4 Aralık 2014 tarihinde Görünüm'de 'Öğrencisine Dayak Atmaktan Defalarca Ceza Almış Birisi Nasıl Okul Müdürü Olarak Görevlendirildi?' başlıklı yazımda 'Dosyasında daha önce öğretmenlik yaptığı değişik okullarda tam dört öğrencisini gereksiz şekilde yumruk, tekmeyle dövdüğü çocuklara 'Salak, manyak, öküz, angut, odun, sizden adam olmaz' diye hakaret etmeyi alışkanlık haline getirdiği belgelenmiş ve daha değişik suçlardan da ihtar, kınama, maaş kesimi cezası almış birisi nasıl oluyor da bir ortaokula müdür olarak görevlendirildi?' diye sormuştum.
SORUMLUSU KİM OLACAK?
Bu soruma bugüne kadar ne Valilik'ten ne İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden bir yanıt gelmedi. Bir yetkili beni arayıp da 'müdür olarak atanan bu dayakçı öğretmen kim?' diye sormadı. Sicil Dosyası, başta kendisine emanet edilen öğrencilere dayak atmaktan olmak üzere çeşitli cezalarla dolu olan birisi gittiği okulda öğretmenlere ve çocuklara nasıl örnek olabilecek? Bu şahıs gittiği okulda da aynı vukuatları yaparsa bunun sorumlusu kim olacak? Mülakatta ona yüksek puan verenler mi? O kişinin görevlendirme yazısını yazmadan sicil dosyasını incelemeyen Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü ve Milli Eğitim'den sorumlu Vali Yardımcısı mı olacak?
KIZ ÖĞRENCİYİ BİLE HASTANELİK ETMİŞ
Eskişehir'de aslında öğretmen olarak sınıfa sokulmayacak insanları okul müdürü olarak görevlendirenler, ileride bunun olumsuz sonuçlarının hesabını ödeyemez? Sayın Valimizden, Eskişehir'de daha önceki yıllarda çalıştığı Anadolu Lisesi'nde yumruklarıyla bir kız öğrenciyi bile hastanelik etmiş olan o şahsın dosyasını incelemesini bekliyorum. Eskişehir'deki veliler çocuklarımızı dayakçı okul müdürlerine emanet edilmesini istemiyor. İl Milli Eğitim Müdürü Özen'e bir kez daha soruyorum? Okula gönderdiğimiz çocuklarımız size emanet değil mi?
Yıl 1992. 22 yıl önce Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Genel Başkanı merhum Erdal İnönü Eskişehir'e geliyor.
KÖY YEMEĞİ YEDİ
SHP Heyeti ile birlikte Mahmudiye'de babasının adının yaşatıldığı İsmet Paşa Köyü'nü ziyaret ediyor. Tarihi Fotoğrafta Erdal İnönü, bugünün ADD Şube Başkanı Azmi Kerman ve CHP'nin önemli isimlerinden olan Ahmet Özarslan ile birlikte köy yemeği yiyor. Erdal İnönü 31 Ekim 2007 günü kan kanseri tedavisi gördüğü ABD'de 81 yaşında yaşamını yitirdi. Dürüstlüğü ve örnek kişiliğiyle Türk Siyasetinde sevilen saygı duyulan bir isimdi. Bilim adamlığı, renkli siyasi kimliğiyle hatırlanacak olan Erdal İnönü, ince espri anlayışıyla da öne çıkıyordu
TABİ GÖREMEZSİNİZ
Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar: - Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek? - Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.
BEN KEDİ MİYİM?
Evde 'Erdal yetiş fare var!' diye çığlığı basan eşine gayet sakin biçimde şu cevabı vermiştir: - Bana ne Sevinç, ben kedi miyim?
BİR OY BİR OYDUR
Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal İnönü'ye hitaben 'Ölürüm yoluna' diye haykırır. Erdal İnönü cevap verir: - Dur, ölme. Bir oy bir oydur.
BİZ BİRBİRİMİZİ YİYECEĞİZ
SHP Genel Başkanlığı döneminde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun 'Bir şey almak ister misiniz, efendim' sorusu üzerine cevap verir: - Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz.
