Şiirler bizi düş'lerin gökyüzüne taşır. Şiirler bizleri dünün sancısında büyümeye ve yarının kayıp kimliğinde azalmaya var eder. Beklemek zorlukların içinde en zoru ve ulaşmak en beklenmedik anda da gelebilen düş'me hali. Gülsüm Cengiz küs kaldığımız coğrafyaları maviye boyar kelime kelime ve yabancı bir kardeş gibi dokunur bize sabahın gücüyle içinde. Çocuklara ve gençlere büyük miraslar bırakan Gülsüm Cengiz kıymetle sunduğu hayal gücünü aşılıyor. Şiir yolcuğunda çocukları taşıyor aydınlığa. Yazara çok sevildiği Eskişehir'den sevgiler selamlar.
Şair, yazar. 12.7.1949'da Isparta-Sütçüler'de doğdu. 1966'da İstanbul İlköğretmen Okulu'nu bitirdi. 1966'dan 1980'e dek Balıkesir ve İstanbul'da öğretmenlik yaptı; 1980'de mesleğinden ayrılarak yayıncılık alanında çalışmaya başladı. 988'de arkadaşlarıyla Demet Yayınları'nı kurdu ve yönetti. 1994'te Cumhuriyet gazetesinde başladığı köşe yazarlığını Evrensel gazetesinde sürdürdü; çocuk sayfası hazırladı. 1975-1976'da Ruhi Su Dostlar Korosu'nda çalıştı. 1998'de Emek gazetesindeki bir yazısından dolayı iki yıla mahkum oldu; cezası ertelendi. İlk şiirleri 1983'te Varlık dergisinde yer aldı. Şiir ve yazıları Varlık, İnsancıl, Evrensel Kültür, Gösteri vb. dergilerde yayımlandı. Çocuk ve gençlik kitaplarıyla ve toplumcu şiirleriyle tanındı; İngilizce'den çocuk öykü ve masalları çevirdi. Çeşitli yayın kuruluşlarında ansiklopedi editörü, Çocuk Yayınları Yönetmeni; Çocuk Dizisi Editörü; çocuk sayfası sorumlusu olarak çalıştı. TRT 1 İstanbul Radyosu'nda, Yaşam Radyo'da, Radyo Cumhuriyet'te, Özgür Radyo'da, TRT 2 televizyonunda program hazırlayıp sundu, metin yazarı ve danışman olarak görev yaptı.. Cumhuriyet, Emek ve Evrensel gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.
Şu anda Morpa Kültür Yayınları'nda Çocuk ve Gençlik Kitapları Editörü ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.
Edebiyata şiirle girdi. Yayınlanmış 4 şiir, 2 tiyatro oyunu, 2 antoloji, 80 çocuk ve gençlik kitabı vardır.
Ayşe'nin Günleri adlı ilkgençlik romanı, 1997'de Almanca'ya çevrilerek 'KatzenwashtmanNicht' adıyla İsviçre ve Avusturya'da yayınlanmış ve Almanya'da da okurlarıyla buluşmuştur. 2000 yılında; 6 çocuk öyküsü, 2004 yılında 4 çocuk öyküsü Almanca'ya çevrilerek Almanya'da Verlag Anadolu tarafından 'İki Dilde Kitaplar' dizisinde yayınlanmıştır. Lamba Şişesi Nasıl Ampul Oldu? adlı öyküsü de Almanca'ya çevrilerek 2005'te FreieAkademie tarafından Almanya'da Türkçe-Almanca ve CD'li olarak yayınlandı.
Şiirleri İngilizce, Almanca, Elence, İbranice, Romence, Azerice ve Kürtçe'ye çevrilerek çeşitli dergilerde yayınlanmıştır.
Şiir, oyun ve çocuk-gençlik yazını dallarında, yurt içinden ve dışından (Almanya) olmak üzere 8 ödülü vardır.
Kastamonu Eğitim Fakültesi'nden Derya Kutlutürk tarafından, 1999'da 'Gülsüm Cengiz'in Çocuk Kitaplarına Toplu Bir Bakış' adlı Lisans Tezi hazırlanmıştır.
