Yıllar önce bir komşumuz vardı.
Ahmet Amaca…
Hulusi Kentmen'e benziyordu.
O pos bıyıklar, o iri göbek, o tombulca yüz, o ses tonu, o babacan tavırlar...
Neredeyse birebir aynısı.
***
Emeklilikten önce şoförmüş Ahmet Amca.
Makam şoförü.
Büyük bir gururla söylüyordu bunu.
"Siyasilerin makam şoförüydüm ben. İhtilal olduğunda, silahlı helikopterler üzerimizde uçuyordu. Ben o şartlarda dahi, hiç korkmadan vazifemi yerine getirdim. Beyefendi nereye emrettiyse, tereddüt bile etmeden oraya sürdüm!"

İyi bir anlatıcıydı Ahmet Amca.
Heyecanla, kendinden geçerek anlatıyordu şoförlük anılarını.

Aklımda kalan başka bir yanı da, Ahmet Amcanın iyi bir şarap içicisi olmasıydı.
Beyaz şarap içiyordu.
Onu kapı eşiğinde elinde şarap şişesiyle görünce, Ahmet Rasim'in Fuhş-i Atik'de yazdıkları geliyordu aklıma:
"Ağabeyim, yüklüğün içinden bir kara şişe çıkardı. Bardağın yarısına kadar şarap doldurdu... Sesi de varmış. Yavaş yavaş okudu:
Elinde kara şişe
Buz gibi şarap içer
Çakır... Of..."
***
Çok da kibar bir insandı Ahmet Amca.
Eşiyle, "Fatma Hanım..." diye konuşuyordu her zaman.

Nezaket sahibiydi.
Ben merdivenlerden çıkarken, evinin kapısını aralayıp;
"İşten geliyorsunuz galiba. Fatma Hanım size pasta tabağı hazırladı, buyurmaz mısınız?"
İnsan utanıyordu onun nezaketi karşısında.
Henüz yirmili yaşlardaydım, ona göre çocuk sayılırdım daha.
***
O yıllarda yeni ehliyet almıştım.
Ama eh işte...
Ahmet Amcadan, bana araba kullanmayı öğretmesini rica etmiştim.
İlk ders teorikti.
Ahmet Amca direksiyona geçmiş, hem arabayı sürüyor hem de bana nelere dikkat etmem gerektiğini anlatıyordu.
O kibar, o  nezaket sahibi Ahmet Amca gitmiş, yerine küfürbaz...
Öfkeli...
Şiddete meyilli...
Her an vuracak kıracak biri gelmişti.
Şaşırmıştım, ne olduğunu anlayamamıştım.
Ahmet Amcayla o ilk araba çalışmamız son çalışmamız olmuştu.
Epey korkmuştum, trafikte başımıza bir şey gelecek diye.
***
Geçenlerde köşe başında ara yoldan gelen bir arabayla burun buruna geldik.

Ufak tefek; kibar, narin görünüşlü; genç, güzel bir kız kullanıyordu arabayı.

Arabanın camını açtı genç kız.

Elini camdan uzatıp bir takım sert el hareketleri de yaparak,

“Hoop! Noluyoo!” dedi.

Bir an ne yapacağımı, ne diyeceğimi şaşırdım.

Olur da silah milah çeker diye hiç sesimi çıkarmadım.

***

Nasıl oluyorsa, insanlar arabaya binip direksiyona geçince...
Kendini kaybediyor.

Adeta canavara dönüşüyor.

Onun için, hayatta kalmak istiyorsanız siz de benim gibi yapın.

Sadece trafikte değil, her zaman!