Düzce'nin köylerinden birisine bir gün kaymakamın ziyaret edeceği tutmuş, maiyetiyle beraber çıkmışlar yola. Derken orman köylerinden birine geldiklerinde kaymakam saygı göstermek maksatlı olarak, eli kınalı yaşlı bir teyzenin yanına gider ve elini öper. Yaşlı teyze durumdan memnun olur ve sorar:
- Oğlum, de bakalım sen necisin, ne yaparsın?
Kaymakam da gururla,
'Ben kaymakamım teyze' demiş.
Bunun üzerine teyze biraz üzülmüş ve:
'Ay oğul' demiş.
'Az daha okuyup ormancı olamadın mı?'
Kaymakam şaşırmış ve orman köylerinde ormancıların gördüğü saygıya gıpta etmiş. Eskiden orman köylüleri ormancılardan çok korkuyordu. Çünkü
'köylünün gözünde devlet üniforma' demekti. Köye gelen tek üniformalılar Orman Memurlarıydı. Köylü bırakın ormandan ağaç kesmeyi,
'kendi tarlasındaki ağacı bile kesmesi' yasaktı. Bundan dolayı
'yakalanma korkusuyla ihtiyacı olan ağaçları gece yarısı' keser ve saklardı. Yakalandıklarında
'ağır para hatta hapis cezası' alırlardı. Eskiden devlet ormanları halktan korurdu. Ya şimdi ne oldu? Şimdi
'halk ormanlarını devleti yönetenlerden korumaya' çalışıyor. Kanadalı bir firma ve Türk ortağı
'siyanürle altın aramak' adı altında
'ülkemizin okjijen deposu olan Kaz Dağlarında ağaç katliamı' yaptı. Bölgede
'195 bin ağacın kesildiği' iddia ediliyor. Başta Çanakkaleliler olmak üzere tüm Türkiye'deki doğa sevdalıları bu ağaç katliamına tepki gösteriyor. Siyanürle altın aranmasını önlemek için mücadele ediyor. Çünkü bu siyanür 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale'nin suyunu kirletecek. Maalesef ülkemizde son yıllarda yangınlar çıkarılarak, ormanlar talan ediliyor. Devleti yönetenler
'bu talancılara karşı sessiz kalırken' buna en büyük tepkiyi yine halk veriyor. Türk halkı
'suyuna, ovasına, merasına ve ormanına sahip çıkarken kolluk kuvvetlerinin şiddetine' uğruyor. Ormanlarını, suyunu, ovasını, merasını koruyan devlete ne oldu? Eskiden devleti yönetenlerin kendi halkından sakındığı bu değerleri şimdiki yöneticiler nasıl çok uluslu şirketlerin kullanımına açabiliyor? Türk halkı gelecekteki torunlarına daha temiz bir doğa bırakmak adına eskiden olduğu gibi ormanlarını, suyunu, merasını, ovasını koruyan devlet istiyor...
--------------------------------------------------------------
YANLIŞ YAPANLA DOĞRU YAPAN AYRILSIN
LGS'de yerleşemeyen öğrenciler sınavsız öğrenci alan okul tercihlerini yaptı. İlk tercihde istediği okula yerleşemeyen öğrenciler ikinci tercihlerini yaptı. Öğrenciler
'eğitim almak istedikleri lisenin kayıt alanında oturma ve diploma notlarına göre' sıralanarak, istedikleri okula kayıt yaptırıyor. Eskişehir'in en gözde eğitim kurumları olan
'Fatih, Kılıçoğlu, Ahmet Kanatlı, Salih Zeki Anadolu Liselerinde' büyük yığılma var. Geçen yıl olduğu gibi bu senede
'yeni yerleştirme sisteminden bihaber' olan bazı Rehber Öğretmenlerin yanlış yönlendirmesiyle hatalı tercih yapan öğrenciler var. Bazı rehber öğretmenler
'diploma puanları yerine LGS'de aldıkları yüzdelik dilimlerine göre öğrencileri tercih yaptırdıkları' iddia ediliyor. Eskişehir'in en eski ve tarihi eğitim kurumu olan Atatürk Lisesi'ne bu yıl sınavla öğrenci alınıyor. Geçtiğimiz günlerde bir Anadolu Lisesi'nde okul müdürünün odasında otururken, bir veli geldi. Çocuğunu Atatürk Lisesi'ne kayıt ettirmek için nakil kağıtı istedi.
