Milli Eğitim Müdürlüğü dört ay önce dört yıl görev süresini dolduran okul müdürlerinin değerlendirme puanlarını açıklamıştı.

YARGIYA
BAŞVURDULAR
Değerlendirmeye tabi tutulan 171 okul müdüründen 79'u 75 puanın altında kalarak müdürlükleri düşmüştü. 75 puan barajını geçen 92 okul müdüründen 65'i iktidar yanlısı Eğitim Bir-Sen'in üyesi olması dikkati çekmişti. Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş açıklanan puanlara tepki göstermişti. Yapılan değerlendirmede 75 puanın altında kalan okul müdürlerinin yarısından fazlası yargıya başvurdu.

30 GÜN İÇİNDE
DÖNECEKLER
Eskişehir 1. ve 2. İş İdaresi Mahkemesi ilk etapta okul müdürlüğü düşürülen 12 eğitimci ile ilgili kararını açıkladı. Mahkeme, değerlendirme işlemlerinin nesnel, somut ölçme ve değerlendirme kriterlere dayanmadığı ve bu haliyle objektiflikten uzak, soyut ve dayanaksız olması nedeniyle hukuka aykırı bularak yürütmenin durdurulması kararını aldı. Yürütmeyi Durdurma alan eğitimciler, mahkeme kararlarının ilgili makama tebliği edildikten sonra 30 gün içinde eski okullarındaki müdürlük görevlerine döneceği belirtildi.

Yerleri yine
değişecek

Milli Eğitim Bakanlığı'nın eski görevlerine dönecek okul müdürleri için yeni bir değerlendirme daha yapmak için çalışma başlattı. Sendikalar yürütmeyi durdurma kararı alan okul müdürlerinin tekrar eski görev yerlerine iade edilmesini isteyerek, Yargı kararlarına göre onlarla ilgili yeniden değerlendirme yapılmasının yasal olmadığını savundu. Eskişehir 1 ve 2. İş Mahkemeleri 75 puan verilerek, okul müdürlüğü düşürülen diğer eğitimcilerin itirazlarıyla ilgili de önümüzdeki hafta içerisinde de kararlar alacak. Yürütmeyi Durdurma kararları sonrasında Eskişehir'deki çok sayıda okul müdürünün yeri bir kez daha değişmiş olacak. Yürütmeyi Durdurma Kararı alarak, tekrar eski okullarına müdür olarak dönecek eğitimciler şöyle sıralandı; 'Battal Uyar, İbrahim Samet Yağcıoğlu, İlhan Şan, A.Kadir Önder, Ali Aydın, Erdem Uras, Erdal Mete, Zeynel Cengiz, İlker Nebi Özgür, Süleyman Ercan Karakaya, Erdem Uteş ve Mükerrem Yurtçu.'

***
Cumartesi
Hikayeleri
ALBRECHT DURER'İN (DUA EDEN ELLER)
TABLOSU'NUN HİKAYESİ
On beşinci yüzyılın başlarında, Nurnberg yakınlarında oldukça fakir bir aile yaşardı. On sekiz çocuklu ailenin reisi oldukça mütevazı kazancını çocuklarına yetirmek için günde on sekiz saate yakın çalışırdı. Gerektiğinde konu komşudan yardım da gelirdi.

GİZLİ HAYALLERİ
On sekiz kardeşten ikisi, Albrecht ve Albert, bu umutsuz durumlarına rağmen, kalplerinde gizliden gizliye bir hayali büyütürlerdi. Her ikisi de usta bir ressam olmak istiyordu; ama babalarının kendilerini şehirdeki sanat akademisine gönderemeyeceğini gayet iyi biliyorlardı.

KAYBEDEN MADEN
OCAĞINDA ÇALIŞACAK
Günler, geceler süren tartışmalardan sonra iki kardeş ortak bir karar aldılar. Yazı tura atmaya karar verdiler. Yazı turada kaybeden maden ocağında çalışacak, kazandığı ile kazanan kardeşinin sanat akademisindeki masraflarını karşılayacaktı. Sonra da kazanan kardeş, dört yıl sonra mezun olduğunda, ya resimlerini satarak ya da gerekirse madende çalışarak diğer kardeşi okutacaktı.

