Bir Ege kasabasında, bir 'Kofti Efe' varmış... 'Kofti Efe' bir akşam ter, kan içinde meyhaneye gelmiş: 'Len oğlum ver bi tek!' Meyhaneci koşup gelmiş: 'Hayrola efem, ne oldu?' 'Köşe başında dört herif çıktı karşıma, iki patlattım dördü de kaçtı...' Meyhaneci çırağa bağırmış: 'Efeme bi tek daha ver, leblebiyi unutma!' Meyhaneci hınzır, üstüne gidiyor: 'Eeee efem, sonra ne oldu?' 'Bu sefer sekiz kişi olup geldiler...' 'Eeee!' 'Sekizini de iki yumrukta kaçırdım!' Meyhaneci bağırmış: 'Len oğlum efeme bi tek daha ver, leblebiyi unutma!' Efe tekleri üst üste yuvarladıktan sonra kükremiş:
'Sekiz on altı oldu, on altı otuz iki!' Efe sallıyor, meyhaneci tekleri peş peşe ısmarlıyor. Efe, otuz ikiyi tamamladıktan sonra elinin tersiyle ağzını silip, bıyıklarını sıvazlayınca meyhaneci çırağa kızmış: 'Ulen, efemin kadehi boş kalır mı?' Efe diklenmiş: 'Yetti gayri, bütün gasabayı bana mı kırdıracan?' İşte eskiler 'Kofti Efe' diye bu gibilere derlermiş! Bugünde 'Kofti Efeler' hiç yok mu? Bu efeler artık yalnız sokakta değil, siyasette de varlar. Birileri tarafından 'kendilerine hizmet etsin' diye koltuklara oturtulduklarını kısa bir sürede unutarak, marifeti kendinden sanmaya başlarlar. Yaptıkları işi 'bire bin katarak' anlatırlar. Kendi koltuğu sağlam değilken, değil muhalefete, uzak diyarların ülkelerine bile ayar vermeye çalışırlar. Ancak 'Nasıl gelirsen, öyle gidersin' sözü hep doğru çıkar. Belli bir süre sonra oturduğu koltuk altından çekilince koftilikleri 'Züğürt Ağaya' dönüşür. Yine de hiçbir potansiyelleri olmadığı halde 'Millet bana oy verdi. Arkamdan hançerlendim' diye koftilik yapmaya hala devam ederler. Bu Kofti efeler sadece siyasette değil, hayatımızın her alanında varlardır. Yoksa sizin etrafınızda hiç 'Kofti Efe' yok mu?

*

ATEŞTEN ATLAYARAK NAZARDAN KORUNDU

'Hızır' ve 'İlyas' kelimelerinin halk arasındaki telaffuzundan aldığı bilinen Hıdırellez, Türk dünyasının mevsimlik bayramı olarak 'kış mevsiminin bitip, sıcak yaz günlerinin başladığını' müjdeliyor. Bu günde, Hızır ve İlyas'ın her türlü dileği yerine getireceği inanışı yaygın olarak kabul görüyor. Hıdırellez günü ateşten atlamanın nazardan ve hastalıktan koruduğuna inanılır. Bu gelenek adeta Hıdırellez'le özdeşleşmiştir. Ateşten atlamak bir gelenektir ve dini bir anlamı yoktur. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer çalışkanlığı, samimiyeti ve mütevaziliğiyle büyük beğeni topluyor. Meclis'te verdiği soru önergeleri, teşkilat çalışmaları, dış politika, ekonomi konularındaki bilgi ve birikimiyle öne çıkıyor. Çakırözer Odunpazarı Orta Mahallesi'nde yakılan ateşin üzerinde atlayarak, Hıdırlellez coşkusuna katıldı. Son günlerde hep gıptayla bakılan Çakırözer, ateşten atlayarak, nazardan korunmuş oldu.

*

EFSANE BAŞKAN TADINDA BIRAKIYOR

Eskişehir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın 22. Olağan Kongresi bugün başlıyor. Seçimler yarın yapılacak. Başkanlık için iki aday yarışacak. Neşet Ertoy ve Serpil Karaer Odanın yeni başkanı olmak için mücadele edecek. Oda'nın 22 yıllık Başkanı Selahattin İlker Özokcu başkanlığa aday olmayacak. 25 yıldır Oda yönetiminde olup, 22 yıl başkanlık yapan Özokcu, Eskişehirli serbest muhasebeci ve mali müşavirlere büyük hizmetlerde bulundu. O'nun sayesinde üyeler son derece çağdaş bir hizmet binasına kavuştu. Özokcu, dürüst ve mütevazi kişiliğiyle hep dikkat çekti. Kendisi 'sosyal demokrat' çizgisinde olmasına rağmen her görüşten insanlarla diyalogları hep iyi oldu. Eskişehir'in yararına olan her olayda taraf oldu. Eskişehir'de demokrasi mücadelesine hep destek verdi. Oda olarak Eskişehir eğitimine de büyük katkılar sundu. Özokcu isteseydi, daha uzun yıllar Oda Başkanlığı yapardı. Misyonunu doldurduğu için bunu düşünmedi. Bu onurlu görevi bence tam zamanında, tadında bırakıyor. Seçim yenilgisi yaşamadan görevi devredecek. Önümüzdeki süreçte artık Özokcu'yu siyaset sahnesinde, CHP'de bol bol göreceğiz. Eskişehir muhasebeci ve mali müşavirleri Özokcu'nun hizmetlerini asla unutmayacak. Hep Odanın 'Efsane Başkanı' olarak anılacak.

