İnsan anlamakta zorlanıyor. Denize kıyısı olmayan ülkelerden tatile gelen yabancılar...

Çoluk çocuk iyi derecede yüzme biliyor.
Üzerinde bikinisi, mayosu...
Gözünde deniz gözlüğü...
Denize girip yüzüyor...
Açılabildiği kadar açılıyor.
Dalıyor...
Batıyor, çıkıyor.
Hani nasıl derler, balık gibi yüzüyor.
Bizimkilere gelince...
Bir Türk dünyaya bedel, diye biliyorduk biz ama...
Ülkesinin üç tarafı denizlerle çevrili yurdum insanı kıyıda debeleniyor...
Çırpınıyor.
Denize kamyon lastiğiyle girip omuzlarına gelen derinliğe kadar denizle cebelleşe cebelleşe ilerliyor.
Karbonhidratın...
Makarnanın, pilavın, ekmeğin, şekerin şişirdiği göbeğini kamyon lastiğinin üzerine yatırıp kendince akrobatik hareketler yapıyor.
Suya kendini atıp, kulaç atıyorum diye denizi tokatlıyor.
Denizle cebelleşe cebelleşe, bir iki kez de kıyıda boğulma tehlikesi atlatarak su boyunu geçinceye kadar gidiyor.
Karısı da şemsiyenin altında...
Otuz yedi derece sıcakta kıyafetleriyle oturuyor, gözleriyle adamı takip ediyor.
Ne yapsın; denizde boğulma tehlikesi, kıyıda bikinili Rus kızlar tehlikesi!...
Neden sonra kadın şemsiyenin altından çıkıp el ediyor...
Herkesin içinde bağırabildiği kadar bağırıyor:
“Rıfaat! Rıfaat! Gitme! Gel bu yana!”
Zannediyor ki deniz alıp götürecek Rıfat’ı.
Deniz ne yapsın senin kara donlu Rıfat’ı?
***
Adam kıyıya gelince, donunu çeke çeke;
“Nasıldım, iyiydim değil mi?” diye cinsel performansını onaylattığı gibi,
“Nasıldım, iyi yüzdüm değil mi? Baya açıldım ha!” diyor.
***
Bir de don gömlekle...
Haşema falan değil, bildiğin ev kıyafetiyle denize girenler var.
Neden?
Çok mu pahalı mayo, bikini, deniz şortu?
Pek çok şey pahalı ama...
Alınamayacak kadar da değil...
Pahalı olan deniz kıyafeti değil, pahalı olan kafa!
Şuur, bilinç...
Pahalı olan medeni bir insan olmak!
Roma İmparatorunun büyük, güçlü bir ordusu vardı.
Ama Roma İmparatorunun istediği, dünyaya korku salan güçlü bir ordu değildi.
İmparatorun istediği medeni, kültürlü bir Roma halkıydı.
O nedenle tiyatro arenaları yaptırdı.
Sanatçılara...
Yazarlara, şairlere, oyunculara, ressamlara, heykeltıraşlara...
Düşünürlere...
Felsefecilere, filozoflara...
Bilim insanlarına büyük önem verdi.
***
Atatürk, Bulgaristan Senfoni Orkestrası’nın konserini dinledikten sonra,
“Balkanlar’da neden yenildiğimizi şimdi daha iyi anlıyorum,” demiş.
Denize girip adam gibi yüzmek...
Denize deniz kıyafetiyle girmek...
Toplum içinde medeniyet kurallarına göre davranmak için, ülkenin üç tarafının denizlerle çevrili olması yetmiyor.
Sanat, edebiyat...
Sanatçı; yazar, şair, ressam, heykeltıraş, oyuncu...
Bilim insanı...
Düşünür...
Kültür, medeniyet gerekiyor.