Bir ilkokulda çalışan hizmetli kadın memur çıplak ve uygunsuz fotoğraflarını sosyal medya üzerinde paylaştı. Yaşanan bu olay büyük tepki aldı. Kadın memur açığa alındı.

LİNÇ KAMPANYASI
Birileri bu olayda tüm suçu bu okulun müdürlüğünü yapan Necdet Gözal'a yüklemeye çalışıyor. Adeta birileri tarafından basılan düğmeyle okul müdürü için bir linç kampanyası başlatıldı. Ben köşemde daha önce Necdet Gözal'ı eleştiren yazılar yazdım. Ancak son olayda onun görevden alınacak bir suçu işlediğine inanmıyorum. Yaptığım araştırmada Gözal'ın hiçbir kusurunun olmadığını tespit ettim. Psikolojik sorunları olan bu kadını okula Gözal mı atadı? İlaç kullanan ve psikolojik sorunları olduğu her halinden belli olan kadın hizmetliyi bu okula Milli Eğitim Müdürlüğü atadı. Gözal'ın bu kadını atama veya görevden atma yetkisi yok. O'nunla ilgili sadece bir şey yapabilir. O da Tutanak tutarak, sorunu Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bildirmesidir.
SENDİKA BAŞKANI NEDEN SUSUYOR?
Gözal, olay basına yansımadan günler önce bu kadın hizmetliyle ilgili tutanak tutarak, onun okuldan alınmasını istemiş. Milli Eğitim Müdürlüğüyle bu konuda gerekli tüm yazışmaları yapmış. Ancak Milli Eğitim Müdürlüğü olay basına yansıyana kadar kadın hizmetliyi nedense açığa almamış. O kadını olay duyulur duyulmaz görevden almayanlar masum, bir tek okul müdürü mü suçlu? İşin asıl sorumluları Gözal'ı günah keçisi yapıp, bu olaydan sıyrılamaz. Gözal Eğitim Bir-Sen Üyesi. Ama sendikasından bu olayla ilgili bir tek açıklama yok. Okul basıp, kazma sapıyla öğretmenleri döven velinin avukatlığını yapmış sendika başkanı neden üyesi olan okul müdürüyle ilgili tek bir satır açıklama yapmadı. Gözal'ın saldırgan veli kadar değeri yok mu? Yoksa son kongrede kendisine oy vermediği için mi Gözal'a sahip çıkmıyor. Durum eğer böyleyse, kongrede kendisine oy vermeyenleri kim savunacak? Eğitim-Sen mi, Türk Eğitim-Sen mi? Yoksa DİSK mi?

-------------------------------------------------------------------------------------

NEDEN CUMHURİYET SAVCISI?
Ülkemizde neden savcılar için 'Cumhuriyet Savcısı' resmi sıfattır? Neden 'Cumhuriyet başbakanı, cumhuriyet bakanı, cumhuriyet milletvekili, cumhuriyet müsteşarı, cumhuriyet valisi, cumhuriyet belediye başkanı, cumhuriyet emniyet müdürü' denmiyor?

ATATÜRK İZAH
ETMESİNİ İSTER
Bu sorunun cevabı 'hukuk devletinin varoluş güvencesidir.' Kökü, Atatürklü yıllarda 'hukuk inkılabı (devrimi)' sürecine uzanır. Hukuk devrimi sürecinde yeni yasalar çıkarılırken bu çalışmanın başında dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt vardı. Taslaklarda 'savcılar' için 'cumhuriyet savcısı' ifadesinin yer alması dikkat çekti. 'Neden büyükelçi, müsteşar, vali, emniyet müdürü, yargıç için 'cumhuriyet' sıfatı yok da sadece savcılar için olacak?' diye buna tepkiler gösterildi. Bu tartışmalar Atatürk'ün huzuruna da taşınır. Atatürk, Adalet Bakanı Bozkurt'tan bunu izah etmesini ister. Bozkurt bütün zamanlara ışık olacak açıklamasını yapar: 'Devletin her kademesinde olanlar yanlış yapabilirler. Hukuk dışına çıkabilirler. Onlara millet, devlet ve ikisini de kucaklayan cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılardır. Onun içindir ki sadece savcılar için 'cumhuriyet savcısı' denilmelidir.' Atatürk bu izahtan memnun kalır. Onayını 3 kelimeyle ifade eder: 'Devam et Bozkurt...'

