Haftada iki gün yazınca bazı konuların güncel sıcaklığı kaçabiliyor. Onun için arada bir güncel konuları kısa kesitler halinde irdelemek gerekiyor.
Bugün sizlerle paylaşacağım üç konu, ulusal ve yerel gündemde sıcaklığı süren ve üstelik medyada çokça yer alan konular. Bu konulara bir de benim penceremden bakmanızı istedim.
EĞİTİMDE 'YIKIM' SÜRÜYOR
Geçen hafta içinde ülke çapında 20 bin civarında okul müdürünün bir çırpıda görevden alınmasının yankıları sürüyor. Ancak bazı duyarlı örgütler ve tarafsız medya kuruluşlarının kamuoyuna yansıtmaya çalıştığı bu sorun, ne yazık ki sessiz çoğunluğumuzun umurunda değil…
Öncelikle bu sorunun Eskişehir boyutunu herkesten önce ve tüm gerçekliğiyle gündeme getiren SONHABER çalışanlarını (özellikle Ayhan AYDINER kardeşimizi) kutluyorum ve kendilerine teşekkür ediyorum.
Uzun yıllardan beri Eskişehir'de ve yurdumun dört bucağında çok başarılı bir biçimde okul yöneticiliği yapan binlerce ilerici, demokrat, aydın ve deneyimli eğitimcinin uyduruk bahanelerle görevden alınmalarını eğitimbilimi ve demokrasi açısından anlamak/anlatmak mümkün değildir. Bilimden ve demokrasiden nasibini alamamış bir güruhun ellerini ovuşturarak yaptıkları bu haltın adı, 'taammüden yapılan bir eğitim cinayetidir…'
Tam 47 yıl önce, çiçeği burnunda bir öğretmen olarak içine girdiğim eğitim alanında hemen her dönemde 'öğretmen kıyımı' denilen illeti çok yaşadık. Ama son 12 yıldır eğitim alanında yaşatılanlar hepsini gölgede bıraktı. Bugün artık yapılanları kıyımla açıklamak yetersiz kalıyor. Çünkü 'kıyım' sözcüğündeki bazı harflerin yeri değişti ve bu işin adı 'YIKIM' oldu…
Türkiye tarihinin hiçbir döneminde eğitim alanında böylesine hukuksuzca, hoyratça, sorumsuzca ve böylesine bencilce 'yıkım kadrolaşmaşı' yaşanmadı.
Bu köşedeki eğitim yazılarımda sıkça vurguladığım gibi, bu densiz kadrolaşmanın amacı ise çok açıktır:
· 'Laik, demokratik, bilimsel eğitimi yıkarak', yerine 'dinsel eğitim' yerleştirmek…
· 'Kamusal eğitimi' zayıflatarak, 'eğitimde özel sektöre yeni rant alanları açmak…'
Bu sorumsuz yıkım uygulamaları karşısında duyarlı yurttaşların yapacakları öncelikli görev; yıkımcılara karşı 'birlik ve dayanışma' ağları örmektir.
Örneğin bugünkü koşullarda, AKP'nin arka bahçesi olan Eğitim Bir Sen dışındaki diğer öğretmen sendikalarının hiçbir 'ayrılık' gerekçeleri kalmamıştır…
***
OLAĞANÜSTÜ KONGRELER
Türkiye siyasetinin yakın gündemi iki tane 'olağanüstü kongre' ye kilitlenmiş durumda.
Birincisi, 27 Ağustos 2014 günü yapılacak olan 'AKP 1. Olağanüstü Kongresi'. İkincisi de 5- 6 Eylül 2014 tarihlerinde yapılacak olan 'CHP 18. Olağanüstü Kurultayı'.
Aslında bu iki toplantının takvimsel olarak 'olağanüstü' olmaları dışında hiçbir ortak yönleri yok.
Çünkü AKP Kongresi demokratik bir toplantı değil, tantanalı biçimde yapılacak bir 'biat toplantısıdır…' RTE, aylardan beri 'kendi pişirdiği' şeyleri(!), bu toplantıda 'kendisi yiyecek…' Ona biat etmeyenler 'gık' bile çıkaramayacaklar…
Ve AKP'nin biat kongresinde 'otoriter RTE'nin başkanlığında oluşturulacak teokratik Türkiye'ye doğru gidecek yollara yeni taşlar döşenecek…'
CHP Kurultayı ise bir 'demokratik arayış toplantısı' olacaktır. Bu toplantıda 'eleştiriler' ve 'özeleştiriler' yapılacak. Hatta belki de çok sert tartışmalar olacak. Ama sonunda 'demokratik disiplin' kuralları içinde oluşturulan 'ortak akıl' öne çıkacaktır.
Çünkü günümüzde dünya ve Türkiye koşullarının dayattığı ortak akıl; 'CHP'nin daha birleştirici, daha kaliteli, daha katılımlı ve daha kitlesel bir parti olmasını…' gerektiriyor.
Ve CHP kurultayında 'bilim ve demokrasi rehberliğinde oluşturulacak aydınlık Türkiye'ye doğru gidecek yollara yeni taşlar döşenecek…'
Bu arada, ülkemizde artık iyice yaygınlaşmış olan 'AKP yandaşı medya' ile artık iyice fırıldaklaşmış olan 'liberal ve radikal demokratlar'; biat toplantısındaki olağandışı olgulara olağan nağmeler düzecekler… Ama CHP kurultayındaki olağan tartışmaları da bolca mıncıklayarak dedikodu malzemesi yapacaklar…
***
'SELAMİ VARDAR' YAŞIYOR!
Eskişehir'de 1973- 1977 ve 1989- 1994 yılları arasında iki dönem 'belediye başkanlığı' yapan ve 24 Ağustos 2001 tarihinde yitirdiğimiz Selami VARDAR'ın belediye başkanlığından ayrılışının üzerinden 20 yıl, ölümünün üzerinden ise 13 yıl geçti. Ama Selami VARDAR yaşıyor… Çünkü onu yaşatan güzellikler yaşıyor.
Eskişehirlilerin 'Selami Amca' diye bağrına bastıkları bu unutulmaz başkanı yaşatan güzellikler şöyle özetlenebilir:
1. Sosyal Demokrat Belediyecilik: Görev yaptığı dönemlerde 'siyaset ve parti çıkarlarını' değil. 'yasallığı ve kent çıkarlarını' önde tutan sosyal demokrat belediyecilik anlayışının Eskişehir'deki ilk uygulayıcısı olmuştur.
2. Yerelden Evrensele Uzanan Hemşerilik Bilinci: Selami VARDAR'ı simgeleştiren güzelliklerden birisi olan hemşerilik dayanışması 'dar anlamda hemşeri şovenizmi' değil; 'Malıçlılıktan Eskişehirliliğe, oradan da duyarlı yurttaşlığa ve çağdaş dünya insanlığına uzanan güzel bir zincirdir…'
3. Güven Veren Toplumsal Önderlik: Yaşamı boyunca kamu yönetiminde ve sivil toplum örgütlerinde önemli sorumluluklar yüklenen Selami Amca; 'açık, dürüst, birleştirici ve güven veren bir toplum önderi' olmuştur.
Selami VARDAR'ı yaşatan bu güzelliklerden, başta sosyal demokrat belediye başkanlarımız ve CHP yöneticileri olmak üzere, tüm hemşerileri olarak ders almak ve bu güzellikleri daha da geliştirerek geleceğe taşımak durumundayız.
Sevgiyle dostlukla.