Derviş suya düşen akrebi kurtarmak ister, elini uzatınca akrep sokar. Derviş tekrar dener, akrep yine sokar.Bunu görenler dayanamaz, dervişe: 'İyilik yapmak istediğin halde sana zarar verene daha ne diye iyilik edersin?' diye sorar. Dervişte 'Akrebin fıtratında sokmak var, benim fıtratımda ise yaratılanı sevmek, merhamet etmek; o fıtratının gereğini yapıyor diye ben niye fıtratımı değiştireyim' diye yanıt verir.
ENDİŞE EDİYORLARMIŞ
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Geyt, TSK'nın Afrin'de başlattığı Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili endişelerini dile getirmiş, Geyt; 'Suriye'nin kuzeyindeki durumu, özellikle de Türk ordusunun operasyon gerçekleştirdiği Afrin'deki durumu endişe ile takip ediyorum' demiş. 22 Mart 1945'te Kahire'de kurulan Arap Birliği'nin 22 Üyesi var. Bu ülkeler şöyle sıralanıyor; 'Mısır, Suudi Arabistan, Filistin, Katar, Suriye, Lübnan, Ürdan, Irak, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Yemen, Kuveyt, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Moritanya, Sudan, Somali, Cibuti, Kamor.' Onu 'sarayında korusun' diye 5 bin Mehmetçiği gönderdiğimiz Katar Emiri, İsrail'e karşı her zaman sahip çıktığımız Filistin, Kralları ölünce milli yas ilan ettiğimiz Suudi Arabistan, Onlara ekonomik destek vermek amacıyla 'zeytinyağı ithal etme kararı' aldığımız Tunus'tan birileri çıkıp, 'Türk Ordusunu destekliyoruz' demiyor.
HEP BİZİ
SOKUYORLAR
Zaten Araplar bugüne kadar Türklere yapılan haksızlıklar karşısında ne zaman yanımızda oldu? Ülkemizi yönetenler Araplar için bol bol ağlarken, yıllar önce İngilizlerle bir olup, arkamızdan vuranların zihniyetinde nedense hiçbir değişiklik yaşanmıyor. Onlar Küzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni değil, Sözde Ermeni soykırımı tanırlar. 'Bizi Türklerden kurtardı' diye ataları Lawrance'a dua ederler. O'nun Cidde'deki evinin kapısına 'Bu ev, Türklere karşı savaş vermemize yardımcı olan Lawrence'ın karargahıdır' plaketi asarlar. Ne diyeyim? Onlar her sıkıştığında biz derviş gibi hep onlarının yanında oluyoruz. Onlarda ellerine geçen her fırsatta akrep gibi bizi sokuyorlar. Demek ki iyilik bizim fıtratımızda, kötülük onların fıtratında var. AK Parti İktidarı şunu çok iyi anlamalıdır ki; bunlardan 'Türk Vatandaşı' olmaz. Çünkü bunların fıtratlarında 'kahramanlık, Vatanseverlik, cesaret, doğruluk, iyilik, dürüstlük, temizlik' gibi erdemler yok...
******
KOLTUKLARINIZ BURADA
ARKAYA FALAN OTURMAYIN
Odunpazarı Belediye Meclis Salonu'nda Meclis Üyelerinin oturduğu sıraların hemen ardındaki koltuklara birer bez levha şeklinde konulan yazılar dikkatimi çekti. Belediye bürokratlarının oturduğu koltukların ön sırasında yer alan dört koltuğa, 'Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı, Tüm Bel-Sen Şube Başkanı, Belediye-İş Şube Başkanı ve CHP Grup Başkanı yazılı' bez levhalar asılmış. Odunpazarı Belediyesi diyor ki; 'Meclis Toplantılarında bu koltukların sahibi var. Kimse oturmasın.' İsmail Kumru, Ergün Uzun, Güney Demirdaş ve Akın Sallarel Meclise geldiklerinde oturumu bu koltuklarda takip edecek. Bu dört isimde CHP'li. Ancak mesala Ergün Uzun, 'İsmail Kumru ile yan yana oturmak istemiyorum' derse arka koltuklara oturabilecek mi? Yoksa bürokratın birisi, 'Ergün Bey sizin koltuğunuz orada, burada ne işiniz var' diyecek mi? Anlaşılan Tüm Bel-Sen ve Belediye-İş'e yetkili sendika oldukları için özel koltuklar ayrılmış. Belediye'nin alt kuruluşu gibi çalışan Odunpazarı Kent Konseyi Başkanına ayrı bir koltuk ayırmak ne kadar doğru? AK Parti Grup Başkanı için neden bir koltuk ayrılmamış? Bunlara benzer birçok sorular akıllara geliyor. Bana bu dört koltuğun dört isme bu şekilde ayrılması durum komik geldi. Bu isimler Meclise geldikleri için yer mi bulamıyorlar? Ayakta kaldıkları için mi böyle bir çözüm üretilmiş? Demek ki Belediye olarak her iş halledilmiş. Geriye bu dört kişe dört özel koltuk ayırmak işi kalmış. Onu da sağolsunlar çözmüşler(!)
