Orhangazi Mahallesi'nde Ömür Mevkii'nde bulunan Edebali İlköğretim Okulu 1975 yılından beri faaliyet gösteriyor.
170 ÖĞRENCİ
Okul 2012-2013 Eğitim yılında 4+4+4 Sistemi kapsamında İlk ve ortaokul olarak ikiye ayrıldı. Bahçe içerisinde bulunan üç katlı bina Edebali Ortaokulu olurken, diğer küçük bina ilköğretim okulu yapıldı ve ad olarak şehit ismi verildi. Okulun adı Şehit Mehmet Taş İlkokulu oldu. Milli Eğitim Müdürlüğü Edebali Ortaokulu'nu kapatma kararı aldı. Bundan dolayı Şehit Mehmet Taş İlkokulu iki binada eğitim verecek. Edebali Ortaokulu'nda eğitim gören 170 civarındaki öğrenci gelecek eğitim yılında 300 metre uzaklıktaki Dr. Mustafa Çamkoru Ortaokulu'nda gitmek zorunda kalacak.
OKULUNA DÖNMESİ GEREKİYOR
Mustafa Çamkoru Ortaokulu Müdürü Hüseyin Okur, aynı zamanda Odunpazarı Milli Eğitim Şube Müdürlüğüne vekaletle yapıyor. Bu okul yıllardır müdürsüz idare ediliyor. Belki de bundan dolayı öğrenci sayısı Edebali Ortaokulu'na göre az. 10 Haziran 2014'de yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirmelerine İlişkin Yönetmeliği'nin 27. Madde C bendine göre kapanan okulların müdürleri yeni bir görevlendirme yapılmadığı takdirde öğretmenliğe dönmek zorunda. Eskişehir'e yeni Milli Eğitim Şube Müdürleri atandı. Bundan dolayı Şube Müdürlüğü görevini vekaletle yapan Hüseyin Okur, tekrar eski okuluna dönmesi gerekiyor.
OKUR EDEBALİ'NİN MÜDÜRÜ OLSAYDI
Eğer Edebali yerine Doktor Mustafa Çamkoru Ortaokulu kapanmış olsaydı, Okur'un okul müdürlüğü düşecek, öğretmenliğe dönmek zorunda kalacaktı. İnsanın aklına şu sorular geliyor; Hüseyin Okur'un okul müdürlüğü düşmesin diye mi Doktor Mustafa Çamkoru değil de Edebali Ortaokulu kapanıyor? Hüseyin Okur, Edebali'nin müdürü olsa, bu okul kapanır mıydı? Şükrü Sağıroğlu, iktidara yakın Eğitim Bir-Sen'in üyesi değil de, Türk Eğitim-Sen üyesi olduğu için mi Edebali Ortaokulu kapanacak? Okulun kapanmasıyla Eskişehir'in en tecrübeli okul müdürlerinden birisi olan Şükrü Sağıroğlu öğretmenliğe dönmek zorunda kalacak. Sağıroğlu'nun okul müdürlüğünü bitirmek için mi bu okul kapatılıyor?
'BİLGİM VE DAHİLİM YOK'
Bu iki okuldan birisinin kapatılması gerekiliyordu. Ancak Vekil Şube Müdürü Hüseyin Okur'un kapatılmayan okulun müdürü olması nedeniyle bu iddialar ortaya çıkması da doğal. Bu konuyla ilgili Hüseyin Okur'u telefonla aradım. Okur, bana, 'Okul kapatma kararını, İl Milli Eğitim Müdürlüğü istemiş. Bu onların tasarrufu. Benim bu olayla ilgili bilgim ve dahilim yok' dedi. Okur'un, Odunpazarı İlçe Milli Eğitim'in, İl Milli Eğitim'e bu konuda teklif yazısı yazdığından bahsetmemesi dikkati çekti.
GİTMEDİ AMA 90 PUANI AŞTI
Yukarıdaki 'Vekil Şube Müdürüne Okul Kapatma Kıyağı' adlı bu yazıyı 4 Temmuz 2014 tarihinde kaleme almıştım. Yazdıklarım gerçek oldu. Öğrenci sayısı daha fazla olan okul kapatıldı. Böylece yılların başarılı yöneticisi Şükrü Sağıroğlu'nun müdürlüğü düştü. Dört yıl görev süresini dolduran okul müdürlerini değerlendirmesinde Okur'a ikinci bir kıyak daha yapıldı. Odunpazarı Milli Eğitim Şube Müdürlüğüne vekalet ettiği için yıllardır gitmediği okulunda yapmış olduğu çalışmaların karşılığı olarak(!) 98 puan verilerek, müdürlüğü korundu.
