Geçen sene başlayan Eskişehir Edebiyat Buluşmaları bu sene yine birbirinden değerli isimlerle devam ediyor. Eskişehir Kent Konseyi bünyesinde devam eden etkinlik Eskişehir'in en önemli etkinliklerinden biri haline geldi. Kent Konseyi Eskişehir'e o kadar çok şey kazandırdı ki bir şey artık çok ciddi bir noktada masaya yatırılacaksa 'Orası Eskişehir Kent Konseyi olmalı' denir oldu. Eskişehir Kent Konseyi'nin Başkanı sevgili Nuray Akçasoy ile Genel Sekreter sevgili dostum Ahmet Kapanoğlu'nun Eskişehir için en iyisini gerçekleştirme düşleri her şeye renk katıyor.
Geçen sene başlayan, edebiyatımızın en önemli isimlerinin Eskişehir'de konuk edildiği programda ilk defa gündüz Turgut Özakman Kültür Merkezi Sahnesi'nde saat 14.00'te yer alacağız. Sevgili Çiğdem Sezer'in şiir ve roman yolculuğu ve sevgili Erol Büyükmeriç'in mürekkebinin rengi ve düşleri bizi saracak. HOŞ GELDİN ŞİİR: MERHABA SEVGİLİ ÇİĞDEM SEZER VE EROL BÜYÜKMERİÇ...

Gelecek programlarda yine çok önemli kalemleri Eskişehir'e getirerek Eskişehir'in adının şiirle anılması için elimize geçen bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirip belgesel niteliği taşıyan bu her çalışmayı dolu dolu yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.

Çiğdem Sezer:

1960 yılında Trabzon'da doğdu, Ankara Gevher Nesibe Sağlık Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Yozgat, Trabzon, Ankara, Sakarya gibi kentlerde hemşirelik ve öğretmenlik yaptı. Şiirleri Kıyı, Karşı, Çağdaş Türk Dili, Şiir-lik (Almanya) ve Varlık gibi pek çok dergide yayımlandı. İlk şiir kitabı Kanadı Atlas Kuşlar (1991) çeşitli ödüllere değer bulundu. Ardından, Çılgın Su'yla (1993) Dünya Kitap Dergisi Şiir Ödülü'nü, Bir Şehrin Hatıra Fotoğraflarından (1998) ile Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü'nü ve Dünya Tutulması'yla da (2005) Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü aldı. Kapalı Gişe Hüzünler (1996), Denizden Geçme Hali (2009) ve Küçük Şeyler Mevsimi (2016) adlı şiir kitapları bulunan Sezer, edebiyatın farklı türlerinde eserler verdi. Kent monografisi ve biyografi kitaplarının yanı sıra, Aşklar ve Baharatlar (2008) ile Mavi Çayırın Kadınları (2013) adlı romanları var. 2014 yılında yayımlanan Alfabeden Kaçan Harfler adlı çocuk şiirleri kitabıyla Türkan Saylan Sanat Ödülü'ne değer görülen Sezer'in ilk çocuk romanı, Juju Beni Unutma (2015). Hayal Vadisi (2011), Gizemli Yabancı (2014) ve Şahane Ekip (2015) adlı gençlik romanlarıyla da tanınan ve son romanı Hayat Pastanesi'ni (2017) Köprü Kitaplar için yazan Sezer, Ankara'da yaşıyor. Ayrıca bugünlerde çıkan Eyvah Annem şiir yazıyor kitabı da çok önemli bir eseri.

DUR, GİTME

geldiğim yol ateş ve taştan
harcı yeryüzü bir yaşamak yalanı
geldiğim yol, sil baştan

al bu kızıllığı bir kuş uçuşu
al bu kızıllığı bir dağ geçişi
al ve sına kalbinde
bir derenin çağıl çağıl akışı

ben bunları kendime
söyledim, dilimde bir kesiğin
yıllardır kanayışı

dur, gitme! bir tek kurşun
sekip duruyor kalbimde
yarım, diyorum. yaşamak diyorum

orman ağlar mı, gördüm diyorum
ölü bir balerin ağaçların dibinde
dur, gitme! bir tek kurşun
sekip duruyor kalbimde

buzlar çözülüyor ve suyun kiri
tenimizde. kaygan, soğuk
bir yılan süzülüyor, susuyoruz
nicedir yanmayan bir madenci feneri
gibi eksiliyoruz

şimdi gece açık bir yara, ya da
ıssız bir lunapark hüznünde
ölü bir balerin süzülüyor yeryüzünün kalbine
dur, gitme!

…….