ONU GETİRSEYDİNİZ BARİ
DEP'li Sırrı Sakık SHP'den milletvekili adaylığı için başvurur. Erdal İnönü ile yan yana gelirler. Sırrı Sakık 'Paşam, benim hakkımda bir sürü dedikodu çıkartırlar. Önceden bilesiniz. Ağabeyim (Şemsi Sakık) dağda devlete karşı savaşır. Kardeşlerimden biri hapiste...' diye devam ederken Erdal İnönü söze girer: - Be kardeşim sizde hiç devlete çalışan bir kişi yok muydu? Onu getirseydiniz bari.
O BENİM İŞTE!
Erdal Bey bir gün İstanbul'da taksiye binmiş. Şoför: 'Sen ne kadar Erdal İnönü'ye benziyorsun' demiş. 'O, benim' diye cevap vermiş Erdal Bey... Şaşırmış taksi şoförü...
'Yahu' demiş, '...birisi daha var. Harbiye'nin oralarda dolaşıyor. O da aynı Erdal İnönü'.
Bunun üzerine Erdal Bey, espriyi patlatmış: 'O da benim....!'
KARAYALÇIN BULUTLARI HEMEN TEMİZLER
Kars ve Van mitinglerinden Ankara'ya dönüyordu. Sivas üzerinde uçağın pilotu açıkladı: - Efendim Ankara semaları kapalı. Kirli bulutlar var. İnişimiz çok güç olabilir. Ön koltukta gazete okuyan İnönü'nü cevap verdi: - Hiç bir şey olmaz merak etmeyin. Ankara Belediye Başkanı Karayalçın çok çalışkandır. O kirli bulutları hemen temizler!
SEN CİZRELİLERE TEŞEKKÜR ET
Bir seçim dönemi... SHP Genel Başkanı İnönü, Diyarbakır ve Cizre'deki mitinglerde konuştuktan sonra Siirt'te halka hitap edecektir. Ancak Cizre'de bir grup protesto gösterisi yapıp parti otobüsünü taşlayınca buradaki miting iptal edilir, hiç beklenmeden Siirt'e gelinir. Seçim gezilerinde program sarkmasına alışık Siirt İl Başkanı, parti otobüsünün tam zamanında geldiğini görünce biraz şaşkın, İnönü'ye teşekkür eder. Aldığı yanıt: - Sen bana değil, asıl Cizrelilere teşekkür et...
ANTİDEMOKRATİK KARARLARDA OYLAMA OLMAZ
Erdal Bey fanatik bir sigara düşmanıdır, Parti Meclisi toplantılarında duman altı olmaktan fena halde rahatsızdır. Bir Parti Meclisi toplantısında ilk sözü:
- Bundan böyle bu toplantılarımızda sigara içilmeyecek, olunca arka sıralardan bir üye;
- Bu kararınızı oylamaya sunsak efendim, diye itiraz etmeye kalkışınca cevabı aldı:
- Antidemokratik kararlarda oylama olmaz!
NORVEÇ'TE BAŞBAKAN OLURSUNUZ
Gazeteci der ki:- Sizin için Norveç'te başbakan olabilir, diyorlar. İnönü'nün cevabı: - Çok teşekkür ederim. Bu herhalde, Türkiye'de bu işleri beceremiyorsun, demenin kibarcası.
VURUCULUĞU SİZ YAPARSINIZ
İnönü İzmir'e mitinge gidiyordu. Uçakta İzmir milletvekili Neccar Türkcan, yanına gelerek şöyle dedi: 'Efendim İzmir'de vurucu bir konuşma yapmalısınız. Yumruğunuzu da kürsüye vurun. Nasıl iktidara geleceğimizi sert bir üslupla anlatın lütfen.' İnönü ise şu cevabı verdi: 'Peki ben anlatırım, sonra sözü size bırakırım. Vuruculuğu ve diğer işlemleri siz yaparsınız.' Büyük devlet adamı Erdal İnönü'ye Allah'tan rahmet diliyorum. Türk insanı bu büyük insanı asla unutmayacak…
FOTO ŞAKA
Başbakan Ahmet Davutoğlu: Bedelli askerliği çıkararak, hem zengin çocuklarını sevindirdik, hem de devlete para kazandırdık. İsmet Bey, bundan daha iyisi Şam'da kayısıdır.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz: Başbakanım, siz 'Dün dündür, bugün bugündür' diyen Süleyman Demirel'i bile geçtiniz. Önce 'Zengin çocuğunun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz' dediniz. Daha sonra bu sözleri unutup, zengin çocukları için bedelli askerliği çıkardınız.