Mecburi hizmetine bir kış günü yaklaşık 1 metre kar altında 23 yıl önce Elazığ Alacakaya'da başlamış bir pratisyen hekimim. O günden bugune eski kömürlü sağlıklı ocaklarında başlayarak, yardımcı sağlık personelimizin bile olmadığı acil servislerde henüz nöbet paraları, arttırılmış özellikli hizmet ücretlerinin bile olmadığı dönemlerde güzel ülkeminin her köşesinde
'hakkımla, alnım açık, başım dik kimsenin hakkını yemeden, yan yollara, torpillere', 2002 öncesi Ankara'da dayısı olanların Türkiye'sinde dahi kimseye hamili kart ile gitmeden sükunetle çalıştım. Hastalarım ve güzel ülkemin insanları için kimi zaman eşimden, çocuğumdan ayrı kaldım.
MUVAFFAKAT İSTEDİ
Yine aynı yıllarda acil servisinde blok nöbet tuttuğum sırada Şubat ayında soğuk bir kış gününde eşim Allah'ın yardımıyla bizi oğlumuza kavuşturdu. Ben oğlumun doğumuna nöbetim bitip yerime gelecek arkadaşım geldikten sonra (72 saat) kavuşabildim. 2002 öncesi yine ambulanslarda hem şoförlük hem hekimlik yapıp hastalarımıza şifa olmaya çalıştık. 2002 sonrası devletimizin geldiği noktada her hekim gibi ben de oldukça faydalandım. Bugün geldiğimiz noktada ülkemiz, vatandaşlarımız ve hekimlerimiz adına mutluluk vericidir. Ülkemizin her yerinde hiçbir meslektaşım yeni doğan çocuğuna 3 gün gecikmeli gitmemekte. Eşininin yanında olabilmekte, evladının ilk kokusunu alabilmektedir. Yine bu dönemden sonnra adaletli tayin sistemi sayesinde eşimin memleketi olan Eskişehir'e tayin oldum. Bu sayede Yunusemre Devlet Hastanesinde ve ilçe hastanelerinde 15 yılı aşkın süredir acil hekimliği yapmaktayım. Bu sürede son birkaç yıldır enerjimin ve gücümün acil hekimliği için giderek yetersizleştiğini; birlikte çalıştığım arkadaşlara yük olmaya başladığımı; özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde yaş ve yılların verdiği yorgunlukla hastalarıma yeterince faydalı olamadığımı gördüm. Sadece bu seseplerle
'Aile Hekimliği' kurasına katılmak için hastanemden ve Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü'nden muvaffakat istedim.
SÖZLEŞMELİ OLMASINA RAĞMEN
Ancak maalesef Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü Personel ve Destek Hizmetleri Başkanı Dr. Seydi Ahmet Güllü ve İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Uğur Bilge bunun imkansız olduğunun, geçemeyeceğimi ancak il içi tayin ile İl Sağlık Müdürlüğü yada İlçe Sağlık Müdürlüklerindeki pratisyen tabip kadrolarına tayin isteyip daha sonra geçebilirsem geçebileceğimi ifade ettiler. İlimizin iki büyük atama yetkilisinden hizmet puanım ve 15 yılı Eskişehir'deki hastanelerin acillerinde geçen 23 yıllık acil hekimliği emeğimin gözetilerek, il içi tayin dönemi dışında yapılıp yapılmayacağağını sordum. Çünkü bu süre içerisinde birçok hekim ve yardımcı sağlık personeli ihtiyaca uygun olarak bu şekilde tayin edilmişti. Tepebaşı İlçe Sağlık Müdürlüğünün de pratisyen tabip ihtiyacı olduğunu duymuş ve biliyordum. Uygun görecekleri her görevde çalışabileceğimi, il yöneticilerimin uygun göreceği bir zamanda da aile hekimliğine geçerek mesleğime devam etmemi istemiş olsamda talebim olumsuz yanıtlandı. Vatansever bir hekim olarak halen olduğu gibi görevimi hiçbir sekteye uğratmadan sürdürdüm. Ancak öğrendim ki; bana olumsuz yanıt veren meslektaşım Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü Personeli ve Destek Hizmetleri Başkanı Seydi Ahmet Güllü sözleşmeli yönetici olmasına rağmen benim talebimden sonra
(Sözleşmesi devam ederken, halen sözleşmeli) kendisini Eskişehir Yunusemre Devlet Hastanesi'nde bulunan kadrosunu münhal bulunan Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğüne almıştır.
ATAMA HUKUKA UYGUN MU?
-Bu atama kanuna ve hukuka uygun mudur?
-Ücretsiz izinde olan bir memurun nasıl tayini yapılabilir?
-Bize il içi tayin dönemi gösterilirken; Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü Personel ve Destek Hizmetleri Başkanı Dr. Seydi Ahmet Güllü sözleşmeli yönetici olmasıyla ayrıcalıkla hale gelip hiçbir tayin dönemi, ihtiyaç, hukuk gözetilmeksizin nasıl yapılabilmiştir?
-Tüm tayin ve işlemler hukuka uygun yapılmaş dahi olsa; ben de aile hekimliği için muvaffakat alıp aynı kuraya katıldığım takdirde Dr. Seydi Ahmet Güllü kadro yeri dolayısıyla benden öncelikli olacak ve hak kaybıma neden olacaktır.
