok rahat kazandı...
Çünkü,
Eskişehir ruh ve şuur olarak,
Kendisine verileni çoktan almış ve kabul etmişti...
Sanırım,
Bunun kimin sayesinde sağlandığını söylemeye gerek yok...
O ismi herkes biliyor;
O isim,
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’di...
***
Ünlü bir özdeyiş vardır;
“Mühür kimdeyse, Süleyman o’dur” der...
Şimdi mühür,
Ayşe Ünlüce’de...
Belediye hizmet ve projeleriyle ilgili son kararı o verecek...
Hatta çoğu zaman ilk kararı...
Şehrin ihtiyacı olan şeyleri,
Çözümlenmesi aciliyet gerektiren sorunlarını...
Belirleyecek,
Planlayacak,
Projelendirecek ve hayata geçirecek...
***
Ancak, hepimiz biliyoruz ki,
Bunlar yeterli olmayacak...
Fark yaratacak,
O’nu,
Biraz olsun Yılmaz Büyükerşen’e yaklaştıracak projeleri bekleyecek Eskişehir...
Ayşe Ünlüce,
Bunları hayata geçirebilecek yetkinlikte ve kararlılıkta...
Ancak bazı dezavantajlarını bertaraf etmek zorunda...
Bunları bertaraf etmedeki başarısı ve kararlılığı,
Hem O’nun,
Hem Eskişehir’in geleceğini belirleyecek...