'Bu çocuk daha Anadolu Lisesine bile kayıt edilmemişken bu nakil nasıl isteniyor?' diye düşündüm. Veli ile okul müdürü arasında geçen diyalogdan sonra durumun farkına vardım. Bu öğrenci LGS'de aldığı puanla Atatürk Lisesi'ne girebiliyor. Ancak okulundaki rehber öğretmen Atatürk Lisesi'ne tercih ettirmemiş. Bundan dolayı bu okula yerleşememiş. Veli çocuğunun
'puanının Atatürk Lisesi'ne yettiğini başka bir yerden' öğrenmiş. Çocuğunun
'aldığı puanla hak ettiği okula kayıt olabilmesi için ordan oraya' koşmuş. Okul Müdürü veliye nakil kağıdına gerek olmadığını söyledi. Atatürk Lisesi için
'ikinci tercihde bulunması gerektiğini' söyledi. Bu okulda
'boş kontenjan kaldıysa' yerleşecek. Kalmadıysa eğitim bölgesindeki sınavsız öğrenci alan okul için tercihde bulunacak. Bu öğrenci Atatürk Lisesi'ne yerleşemezse ve sınavsız öğrenci alan iyi anadolu liselerindeki kontenjanlar dolarsa, ne olacak? İstemediği bir okulda öğrenim görmek zorunda kalacak. Peki bu öğrenciye Atatürk Lisesi'ni
'tercih ettirmeyen Rehber Öğretmene bunun hesabı' sorulacak mı? İl Milli Eğitim Müdürlüğü kayıtlarda
'öğrencileri yönlendirme gibi önemli bir görevi üstlenen' Rehber Öğretmenlere bu konuda eğitim vermiyor mu? Veriyorsa, neden son iki yılda öğrenciler yanlış şekilde yönlendiriliyor. Bu konuda en iyisi velilere eğitim verilsin. Böylece geleceğimiz olan çocuklar,
'yaptıkları bu işi angarya görerek, görevlerini baştan sağma yapan bazı insanların hatalarından' kurtulmuş olur. Yaptığım eleştirilerim görevlerini baştan sağma yapan Rehber öğretmenleredir. Görevlerini layıkıyla yapan Rehber Öğretmenlere sözüm olamaz. Onları özverili çalışmalarından dolayı kutluyorum. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün
'işini yanlış yapan ile doğru yapanları ayırması' gerektiğini düşünüyorum.
-----------------------------------------------------------
NOSTALJİ
ESKİŞEHİR'İN DUAYENLERİ
Yıl 1996. 23 yıl öncesine ait fotoğrafta yer alan kişiler Eskişehir'in
'iş, siyaset ve spor dünyasının' önemli isimleri. CHP eski Milletvekili Zeki Ünal, CHP'nin güçlü ismi Nihat Çuhadar, o yıllarda ETO Meclis Başkanı Ali Eldem, Aydın Arat'ın Başkanlığındaki Eskişehirspor'un Genel Kaptanı ve DYP'nin etkili ismi Bekir Sıtkı Saraç, Eskişehirspor yöneticisi merhum Ercan Eski. Bu beş isim önemli bir davette bir araya gelmişler. Ünal, Saraç, Çuhadar, Eski ve Eldem eminim bu gecede bol bol Eskişehirspor'un durumu ve o yıllarda Türkiye'nin en köklü iki partisi olan CHP ve DYP'yi konuşmuşlardır. Zeki Ünal '1990-1991 ve 2000-2001 yılları arasında' Eskişehirspor Başkanlığı yaptı. Ondan sonra bayrağı alan Halil Ünal
'Eskişehirspor Başkanlığını en uzun süre (8 yıl) yapan' isim oldu. Eskişehirspor'da yönetimlerde görevler üstlenen Nihat Çuhadar 2004 seçimlerinde DSP'den
'Odunpazarı Belediye Başkan adayı' oldu. 3000 oy farkıyla seçimi kaybetti. SHP Eskişehir Örgütü İlker Özokçu'yu aday yapmasaydı, Çuhadar o seçimi kazanırdı. Kaderin cilvesi olacak ki; Özokçu'yu aday gösteren
'dönemin SHP İl Başkanı İbrahim Arslan ile Nihat Çuhadar Büyükşehir ve Odunpazarı Belediye Meclislerinde bugün aynı safta' görev yapıyorlar. Çuhadar daha sonraki yıllarda
'hem DSP hem de CHP'de İl Başkanlığı' yaptı. DYP'de Merkez İlçe ve İl Başkanlığı yapan Bekir Sıtkı Saraç 2009 -2019 yılları arasında Odunpazarı Belediye Meclis Üyeliği yaptı. Saraç'ta merhum Aydın Arat ve Mesut Hoşcan'ın başkanlıklarında Eskişehirspor'da
'kilit görevler' aldı. Eskişehir iş dünyasının sevilen ismi Ali Eldem 2005'de Cemalettin Sarar ile ETO Başkanlığı yarışına girdi. 25 Mart 2005'de yapılan seçimi Cemalettin Sarar kazandı. Ercan Eski'de yönetici olarak ES ES'e önemli hizmetlerde bulundu. Merhum Ercan Eski'ye Alllahtan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun…
--------------------------------------------------------
FOTO ŞAKA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Muharremciğim yenilgiye doğmayan pehlivan gibi her seçim sonrasında 'kongre' diye tuttururdun. Şimdi niye istemiyorsun?
Selvi Kılıçdaroğlu: Kemalciğim İstanbul, Ankara zaferlerinden sonra senin karşında nasıl aday olacak ki?
CHP Eski Yalova Milletvekili Adayı Muharrem İnce: Ah kafam ah! 31 Mart'ta İstanbul adayı olmazsan, CHP Genel Başkanlığının üzerine böyle soğuk su içersin.
---------------------------------------------------------
FIKRA
BALIKÇI
Bir arkadaşımla balık almaya gittiğimizde, arkadaşım kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp; 'Bunlar taze mi?' diye sormuştu.
Balıkçı da cevabı hemen yapıştırdı;
'Yok abla, pil takıp oynatıyoruz'