Gülsüm Cengiz, yazarlık mesleğiyle ilgili olarak ülke içinde ve dışında, ulusal ve uluslararası toplantılara katılıp bildiriler sunmuştur.
Eserleri
Şiir kitapları: Eylül Deyişleri (1987) , Sevdamız Çiçeklenir Zulada (1990) , Mayısta Üzgün Gönlüm (1993) , Akdeniz'in Rengi Mavi (1997) .
Makas Kesmez İğne Dikmez Olmasa Ellerimiz (1997) ve Hepimiz Çevreciyiz (1997): Yaşamın İzindeki Kadınlar (2007) adlı oyun kitapları bulunan yazar; Selam Yaratana: Emek Şiirleri 1 (2000) , Ellerimiz Günışığı: Emek Şiirleri 2 (2002) antolojilerini Eray
Canberk'le birlikte hazırladı.
Çocuk Kitapları: Kente Gelen Çam Ağacı (1988) , Arı ile Papatya (1988) , Bir Dilim Ekmek İçin (1988) , Damlacık (1988) , Doğum Günü Armağanı (1989) , Herkesin Bir İşi Var (1990) , Kuşlar Kralı Kim Olacak (1990) Ayakkabının Öyküsü, Lamba Şişesi Nasıl Ampul Oldu? , Köprü Olmak İsteyen Çivi, Masalcı Uçurtma, Sihirli Köpükler, Tohumdan Dokumaya, Çikolatalı Pasta, Lastik Tekerlekler, Değirmenin Şarkısı, İpek Giysi adlı kitapları 2003'te yayınlandı. İpini Kopartan Uçurtma (2003) , Ahşap Evin Çocukları (2005) , Son Çiçek (2005) .
Ödüllerinden bazıları: Erikler Çiçek Açıyor adlı şiiriyle 1979'da İYG 3. ve Politika Gazetesi Özel Ödülü; Erik Ağacından İsteğimdir şiiriyle 1986 Yeni Türkü Yayınları 'İlgiye Değer' Ödülü; 1995 Truva Şiir Ödülü (bütün şiirlerine): Makas Kesmez İğne Dikmez Olmasa Ellerimiz oyunu ile 1991 TOBAV ve Çankaya Belediyesi Gençlik Dalı Büyük Ödülü; Kuşlar Kralı Kim Olacak? ile 1990 Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü (mansiyon):
…………..
BİR KİTAP: BEYİN KULLANMA KILAVUZU
Sahip olduğumuz gücü kullanma ve yönetme diye anlamlandırabileceğimiz beyin kullanma kavramı sosyal bir canlı olan insanın yıllar öncesine dayanan meraklarının, hayallerinin, planlama yapma yetkinliğinin arttırılması anlamına da geliyor. İnsana ait davranışların genetik olarak bir kimliği olsa da sosyalleşme sürecinde de önemli nedenlerinin olması ve bunun bir harita üzerinde nörolojik olarak deyim yerindeyse notalara ayrılması beyin kullanma kılavuzunda yatan gerçeklerden. Başarı ve başarısızlık kavramlarının insana ait hangi basamakların doğru ya da yanlış tanımlanan süreçleri olduğu da bu kitapta bulunabilecek bilgilerden. Düşünme teknikleri ve planlı yaşama disiplininin güzel bir açılımı olan kitap özellikle eğitimde büyük fikirlerin uygulayıcısı olan Serdar Taci Zengin tarafından itinayla kaleme alınmış. Öğretmenler, öğrenciler ve aileler ile toplumda hemen herkes tarafından okunması gereken kitap ilk göz atmamla birlikte keyif aldığım çalışmalardan olup dikkatimi fazlasıyla çekti. Eğitimcilere önemli bir katkı olan çalışması için Serdar Taci Zengin'e teşekkürler.
