'Diktatörlüğü Anayasal kılıfa uyarlamak' amacıyla gündeme getirilen Halk Oylamasına yönelik 'EVET- HAYIR çalışmaları/çatışmaları' tüm hızıyla sürüyor…
İktidar partisi ve yandaşlarının hoyratça sürdürmekte oldukları 'Türkiye toplumunu çok ciddi biçimde ikiye ayrıştıran kışkırtmalar' yüzünden; yıpranan Cumhuriyet ve demokrasi değerlerimiz yanında, uluslararası ilişkilerimiz de yerlerde sürünmeye başladı…
Bilindiği gibi, sürdürülmekte olan kampanyaların 'EVET Cephesi' şu partilerden oluşuyor: AKP/RTE, MHP, BBP, HÜDA- PAR.
BTP ve HAK-PAR da 'ortadaymış gibi görünerek EVET' diyorlar…
'EVET Cephesi'ndeki partilerin ortak özellikleri 'milliyetçi- muhafazakar' olarak ortaya çıkıyor.
Ancak bu cephenin içinde Türk milliyetçileri (MHP ve BBP) de var, Kürt milliyetçileri (HÜDA- PAR ve HAK- PAR) de var. Ve 'tüm milliyetçilikleri ayaklar altına aldığını söyleyen parti de…'
Ama bizim bugünkü konumuz 'HAYIR Cephesi'.
Çünkü bizce 'iyi, güzel ve doğrulara yönelik umutlar HAYIR' da görünüyor…'
'HAYIR CEPHESİ' NİN DURUMU
Ülkemizde şu anda seçimlere katılma hakkı olan partiler içinde 'Anayasa Halk Oylamasında HAYIR diyeceklerini açıklayan partiler' şunlar:
ANAP, CHP, DBP, Dev- Par, DİP, DP, DSP, DYP, EHP, EMEP, ESP, HDP, HEPAR, HKP, HTKP, KP, LDP, ÖDP, SP, SYKP, VP.
Öncelikle Hayır Cephesi'nin 'monoblok/ tekparça/ tek amaçlı olmadığını' belirtmemiz gerekiyor.
Ancak Hayır Cephesi'nde yer alan partiler siyasal konumlarına göre şöyle gruplandırılabilirler: Merkez sağ partiler, Liberal partiler, Ulusalcı partiler, Sosyal demokrat partiler, Sosyalist/ Komünist partiler.
Türkiye ve dünya tahlilleri açısından aralarında çok büyük değerlendirme farklılıkları olan bu partilerin çok net olan bir ortak paydaları var: 'DEMOKRASİ'
Bu ortak paydayı Anayasal değerlere göre açacak olursak şöyle tanımlanabilir: 'Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti/toplumu ilkelerine ve güçler ayrılığına dayalı parlamenter sistem…'
Hayır Cephesi'nde yer alan partiler içinde CHP ve HDP dışındakilerin kitlesel desteklerinin yeterli olmadığı toplumsal bir gerçekliktir. Ancak o partilerin de çok zengin bir kadro ve deneyim birikimine sahip oldukları yadsınamaz.
Özellikle bu blok içinde yer alan ve 'Çağdaş Türkiye toplumunun güçlü çimentosu konumunda olan CHP'nin çok önemli olduğu' unutulmamalıdır.
Sözün özü, ülkemizde yaşanmakta olan şu zor dönemde oluşan 'HAYIR Cephesi'; siyasal özellikleriyle, anayasal düzenleme konusunda savundukları doğru ilkelerle ve kitlelerle kucaklaşan güvenirliğiyle çağdaş Türkiye için çok ama çok önemli bir UMUT' tur.
Bu umudun BİRLİKTE korunması ve güçlendirilmesi gerekir.
Ve bu umudun özellikle şu iki tehlikeden uzak tutulması gerekir:
Birincisi, 'HAYIR çalışmalarında ortak paydada yer alan ilkeler önde tutulmalı; etnik, dinsel ve dar siyasal yaklaşımları kışkırtan söylem ve tutumlardan kaçınılmalıdır…'
İkincisi, 'Hiç kimse ve hiçbir örgüt, HAYIR ortamının sağladığı kitlesellikten yararlanarak, durumdan vazife çıkarmaya kalkışmamalıdır…'
Örneğin, 'HAYIR'ın sağladığı ortak zemin, parti içi ya da partiler arası rekabetin fırsatı olarak kullanılmamalıdır…'
En önemlisi de 'HAYIR Bloğu içinde yer alan örgüt temsilcilerinin çalışmalarını olabildiğince eşgüdüm içinde ve BİRLİKTE yürütmeleridir…'
Özellikle temsil özellikleri ve güvenilirlikleri yüksek olan kişi ve kuruluşlar kamuoyu karşısına sıkça birlikte çıkmalıdırlar.
Bu önemli görevlerin nasıl gerçekleşeceğinin yol göstericisi Nazım'ın o güzel dizelerinde yatıyor:
'… Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…'
*******
'DERSİM DÖRT DAĞ İÇİNDE…'
' Dersim dört dağ içinde
Gülü var bağ içinde
Dersim'i hak saklasın
Bir gülüm (yarim) var içinde…'
1970'li yıllarda bu güzel Anadolu ezgisini Rahmi SALTUK'tan dinlerken ve dostlarla birlikte söylerken içimiz titrerdi…
Açıkçası o yıllarda bizler için 'Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm için mücadelenin ilkeleri' o denli önemliydi ki; son yıllarda sıkça kullanılan 'Tunceli, Dersim, Munzur, Alevi, Sünni, Kızılbaş, Türk, Kürt, Zaza, Kırmançi…' gibi etnik ve dinsel kökenli terimlerin gerçek anlamları üzerine tartışmayı sosyalist etiğe aykırı görürdük.
Çünkü Türkiye kültürünün zenginlikleriydi o farklılıklar…
*******
10 Mart 2017 Cuma akşamı, Eskişehirli Dersimliler (Tuncelililer) tarafından düzenlenen buluşmada, Anemon Otel'in o koskoca salonunu dolduran yüzlerce dost yürekli insanla birlikte yudumladığımız güzellikler içinde önce anılara daldım, sonra da bilincim ve umutlarım coştu.
Dersimliler Gecesi'nde çok yoğun ve çok renkli bir katılım vardı. Sunumlar ve konuşmalar çok kaliteliydi.
Sanatçı Hüseyin TURAN' ın sunduğu halk müziği ziyafetinin tadı ise tanımlanamaz…
EĞİT-DER Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlar ve eşlerimizle birlikte katıldığımız Dersimliler buluşmasında, paylaştığımız nefis 'çağdaş Türkiye ziyafeti' bizleri çok mutlu etti.
Ayrıca, gecenin organizasyonunda görev yüklenen ve programın sunuculuğunu çok güzel yürüten, EĞİTİM SEN önceki başkanlarından eğitimci kardeşimiz Ali Paşa ŞANLI ile gurur duyduk.
Bugün Tunceli/Dersim halkının kültürel özelliklerinde öne çıkan 'Cumhuriyet ve demokrasi değerlerine bağlılık, yüksek eğitim düzeyi, sevgi ve hoşgörü, bilim ve sanatın önceliği, sosyal yaşamda kadınların ağırlığı…' gibi çağdaş değerlerin korunması ve geliştirilmesi çok önemli.
Eskişehir'imizde de simgeleşen bu çağdaş değerleri yaşamak ve yaşatmak için; 'Selam olsun Türkiye'nin ve dünyanın aydınlık geleceğine…'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…