Bu yanlışlıkları sorguladığımızda karşımıza çıkan cevaplar;
-Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Uğur Bilge tarafından
'Külliyeden referans var'
-Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü Personel ve Destek Hizmetleri Başkanı Dr. Seydi Ahmet Güllü tarafından
'Tabi alacağım; ben başkanım'
-Çeşitli çevreler tarafından
'Bu konuyu fazla kurcalamayın, başınız ağrımasın' olmuştur.
-Bu işlemler kanuna ve hukuka aykırı ise ve yukarıda saydığım sebeplerle açıkca kendilerine bir çıkar oluşturuyorsa; bu açıkca bir görevi kötüye kullanma değil midir?
-Hukuk, kanun ve kurallar mesleği ilk başladığımız yıllardaki gibi referansla göre değişkenlik gösterebilirmi?
-23 yıllık şerefli bir hekimin makul görebilecek bir talebi kesin bir dille
'hak hukuk' söylemlerinde ile red edilirken; hangi hak ve hukuk çerçevesinde Ahmet Güllü'nün kadrosu ücretsiz izinde olduğu halde değiştirilmiştir?
-Bu şehirde ya da güzel ülkemizde 23 yıllık bir acil hekimin il içi tayin talebinin gerçekleşmesi için
'Külliyeden referans', 'İlde yönetici olmak', 'Bakanlıkta dayısı olmak' gibi hangi kriterleri sağlaması gerekmektedir?
-Bu şehirde ya da güzel ülkemizde 23 yıllık bir acil hekimin il içi tayin talebinin gerçekleşmesi için
'Hizmet Puanı', 'Kurum İhtiyacı' gibi durumlar önemsiz midir?
Size gönderdiğim bu mektuba isim bile belirtememek ya da il yöneticilerimize soramamış olmak 23 yıllık bir hekim için yeterince acı vericidir.
Hatta CİMER ya da SABİM üzerinden kimlik bilgileri paylaşılarak yapılacak şikayet başvurusuna ulaşıp başka yollarla üzerimize gelecekleri korkusu oldukça ağırdır. Ancak bu haksızlığıkarşı sessiz kalmak istemedim. Gerekli araştırmalar yapılırsa bahsettiğim usülsüz atama ortaya çıkacaktır. İlgililer hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını, usülsüz ise tayinin iptal edilmesinin, görevini kötüye kullananların ile ilgili gerekli işlemlerinbaşlatılmasını arz ediyor; saygılarımı sunuyorum. Sayın Bakanımızın adaletine ve gereğini ivedilikle yapacağına bir meslektaş, şerefli bir Türk hekimi olarak inanıyorum.
ŞİKAYET EDİLEN Mİ
ARAŞTIRACAK?
Yukarıdaki satırlar
'ilimizde görev yapan ismi bende gizli bir doktora' ait. Doktorumuz uğradığı haksızlık ve hukuka aykırı yapılan bir atamayla ilgili yazdığı bu mektubu CİMER aracılığıyla Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ve SABİM aracılığıyla Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya gönderdi.
Ancak Sağlık Bakanlığından bu konunun araştırılması için gönderilen yazının doktorun şikayetçi olduğu Güllü'ye verildiği iddia ediliyor. Şikayet edilen kişi kendisiyle ilgili iddiaları nasıl araştırarak; karar verecek. Ben sağlıkta yaşanan adaletsizlikten yakınan doktorumuzun sorduğu sorulara eklemeler yapıyorum.
1- 18 yıldır iktidar da olan Adalet ve Kalkınma Partisinin atadığı bürokratların adalet anlayışı bu mudur?
2- AK Parti İl Başkanı, mevcut millet vekillerinin bu konudan haberleri varmı?
3- Yoksa bu olay da müteahhit yatında gezen Yunusemre Devlet Hastanesindeki müdür olayı gibi yanıtsız mı kalacaktır?
----------------------------------------------------------
ESKİŞEHİR SİYASETİNİN
YÜKSELEN YILDIZI OLDU
AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan son günlerde
'yaptığı sağduyulu açıklamalar ve hep sevgi dilini kullanmasıyla' kent siyasetinde öne çıkan bir isim. Çalışkan'ı
'AK Parti kurulmadan önce 20-21 yıldır' tanıyorum. İyi bir hukukçu, sosyal yönü yüksek bir cemiyet adamıdır. İl Başkanlığından önce Odunpazarı, Tepebaşı ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği görevlerinde bulundu. Meclislerde kent sorunlarının çözümlenmesi konusunda hep yapıcı oldu. Balkan Göçmenler Federasyonu Genel Başkanlığı yaptı. Türkiye genelinde kurulan bu federasyonun tanınmasında etkin rol oynadı. Siyasette ve cemiyetlerde
'soyadı gibi hep Çalışkan' oldu. Kucaklayıcı ve insanları ötekileştirmeyen kişiliğiyle şu anda AK Parti ve Eskişehir kent siyasetinin yükselen yıldızı oldu.
---------------------------------------------------
FIKRA
DELİL
Adam avukatına giderek dert yanmış:
- Avukat bey, arkadaşıma 100 bin lira borç vermiştim. Borcunu inkar ediyor, ödemiyor.
- Elinizde herhangi bir delil, şahit var mı?
- Maalesef yok.
- O zaman size borcu olana 500 bin lirayı ödemesini istediğiniz bir mektup yazıp hemen gönderin.
- Ama bana sadece 100 bin lira borcu var.
- İyi ya. O da size 'sana sadece 100 bin lira borcum vardı. 500 bin nereden çıktı?' diye yazacaktır. Aradığımız delil işte bu!