Milli Eğitim Bakanlığı Eylül 2015'de Eskişehir Anadolu (EAL) ve ETİ Sosyal Bilimler Lisesi'ni 'Proje Okulu' ilan etti. Sonra bu okullarda görev yapan 38 öğretmeni görevden alarak, yerlerine yeni atamalar yaptı.

ETİK DEĞİL

EAL ve ETİ Sosyal Bilimler Lisesi'nde çalışan öğretmenler başka okullarda görevlendirildiler. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu 'haksızlığa uğradıkları' gerekçesiyle yargıya gitti. Bu öğretmenler mahkemeyi kazanıp okullarına döndü. Kadrolaşmada sınır tanımayan Milli Eğitim Bakanlığı proje okullarında görev yapan ve 8 yılını dolduran öğretmenlere rotasyonu zorunlu kıldı. Böylece 8 yılını dolduran öğretmenler mahkemeyi kazanmış bile olsa başka okullara gitmek zorunda bırakıldı. Gidenlerin yerlerine proje okullarında başka öğretmenler görevlendirildi. Bu kapsamda ne hikmetse iki İl Milli Eğitim Şube Müdürünün eşi ETİ Sosyal Bilimler Lisesi'nde görevlendirildi. Bu eşlerden biri Müdür Baş Yardımcısı yapılırken, diğeri ise Tarih Öğretmeni olarak okulda öğrencilere ders vermeye başladı. 'Şimdi ne var bunda? Milli Eğitim Şube Müdürü eşi olanlar bu okulda çalışamayacak mı?' diye sorular sorulabilir. Ancak proje okullarına atamalar yapılırken bir kriter yok. Ne yöneticilik kıdemi, ne öğretmenlik kıdemi, ne sınav, ne değerlendirme puanı dikkate alınıyor. Yani bu proje okullarına yapılan yönetici ve öğretmen atamaları tamamen keyfi sistemde yapılıyor. Bundan dolayı hiç kimse bana İl Milli Eğitim Şube Müdürü eşlerinin proje okulu olan ETİ Sosyal Bilimler Lisesi'ne atanmasını 'Etik' olduğunu aslasavunamaz.

NEDEN PUANI YÜKSEK OKULLAR?

İl Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen'e soruyorum; Proje okullarında Milli Eğitim Şube Müdürlerinden sonra Vali Yardımcılarının, Kaymakamların, diğer kamu kurumların il müdürlerinin öğretmen olan eşlerine de görev verilecek mi? Ne yazık ki AKP iktidarıyla birlikte Milli Eğitim'de 'etik, adalet, sınav kazanma, liyakat' gibi önemli kavramlar yok edildi. Bunların yerine yandaşlık, cemaatcilik ve adam kayırmacılık aldı başını gitti. Üç yıl öncesine kadar Milli Eğitim'deki atamalarda söz sahibi FETÖ'cüler değil miydi? Eğitim Bir-Sen'e üye olmayan eğitimcilere ve okul yöneticilerine yapılan zulüm ve haksızlıklar artık olağan hale gelmedi mi? Ancak bugün atamalarda adaletsizlikler yaparak 'kul hakkı' yiyenler bunun hesabını elbet verecek. Neden velilerin çocuklarını okutmak için yoğun çaba sarf ettiği puanları çok yüksek olan okullar proje okulu yapıldı? Neden onların yerine vasat okullar proje okulu yapılıp, onların başarı çıtalarının yükseltilmesi hiç düşünülmedi? Üniversite kazanma oranları %85-90-95 olan bu okullar 'dindar nesil' yetiştirmek için mi 'Proje Okulu' yapıldı. Proje okullarında amaç bu eğitim kurumlarını özel kılmak değil de sadece buralara keyfi atamaların yolunu açmak mıdır?