ALBRECHT KAZANDI
Bir sabah fısıltılı dualar eşliğinde yazı tura attılar. Yazı turayı Albrecht kazandı ve Nurnberg'deki sanat akademisinin yolunu tuttu.
Albert ise maden ocağının yolunu tuttu. Dört yıl boyunca kardeşine para gönderdi. Albrecht'in karakalem ve yağlıboya resimleri akademide hemen herkeste hayranlık uyandırmıştı. Öyle ki daha mezun olmadan hatırı sayılır paralar kazandı.

SIRA SENİN
Genç sanatçı mezun olup köyüne döndüğünde, kalabalık ailesi evlerinin verandasında yemekteydi. Uzun sohbetlerin ardından, Albrecht ayağa kalktı, kardeşi Albert'in elinden tutup kendisine yaptığı eşsiz iyiliği anlattı.
Albrecht, Albert sayesinde hayallerini gerçekleştirmişti. Sonra sözlerini şöyle tamamladı: ''Ve şimdi, benim fedakar kardeşim Albert, sıra senin. Şimdi Nurnberg'e gidip hayallerini gerçekleştirebilirsin. Masraflarını ben karşılayacağım.'

ARTIK ÇOK GEÇ
Herkesin gözü Albert'e döndü. Albert, oldukça solgun yüzünü yıkayan gözyaşlarını gizlemeye gerek görmeden, başını 'hayır, hayır!' anlamında sağa sola sallıyordu. Albert, sonunda kalktı ve gözyaşlarını sildi. Kardeşlerinin, anne babasının yüzlerinde gezdirdi gözlerini. İki elini de sağ yanağına yapıştırıp yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
'Hayır, kardeşim. Nurnberg'e gidemem. Benim için artık çok geç. Dört yıllık maden işçiliği ellerime neler yapmadı ki! Her parmağım en az bir kere ezilip kırıldı. Son zamanlarda, sağ elimde dayanılmaz romatizma ağrıları da başladı. Bir bardağı bile zor tutuyorum. Nasıl olur da karakalem, yağlıboya çalışırım ki?.. Parmaklarım fırça tutacak inceliği çoktan kaybetti. Hayır, kardeşim, hayır... Benim için artık çok geç.'

KARAKALEM ÇALIŞMASI
Bu buruk konuşmanın üzerinden 450 yıldan uzun bir süre geçti. Bugüne kadar Albrecht Durer'in yüzlerce portresinin yanı sıra karakalem, suluboya, yağlıboya resimleri dünyanın sayılı müzelerinin duvarlarını süsledi. Fakat bunlar içinde hiçbiri Albrecht Durer'in o günkü yemekten sonra yaptığı karakalem çalışması kadar ünlü olmadı. Bugün yeryüzünde birçok çalışma masasının üzerini süsleyen, birçok duvarda asılı duran bu resim Durer'le eşleştirildi; hatta Durer'den daha çok bilinir oldu.

KARDEŞİNİN
GÖSTERDİĞİ
FERAGETİ RESMETTİ
Albrecht Durer, kardeşi Albert'in kendisi için gösterdiği feragati resmetmeye niyetlendi. Kardeşinin maden ocağında çalışmaktan eğri büğrü olmuş parmaklarını ve kırış kırış avuçlarını bütün detaylarıyla çizdi. Resimde Albert'in ince parmakları göğe doğru yönelmişti. Avuçların içi sanki gökten bir yağmur bekliyormuşçasına açıktı. Durer, bu çalışmasına basitçe 'Eller' adını verdi. Fakat insanlar, böylesine açık avuçlara ve göğe yönelmiş parmaklara her kalbin içini ısıtan bir sırrı doldurdular.
Bozuk para yere düştüğünde, Albrecht'in sanatçı olma duası, Albert'in de bir sanatçının en ünlü eserine model olma duası kabul edilmişti. Durer'in 'Eller'i, böylece, 'Dua Eden Eller' olarak anıldı..

*

FOTO ŞAKA

Vali Güngör Azim Tuna: Necmi Bey, hani okul müdürlerine sendika ayrımı yapmadan objektif şekilde puan verdiydiniz? Böyle yapmış olsaydınız, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verir miydi?

Eskişehir Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen: Vallahi Eskişehir'i tanımadığım için puan verirken, bizim sendikanın başkanı Muammer'e sormuştum. Anlaşılan Eskişehir'de kılavuzumu yanlış seçtiğim için başımız hiç dertten kurtulmuyor.