*

CUMARTESİ HİKAYESİ

TARİH KENDİLİĞİNDEN DEĞİŞMEZ

Tarih: 1 Aralık 1955 Perşembe. ABD'nin Alabama eyaletinin Montgomery şehrinde Rosa Parks adında 42 yaşındaki ufak tefek siyahi bir kadın terzi şehir fuarındaki işinden akşam saat 06.00'da çıktı. Çok yorgundu ve tek istediği bir an önce evine ulaşmaktı.
BEYAZLARA AİTTİ
Belediye otobüsünün ortasındaki 'değişken' statülü koltuklardan birine oturdu. Montgomery belediye otobüslerindeki ilk 4 sıra koltuklar beyazlara aitti. Siyahlara en arka koltuklar ayrılmıştı. Ortadaki değişken statülü koltuklarsa beyazların sıraları doluncaya kadar siyahların da oturabilecekleri koltuklardı. Beyazların sıraları dolduğunda siyahlar oturdukları bu koltukları boşaltıp daha arkaya geçmek zorundaydılar. Eğer arkada da yer yoksa ayakta durmaları, eğer ayakta duracakları yer de yoksa otobüsten inmeleri gerekiyordu.
O akşam bazı beyazlar ayakta kalınca şoför arkaya doğru yürüyerek değişken statülü koltuklardaki siyahlara 'kalkın' şeklinde bir el işareti yaptı. Değişken statülü koltukların ilk sırasındaki üç siyah erkek kalkıp arkaya yöneldi. Rosa Parks'ın yanında cam kenarında oturan siyah erkek de kalktı. Rosa Parks ise cam kenarındaki koltuğa kaydı ve kayıtsızca şoförün gözlerine bakmaya başladı.
OTOBÜSE BİNMEDİLER
Herkes büyük bir şok yaşıyordu. Şoför kızgınlıkla neden kalkmadığını sordu. Rosa Parks yerini bir başkasına vermesi gerektiğine inanmadığı söyledi. Şoför polis çağırdı, Rosa Parks tutuklandı ve 5 Aralık Pazartesi günü mahkemece kamu düzenine itaatsizlikten 14 dolar para cezasına çarptırıldı. 381 gün boyunca Montgomery'de bir tek siyah bile otobüse binmedi. İşlerine, okullarına yürüdüler. Buldukları her özel araçla belediye otobüsü bileti fiyatına siyahları taşımaya başladılar. Bazı beyaz ev kadınları da arabalarıyla destek verdi. Belediye otobüslerini işleten şirket büyük maddi zarar yaşadı. Bazı otobüsleri adeta çürüdü. Şehirde öfke yükseldi. Beyaz çeteler işe yürüyerek giden siyahlara saldırmaya başladı. Bazılarını linç ettiler. Ancak siyahlar boykota devam etti. Eylem sonunda zafere ulaştı ve 21 Aralık 1956'da Yüksek Mahkeme'nin siyahların otobüslerde istedikleri yere oturabilecekleri yönünde karar vermesiyle siyahlar otobüs boykotunu sona erdirdiler.
YILDIZ YÜREKLİ
Beyaz ırkçıların tepkisi sert oldu. Otobüslere silahlı saldırılar gerçekleştirdiler. Siyahları dövdüler. Rosa Parks 1957'de ölüm tehditleri ve beyazların ona iş vermemesi nedeniyle önce Virginia'ya, bir yıl sonra da Detroit'e taşındı. Bir yandan çalışmaya bir yandan da sivil haklar hareketinde mücadelesine devam etti. Martin Luther King'in başını çektiği hareket giderek büyüdü ve 1964'te çıkarılan yasa ile başarıya ulaştı. Direnişin sembolü haline gelen Rosa Parks 24 Ekim 2005 günü 92 yaşında hayatını kaybetti. Rosa Parks'ın o akşam bindiği otobüs günümüzde Detroit'teki 'Henry Ford Müzesi'nde sergileniyor. Fotoğrafta gördüğünüz otobüs işte o otobüs. ABD başkanı Barack Obama'nın oturduğu koltuk da işte o koltuk. O akşam Rosa Parks'ı siyah olduğu için belediye otobüsünün koltuğundan kaldırmak isteyen insanların ülkesinin başkanlık koltuğunda bugün bir siyah oturuyor. Tarih kendiliğinden değişmez, onu değiştirmek için yüreği tutuşmuş insanlar gerekir. Yıldız yürekli kadın Rosa Parks gibi…

*

Başbakan Ahmet Davutoğlu: Abdullah abi 22 Mayıs'taki kongrede aday ol. Ben seni desteklerim, kesin Genel Başkan seçilirsin.
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: Madem beni seçtirecek oyun var, neden Başbakanlığı bıraktın? Boşuna dememişler 'Kelin ilacı olsa kendi başına sürerdi' diye.