SOSYAL BİLİMLER'E MÜDÜR OLACAK
Siz sakın Hüseyin Okur'un bu okulda müdürlük yapacağını sanmayın. Masa başında verilen yüksek puanla müdürlüğü korunan Okur'un Eskişehir'in en gözde okullarından birisi olan Eti Sosyal Bilimler Lisesi'ne müdür olarak atanacağı öğrenildi. Hüseyin Okur için yapılan kıyaklar, Bülent Arınç'ın'Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor' sözünü hatırlattı.
'Liyakat', 'Sınav Kazanma', 'Kariyer' 'Mesleki kıdem' gibi değerlerin çöpe atıldığı eğitim camiasında bu yaşananlar sonrasında çalışma barışı nasıl sağlanacak? Adaletin olmadığı, haklının değil de yandaşın güçlü olduğu bir ortamda en büyük zararı çocuklarımız görecek. Ama bu ne Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın ne de Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen'in umurunda değil….
--------------------------------------
GÜCÜMÜZÜ, BİRLİĞİMİZİ DOSTA DÜŞMANA GÖSTERELİM
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. 26 Ağustos 1922 yılında başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında zaferle sonuçlandı.
ZAFERLE TAÇLANDI
Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlandı. Resmî olarak Zafer Bayramı ilan edilmesi 1935yılının Mayıs ayında oldu. 'Bağımsızlık benim karakterimdir' diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde verilen Kurtuluş mücadelesi 30 Ağustos'ta büyük bir zafer ile taçlandı.
SONSUZA DEK YAŞAYACAK
Başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşı'nda kahramanca savaşan, şehitlere ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum. İçeride ve dışarıda ülkeyi bölmek ve parçalamak isteyen düşmanların her zamankinden daha güçlü ve sinsi olduğu bir dönemde Türk Milletinin bir daha Kurtuluş Savaşı günlerini yaşamamasını diliyorum. Atatürk Gençliği olarak, 30 Ağustos'larda, 29 Ekim'lerde, 23 Nisan'larda, 19 Mayıs'larda sesimizi daha gür çıkaralım. Gücümüzü, birliğimizi dosta düşmana gösterelim. Atatürk'ün emanet ettiği Çağdaş Cumhuriyet sonsuza dek yaşayacak. Bizi bölmek isteyenler amaçlarına asla ulaşamayacak.
---
Cumartesi Hikayeleri
İNSANLARA DEĞER VERİN
Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektörün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti...
PES ETMEDİLER
Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?
Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı. Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu.. Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; 'Bekleriz' diye mırıldandı...Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi.. Sekreter sesini çıkarmadan masasına döndü.. Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi.. Sonunda sekreter, dayanamayarak yerinden kalktı. 'Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok' diyerek rektörü iknaya çalıştı. Anlaşılan çare yoktu.
ANIT DİKMEK İSTEDİLER
Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi. Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu? Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti. Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard'da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı. Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. 'Madam' dedi, sert bir sesle, 'Biz Harvard'da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner...'
'Hayır, hayır' diyerek haykırdı yaşlı kadın..'Anıt değil... Belki, Harvard'a bir bina yaptırabiliriz' Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar fırlatarak, 'Bina mı?' diyerek tekrarladı, 'Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı...'
Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.. Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: 'Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?'
ÜNİVERSİTE KURDULAR
Rektör'ün yüzü karmakarışıktı.. Yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve bayanLeland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California'ya, PaloAlto'ya geldiler. Ve Harvard'ın artık umursamadığı oğulları için onun adını ebediyen yaşatacak üniversiteyi kurdular. Amerika'nın en önemli üniversitelerinden birini STANFORD'u.
Foto şaka
AKP Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan: Burhan Bey siz aday olmuş olsaydınız, ben partimizin belediye başkanı olan ilçenin başkanı olacaktım. Niye aday olmadınız?
Odunpazarı eski Belediye Başkanı Burhan Sakallı: Volkancığım niye aday olmadığımı, BİRLİK'te hareket eden 'az olsun, benim dediğim olsun' diyen Koca koca adamlara sor.