HEP HAYIR'CILARA
SALDIRILIYOR
Bugün devleti yönetenler, referandumda demokratik hakkını kullanarak; 'Hayır oyu' verecekleri 'terörist, vatan haini' ilan ediyor. Bu sözlerden güç alan bazı gözü dönmüşler 'Hayır' diyenlere saldırmaya başladı. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'un referandumda 'Hayır' çağrısı yapmasının ardından 25 kişilik bir grup konfederasyon binasını bastı, Koncuk'un istifasını istedi. Meral Akşener'in Çanakkale'deki etkinliği elektrikler kesilerek ve baskılarla engellenmeye çalışıldı. Yalova, Niğde mitingleri sudan bahanelerle iptal edildi. Kocaeli mitingini bir grup bastı. Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş'a 'Hayır' dediği için silahlı saldırı yapıldı. 'Hayır' diyen sanatçı Müjdat Gezen'in Sanat Merkezi kundaklandı. 'Hayır'ı savunan Sinan Oğan konuşurken, kürsüsü devrildi. Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ ile Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun referandumda neden 'hayır denilmesini' anlatmak için düzenlediği toplantı bir grup tarafından basıldı.

UMARIM AYNI
HATA YAPILMAZ
Ülkede 'Hayır' diyenler, kendilerini terörist ve vatan haini ilan edenlere karşı bugüne kadar hakaret davası açmadı. Başında 'Cumhuriyet' sıfatı bulunan hiçbir savcımız da 'Hayır'cıları terörist ve vatan haini ilan edenlere karşı 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' maddesi kapsamında soruşturma açmadı. Veya açamadı. Peki bugün 'Millet, devlet ve ikisini de kucaklayan cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılar' nerede? Ben bugün bu konuda savcılarımızı suçlamıyorum. Yargı tam bağımsız olmadan bunu nasıl yapabilirler? Yapsalar, 'terörist damgası' yerler. Kimse onlara sahip çıkmaz veya çıkamaz. 12 Eylül 2010 referandumuyla bağımsız olması gereken yargı yürütmenin kontrolü altına girdi. Bu sayede FETÖ yargıya sızdı. 12 Eylül referandumunda 'Evet' oyu verenler FETÖ'nün ekmeğine yağ sürdü. Yargıda yozlaşma başladı. O referandumda 'Hayır' oyu verenler haklı çıktı. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında devlet bu terör örgütüne karşı savaş başlattı. FETÖ'cü hakim ve savcılar yargıdan temizlenmeye başladı. Bu savaş bugünde sürüyor. 16 Nisan referandumunda yasama, yürütme ve yargı tek bir kişinin kontrolüne girmesi isteniyor. Umarım Türk halkı 12 Eylül'de yaptığı hatayı tekrarlamaz. İleriki süreçte kuvvetler ayrılığının olduğu ve yargının tam bağımsız hale geldiği yeni Anayasa hazırlanır. Böylece Cumhuriyet'in Savcıları kimseden korkmadan görevlerini hakkıyla yerine getirirler. Düğmeleri olmadığı halde siyasiler karşısında cübbelerini elleriyle iliklemeye çalışan yargı mensuplarını artık bir daha görmeyiz…

-------------------------------------------------------------------------------------

NOSTALJİ
ESKİŞEHİR'DEN İSTANBUL'A İLK UÇUŞ


Tarih: 29 Kasım 1997. Yer: Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Havaalanı. Türkiye Hava Yolları'nın İstanbul-Eskişehir-İstanbul hattının ilk uçuşu öncesi açılış töreni yapılıyor. Bu hat o Türk Hava Yolları'nın 100'ncü hattı olarak açıldı. O yıllarda ülkeyi Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi koalisyonunun oluşturduğu 'ANASOL D Hükümeti' yönetiyordu. 20 yıl öncesine ait tarihi fotoğrafta Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, dönemin Demokrat Türkiye Partili Ulaştırma Bakanı merhum Necdet Menzir, dönemin Eskişehir Valisi Ali Fuat Güven, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Cem Kozlu, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, dönemin Tepebaşı Belediye Başkanı Ömer Eker, Demokrat Türkiye Partisi İl Başkanı Orhan Kesikoğlu, dönemin Emniyet Müdürü Aydın Genç yer alıyor. Törene katılan protokol üyeleri Eskişehir'den İstanbul'a ilk uçak seferlerinin başlamasının büyük mutluluğunu yaşadı.

-------------------------------------------------------------------------------

FOTO ŞAKA

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Hüseyin Aksoy: Bakanım, yeni stadımız milli maça hazır. Hiçbir eksiğimiz yok.
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: Doğru eksiğiniz yok, fazladan lağım suyunuz bile varmış.