Sen hiç empati yapıp : sokak ortasında öldürüldün mü, sokakta taciz edilip küfürlerle taciz edildin mi , dövülerek aşağılandın mı, vücudunun senin utancın olduğunu söyleyenlerin aşağılamalarına maruz kaldım mı ve sen hiç annenin ve kendi kızının bu muameleye maruz kalmasını kabul ederim dedin mi ? Bu kaçıncı Özgecan, bu kaçıncı Ayşe, bu kaçıncı Güldünya, bu kaçıncı kızımız.
Artık inkar kabul etmez; bu ülkenin kadınları, bu ülkenin erkeklerinin tehdidi altındadır. Genç kızların, evli, bekar, dul kadınların can güvenliği yok. En uygar bildiğin çevrelerde bile kadına dayak hoş görülüyor.
Bu hunhar cinayetlere tekil olaylar gözüyle bakılamaz. Son on iki yılda binlerce kadının öldürüldüğü, binlercesinin tacize tecavüze maruz kaldığı bir ülkede bir ülkede kadın resmen zulüm altındadır.
Mafya dizilerinin alıp başını gittiği, genç erkeklerin bayıldığı dizinin durmadan adam boğazlayan ilkel bir ''kahraman''ın çevresine örülü olduğu, din adamlarının; ananızın eteğinin beş santim üstünü görmek haramdır diye fetvalar verdiği, altı yaşında kızla evlenmek caizdir dediği, ders çalışan gençlerin kızlı-erkekli diye suçlandığı, sapık; şiddet dolu, korkunç ve kanlı bir girdabın içinde yuvarlanıyoruz ve bedelini melek gibi çocuklarımız ödüyor.
Hükümetin bir bakanı da ''Benim kızıma yapsalar tabanca alır vururdum.'' diyor. Ey bakan; eğer bu ülkeyi yönetiyorum diyorsanız Özgecan'ın da kızınızdır. Olması gerekir. Ama bundan da önemlisi, 7 yılda kadın cinayetlerini yüzde 1400 kat artıran bir zihniyetin içindesiniz; bu siyasal ve kültürel iklime destek veriyorsunuz.
Cumhurbaşkanı'nın 90'lı yıllarda söylemiş olduğu ''Bale ahlaksızlıktır!'' sözünü unutmak herkesin işine geliyor. Çünkü bu söz ve benzerleri söylendikten sonra yıllarca o kişiyi asrın lideri ilan etmeye devam ettiler. Ne aymazlık!
Oysa her şey bu sözlerle, bu kültürle başladı ve adım adım tırmandı. Ülkenin aydın takımı, ''başörtüsü özgürlük demektir'' diyerek, ''ah kızlarımız zulüm altında'' diye ağlaşırken nice Özgecan'lar, kadını mala indirgeyen, kadın erkekle eşit olamaz diyen, flörtle fahişelik arasında fark yoktur diyen zihniyetin elinde can verdi.
Banyoda çıplak yıkanılmaz diyen ararsanız, bu ülkede; altı yaşında kızla evlenilir diyen de bu ülkede; anasının dizinden cinsel tahrike kapılan sapık da bu ülkede; hem de egemen çevrelerde, hem de el üstünde tutularak.
Katilin resmini gördünüz mü? O korkak, sinsi, yalancı, her türlü melaneti işlemeye hazır bakışlar dikkatinizi çektiniz mi? O yaratığı hangi kültür yetiştirdi acaba? Söyleyin hangi kültür yetiştirdi? O yaratık Nazım'dan bir şiir mi ezberledi, Yaşar Kemal'den bir öykü mü okudu, lirik bir Anadolu türküsü mü dinledi, geleneksel Anadolu terbiyesine göre büyük küçük hatırı bilerek mi yetişti; onca suçladığınız Gezi gençliğinden miydi; hayır, bin kere hayır, yemin ederim hayır!