-------------------------------------------------------------------

RANDEVUYU KURUMU TEMSİLEN TALEP ETTİK

Türkiye Kamu-Sen İl TemsilcisiHaydar Urfalı, AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü'nün sekreterini altı defa arayıp, not bırakmalarına rağmen, kendilerine randevu verilmemesini eleştirmişti. Urfalı bu duruma tepki göstererek; Dündar Ünlü için; 'Milli Birlik Ve Beraberlik Ruhuna' yakışmayan bu tutumundan dolayı kendisini kınıyoruz' demişti. Ünlü kurum olarak bize yaptığı ziyarette, Urfalı'ya yanıt vererek; 'Sekreterin hatasından dolayı bu sıkıntı yaşandı. Sekreterimiz, 'Haydar Urfalı ziyaret etmek istiyor' diye not almış. O'nun Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı olduğunu belirtmemiş. Ben vatandaşlarla yaptığım görüşmeleri Halk Günü Toplantısı'nda gerçekleştiriyorum. Haydar Bey Türk Eğitim-Sen Başkanı olarak yazılmış olsaydı, kesinlikle kendisine randevu verirdim. Kendisiyle niye görüşmeyeyim ki? Ancak Haydar Bey, cep telefonuyla bana ulaşabilirdi. O bunu yapmadı. Beni kamuoyuna şikayet edip, kınadı. Bu kınamadan sonra onunla artık ne görüşeyim ki?' demişti. Ünlü'nün kendisine yönelik yaptığı açıklamayı kendi sosyal paylaşım sitesinde paylaşan Haydar Urfalı konuyla ilgili şu yorumu yaptı; 'AKP Eskişehir İl Başkanı Dündar Ünlü 'Eskişehir'de Yenikapı Ruhu Yaşatılmak İstemiyor mu?' konulu basın açıklamamıza ilişkin açıklama yapmış.Gerçekten bir yanlışlık varsa; yapılan yanlışlıktan dolayı özür kamuoyundan ve Türkiye Kamu-Sen'den özür dilemesi gerekirken bakın neler söylemiş. Bunun takdirini kamuoyuna bırakmakla birlikte 'bundan sonra onunla ne görüşeceğim' demiş.Söz konusu olayda geçen 6 randevu talebimizin sonuncusu basın açıklamamızdan 1 gün önce bizzat tarafımdan yapılmış ve sitemimizin başkana iletilmesi istenmiştir.Ayrıca bu randevu talepleri bir kurumu temsilen yapılmıştır. Bu nedenle AKP İl Başkanlığının resmi iletişim kanallarından birisi olan telefonları kullanılmıştır.Ayrıca tüzel kişilikleri temsil eden kimselerin başka tüzel kişilikleri temsil eden kişilerden informal iletişim kanallarını kullanarak iletişime geçilmesini istemeleri abesle iştigaldir.Sayın İl Başkanının yaptığı açıklamalar; basın açıklamamızdaki eleştiri ve şikayetlerimiz de yer alan hususların haklılığını doğruluğunu bir kez daha ortaya koymuştur.'

----------------------------------------------------------------

TRAMVAYDA ÇİLE ÇEKTİREN İNSANLAR

Gelişmiş ülkelerde insanlar özel araçları olmasına rağmen genellikle seyahatlerinde toplu taşımayı tercih eder. Bizde yıllardır 'Türkiye'de neden bu olmuyor?' diye hayıflanıyoruz. Ancak toplu taşımayı kullanırken, insanlar büyük çile yaşarsa, tabi ki özel araçlarını kullanmak zorunda kalır. İnsanlar Eskişehir'de sabah mesaiye veya okula gidiş saatlerinde ve akşam çıkış saatlerinde önce tramvaylara binebilmek için; sonrasında yolculuk ederken büyük çile yaşıyor. Özellikle tramvay içerisindeki sıkışıklıkta çoğunluğu öğrenci olan sırt çantalılar farkında olmadan diğer yolculara büyük eziyet yaşatıyor. Oysa tramvaya binerken, sırt çantalarını çıkarıp ellerine alsalar, birlikte yolculuk ettiği insanlara rahatsızlık vermemiş olacak. Bebekli ve engelli araçlara ayrılmış yerleri ısrarla işgal eden vatandaşlar var. Bu kişiler gereksiz yere bebekli annelerle tartışıyor. Yarın bu tartışmalara babalarda girerse, tramvaylarda çok kavga yaşanır. Bir yolculukta uzakta olmama rağmen bir bebek annesiyle tartışan o bilinçsiz kişilere sesimi yükselterek sert bir şekilde tepki verdim. Hatta onlara 'Öküz müsünüz?' diyerek, doğanın sevimli varlıkları olan hayvanlara hakaret etmiş oldum. İnenler inmeden, tramvaya binmeye çalışanlarda insanlara sıkıntı yaşatıyor. Yüksek sesle telefonda konuşanlar, Sıkıştırdığı insanın tepki vermesi üzerine; 'Kardeşim madem rahatsız oluyorsun, özel taksi tut öyle git' diye akıl vermeye çalışan şark kurnazları artık tramvayların olağan figürleri durumunda. Bence ESTRAM yetkililerinin 'Tramvaya binerken lütfen sırt çantanızı çıkarınız', 'Engelli ve bebek arabalarının ayrıldığı alanı lütfen işgal etmeyiniz' diye anons yapmaları gerekiyor. Çünkü bunların doğruluğunu ayırt edemeyecek durumda çok insan var.

--------------------------------------------------------------

FOTO ŞAKA

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: Necmi Bey, artık senin Bakanın değilim. Peşimden koşmayı bırakıp, Milli Eğitim'in işlerine baksana.

İl Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen: Benim yüzümü unutmayın diye peşinizden koşuyorum. Yeni Bakan yarın görevden aldığında, sizden Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünü istemem için yüzüm olsun!...