******
'EFSANELER NASIL DOĞDU?'
Anadolu Gazetesi'nde geçtiğimiz hafta yayınlanan 'Efsanaler Nasıl Doğdu?' başlıklı yazı dizisini soluksuz okudum. Bence son yılların en dikkat çekici yazı dizisiydi. 'Eskişehir Spor Basınının Murat Bardakcı'sı' olarak nitelendirdiğim Osman Cemoğlu anlattı. Anadolu Gazetesi Yazıişleri Müdürü Cihan Yıldırım yazdı. Merhum İsmail Alkılıçgil'in fotoğraflarıyla Anadolu'da Futbol İhtilalini yapan Eskişehirspor Efsanesinin nasıl doğduğu anlatıldı. Cemoğlu ile yaptığım sohbette bana bu yazı dizisinin nasıl yapıldığını anlattı. Cemoğlu konuyla ilgili şunları söyledi; 'Geçtiğimiz hafta içinde Yazı İşleri Müdürümüz Cihan Yıldırım, gecenin ilerleyen saatlerinde telefonla bir mesaj gönderdi. 'Ağabey yarın biraz erken gelebilirsen bir konu hakkında görüşmek istiyorum' diyordu mesajında. Tamam dedim ve ertesi gün gazeteye geldiğimde beni kapıda bekliyordu. İçeriye girmeden beni kendi arabasına aldı ve sakin bir yere götürdü. Ağabey, şehirde bu efsanenin kuruluş yıllarını net olarak anımsayan çok az insan kaldı. Bunlardan biride sensin. 'Bana o yılları anlatırmısın?' diyerek telefonunun kayıt bölümünü açtı. Tam 2 saat anlatmışım. Üstelik o günlerin heyecanını tekrar yaşayarak. Cihan Yıldırım 1965 yılından itibaren yaşadığımız evreleri kronolojik bir sıra içinde Anadolu Gazetesi'nde beş gün süreyle yayınladı. Merhum gazeteci İsmail Alkılıç'ın arşivinden derlediğim yüzlerce fotoğrafın arasından Yıldırım ile birlikte seçtiklerimizi de kullanarak genç taraftarlarımızın ilgisini çekebilecek bir nostaljik belgesel yaptık. Eskişehirspor'un kuruluş yıllarını ve ilk sezonunu 5 sayfaya sığdırmak tabi ki mümkün değil. Özellikle sonraki yıllarda Abdullah Gegiç'in gelmesiyle büyük başarılar yakalayacak, şehre büyük mutluluklar yaşatacak bu kulübün o yıllarının her safhası, her dönemi ayrı bir destan. Bugün bunu çok daha iyi anlıyoruz.' Bu beş gün süren yazı dizisinden dolayı hem Osman Cemoğlu'nu hem de Cihan Yıldırım'ı kutluyorum. Muhteşem yazı dizisini kaçıran Eskişehirspor taraftarları buna Anadolu Gazetesi'nin resmi internet sitesinden ulaşabilir...
******
FOTO ŞAKA
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ: Bakanlığım döneminde Eskişehir'e atadığım bürokratlar neden gitti?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan: Bana sormadan atama yaparsan, getirdiklerin böyle seninle birlikte gider.
Vali Özdemir Çakacak: Benim soyadım Çakacak. Ama ben Başbakan Yardımcısına böyle çivi gibi laf söyleyen birini görmedim.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay: Ah kafam ah! MKYK Üyeliğinin değerini bilememişim. Adam önce MKYK Üyesi oldu, sonra Genel Başkan Yardımcısı. Harun Bey'in, Bakanlara karşı duruşu bile değişti.
******
FIKRA
EL SIKIŞMAM GEREK
Görgü dersinde öğretmen öğrencilerine sormuş. 'Yeni tanıştığınız bir genç kızla yemeğe çıktınız. Tuvalete gitme ihtiyacı duydunuz fena halde. Nasıl söylersiniz?.' Mike elini kaldırmış.. 'Bana bir dakika müsaade..Çişim geldi.' 'Bu çok kaba ve görgüsüz' demiş öğretmen. George kalkmış ayağa; 'Özür dilerim ama fena halde tuvalete gitmem gerekiyor. Hemen dönerim.' 'Bu daha iyi' demiş, öğretmen. 'Ama gene de bir yemek masasında bir genç kıza söylenecek kadar kibar değil..Peki sen ne derdin Johnny? Ama iyi düşün önce ve bize kibarlık nedir göster.' Johnny fazla düşünmemiş.. 'Sevgilim.. Bana bir dakika izin verir misin?. Biraz sonra sana tanıştırmayı düşündüğüm çok eski bir arkadaşımla el sıkışmam gerek!' Öğretmen bayılmış..