***
FELSEFE: FRANCIS BACON
Bacon İngiliz filozof, bilim adamı, devlet adamı ve yazar. Bacon'ın felsefesinin merkezinde bilim vardır. Bilimin insanları aydınlatma ve geliştirme işlevini öne çıkarır. O'na göre bilim, doğanın özüne yönelmelidir. Bacon doğayı deneyle kavramaya çalışmıştır. Pragmatizm ile sonuçlanan deney temeline dayanan İngiliz felsefesinin ilk tohumlarını atmıştır. Bacon'a göre bilimin başlıca yöntemi tümevarımdır. Bacon yapıtlarıyla bilimin ve felsefenin, gelişimini göstermiş, doğa ve akıl arasında bir bağ kurulabileceği fikrini yerleştirmiştir. Aynı zamanda, ötanazi kavramını günümüzdeki anlamına yakın içerikte ilk kez Francis Bacon kullanmıştır. Hekimin görevinin, acısına son vererek hastayı tedavi edip iyileştirmekle sınırlı olmadığını, bunun başarılamadığı durumlarda ona rahat ve kolay bir ölüm sağlamayı da içerdiğini savunmuştur.
………
BİR ŞAİR: ATTİLA İLHAN
Attila İlhan toplumcu şairler içerisinde şiir yazmaya çalışmaktadır ve Garipçilere karşı bayrak açanlardan biri olmuştur. Eleştirilerinin temelinde ise biçimin ya da içeriğin birbirinin önüne geçmemesi, eğer geçerse sanatçıyı çağından, yaşadığı toplumdan alıp, soyutlama dünyasına götüreceği düşüncesi; ikinci olarak ise etkilendikleri gerçeküstücü akımların felsefe anlamında idealist, soyut kalması fikridir.
'Toplumsal gerçekçilik, ülkemizin ve ulusumuzun bütün sorunlarını, toplumsal ve tarihsel bir görüş açısından bilimsel olarak görüp, en uygun ve yeni estetik biçimler içerisinde yansıtmaya çalışan bir sanat yöntemidir. Toplumsal gerçekçilik geçmiş çağlarımızın başarılı eserlerini koşulları içerisinde değerlendirmeyi ve bu eserlerden gereğince faydalanmayı; gerek halk edebiyatımızın gerekse divan edebiyatımızın geleneğini iyice inceleyip anlamayı, benimsediği ulusal koşullarımıza en uygun sanat bileşimini vermeyi düşündüğü için Milli; sanatın toplumsal bir amacı olduğuna ve bu amacın Mustafa Kemal'in tanımladığı anlamda 'memleketin ve milletin gerçek saadet ve imarına çalışmak' olduğuna inandığı için Milliyetçi; alaturka ve Osmanlı geleneğinin terk edilerek ulusal koşullar içerisinde batılı sanata ait estetik kavramaların geliştirilmesine çalıştığı ve Türk sanatının batı estetiği içinde bir değer olabilmesini amaç edindiği için Batılı; memleketin ve milletin gerçek saadet ve imarına çalışmasının ancak toplumsal bir platform ve programla girişilecek toplumsal eylemlerle gerçekleşebileceğine ve bunda ulusun büyük çoğunluğunu meydana getiren işçiler, köylüler, yoksul şehirliler ve aydınlara büyük işler düşeceğine ve bu yolda sanatın yol gösterici bir görevi olduğuna inandığı için toplumsal; toplumsal gerçekler ne kadar acı ve ne kadar yıkıcı olursa olsun, ulusumuzun ve ülkemizin mutlu geleceğine inandığı için iyimser ve aydınlık bir sanat tutumudur.'
…….
BİR ŞİİR: İLHAN BERK
Doğabilim
Bitkileri öğreniyorum.Otları, çiçekleri
Bir taflanı alıyorum.Taflan bu diyorum.
Başlıyorum incelemeye tutup iki ucundan.
Bir pelin yaprağını koparıyorum sonra.
Özsuyu çıkıyor elime.Bir dalı kanırtıyorum
Yininden.Uzun, incecik bir söğüt dalını
Damarlarını sayıyorum
, bir suya bırakıyorum
Dünyanın en güzel yeşili o zaman anlıyorum.
Böyle bütün gün dolaşıp duruyorum
Sonra birden kağıda kaleme sarılıyorum.