Erol Büyükmeriç:

1942 yılında İstanbul'da doğdum. İlköğrenimimi Kadıköy Özdemiroğlu İlkokulu'nda ve Kemal Atatürk Ortaokulu'nda; orta öğrenimimi Ankara Demiryol Meslek Okulu'nda yaptım. Lise öğrenimimi Eskişehir Atatürk Lisesi'nde tamamladım. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği Fakültesini bitirdim. Adana (1960-62), Diyarbakır (1962-64), İstanbul (1964-66), Manisa (1966- 1 969), Eskişehir'de (1969- 1 989) memurluk, öğretmenlik ve mühendislik yaptım. 1989'da emekli oldum. 1996 yılında ilk romanım 'Yergök'ü kendi olanaklarımla yayımladım. 1998 (Ekim) yılında 'Market' adlı öyküm, Varlık Dergisi'nin 'Ustaların Seçtikleri' köşesinde en iyi üç öykü arasında yer aldı. 1998-1999 yıllarında Eskişehir'de 'Meriç Kardeş' adlı çocuk dergisini çıkardım. 2002 yılında Osmangazi Üniversitesi'nde bir dönem Çocuk Edebiyatı dersi verdim. Kimi şiir, öykü ve yazılarım, Çağdaş Türk Dili, Türk Dili, Varlık, Güzel Yazılar; Düzyazı Defteri dergileri ile Yazılıkaya Yaprağı'nda yayımlandı. 'Midas'ın Serçeparmağı' adlı romanı ile '2006 Dünya Kitap Altın Sayfa İlkgençlik Ödülü'nü aldım.

Yapıtlarım: Emece Memece Çizgili Bilmece, (2006), Bozbıdık, (Roman, 2003), Eski Bisiklet, (Roman, 2005), Gizemli Anne, (Roman, 2004) Son İki Çocuk (Roman, 2004), Yergök (Roman 2001), Midas'ın Serçeparmağı (2006).

Karlı Günce
nice rüzgar, fırtına
kaldırdı suyumu,
kelebeği dudaklarım..

neler derlemişim, kimler
pusulasız gezginin,
yol defterinden..

yaprakları savruldukça
dağlı eller,
sırsız gözler..

ah.! karlı günce,
sığındım hep gölgene
nice boyun eğişlerle..

………

FELSEFE- HEGEL

Hegel'e göre deneye başvurmadan sırf düşünce (spekülasyon) ile kesin bilgiye ulaşılabilir. Çünkü suje ile obje aynı aklın değişik biçimlendirmeleridir. Objenin kendisi de suje gibi akla dayanır. Yani objenin kesin bilgisine akılla ulaşılan kavramlar üzerinde düşünülerek ulaşılacağını savunur. Ona göre her ussal (rasyonel) olan şey de gerçektir (reeldir). Duyu organlarınca elde edilen bilgilerin kesin genel-geçer bilgiler olmadığını düşünür. (Ona göre 'zaten felsefe de, objelerin düşünce ile görülmesi, evrenin düşünülmesidir') Bu nedenle kavramlar felsefenin ana konusudur. Hegel felsefesi, gelişme kavramına dayanır. Her şeyin değişme ve hareket halinde ve birbirine bağlı olarak değiştiğini savunur. Herakleitos'un diyalektik yöntemini geliştirmiştir. Düşüncedeki değişmeler maddedeki değişmelere yol açar. Hegel'e göre her şey üç aşamalı bir gelişme sonucu gerçekleşir. Bu süreç Tez-Antitez-Sentez sürecidir. Örneğin; 'varlık' kavramı üzerinde düşünürsek, Varlık (tez) bunu düşününce hemen karşıtını düşünürüm, Yokluk (antitez) buradaki çatışma uzlaştırıcı bir kavrama götürür, Oluş (sentez) sonucuna ulaşırız. Çiçek (tez), çiçeğin yok olması (antitez), meyve (sentez) Çiçek, meyvenin ortaya çıkmasına yol açar, ama meyvenin ortaya çıkması için çiçeğin yok olması gerekmektedir. Demek ki her olmakta olan şey, hem var olan hem hem yok olan şeydir. Sonuç olarak Rasyonalizm, insan aklını tüm insanlar için aynı ve değişmeyen bir şey olarak ele almıştır. Oysa çağdaş psikoloji ve antropoloji yaptığı çalışmalarda aklın da değişmekte olduğunu göstermiştir. Ayrıca Rasyonalizm, aklı doğadan ayrı bir öz, farklı bir varlık olarak ele alıyor. Böylece akıl ile nesne arasında bir ikilik yaratıyor. Bilgi suje ile obje arasındaki ilişkiden doğmaktadır. O zaman birbirinden tamamen ayrı olan akıl ve nesnenin birbiriyle nasıl çakışarak bilgiyi ortaya çıkaracağı sorunu ortaya çıkıyor. Böylece Rasyonalizmin bilgi sorununu çözemediği görülüyor. Zaten Hegel bu ikiliği 'objenin kendisi de suje gibi rasyoneldir' diyerek bu ikiliği aşmaya çalışmıştır.

………

BİR ŞAİR: ŞÜKRAN KURDAKUL

Emeğin Öyküsü


Kitaplar ellerimde öykülendi
Düşlerim vurdu şiirler denizine
Eski ezgilerle coşkulanan
Sesimdir, çağları delip geldi.

En güzelle en yaşayan
Gözlerimden aldı rengini
Meriç köprülerinde
Alın terim karıştı suya
Santim santim ellerimde büyüdü
Süleymaniye ve Aya Sofiya.

Kaç iklimin toprağı bağrına bastı beni
Ustalığıma kefil olur tarihler,
Kaç dönem içimde savaş verdi.
Utkularım çağımın türküsünü söyler,
O türküler tezgahında dönüyor şimdi.