Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...
Gökyüzü bekliyor bizleri ve o gün omzumuzda neyi taşıyor olacağız? Çocukların tebessümü, işçilerin nasırlı elleri, devrimcilerin ödediği bedeller ve madende ezilen insanlık onuru? Hangisinin en güzel şekilde temsiliyeti bizimle gelecek? Şiirlerle uzanıyoruz onların bizler için bıraktığı onurlu maviliklere. Nazım Hikmet tebessümle dokunuyor ellerimiz ve Yılmaz Güney de katılıyor bu evrensel sevdaya. Şiirlerle daha güçlü, türkülerle daha da biz bir Ali İsmail Korkmaz olacaktır gecelerimiz. Sevdayla, aşkla, şiirle ve gözyaşlarıyla selam olsun onun nezdinde dostlara...
........
BİR MÜZİK İNSANI - FİKRET KIZILOK
2002'de oğlu Yağmur Kızılok'un girişimleriyle yayınlanan 'Dünden Bugüne, 1965-2001' adlı en iyileri albümünün kapağında 'Soldan doğdum, soldan uyandım, solda oturdum, insan olmanın haysiyetini solda buldum, hep solcu oldum, hep solcu kalacağım. Sebebi gayet basit; insanın soyutlarının ve somutlarının bir olduğudur. Güzelliklerin, kültürün ve sanatın satın alınamayacağıdır. Bir 'Akl-ı evvel'in yaratıp her şeyin ortasına koyduğuna inanmam. Mistik işlerle uğraşamam.' sözleriyle solculuğunun yanı sıra ateist olduğunun altı çizilir.
Satışlarının en üst noktasındayken müzikten çekilmesini açıklarken 'Dünya halklarının yüzde 80'i bilinçsiz, sadece üretim için yaşıyor, Amerika da dahil. Gerçek entelektüel yüzde 5'i bile bulmaz. Demek ki cahil olan yüzde 80'le ilişki kurup meşhur oluyorsun. Böyle meşhur olmak aslında utanılacak bir şey, ben utanırım. Değerli olmak önemli. Müziğim, sesim, şarkılarım tanınsın, ama ben tanınmayayım.' diyerek kitle problemine değinmiştir.
...........
BİR ŞAİR - ERKAN KANTARCI
Soluk Algınlığı
bayanlar baylar!
Gölgesini görüyorsunuz kelimelerin
uzaklıklar topluyor elleriniz yorgun
kanatlarınızda bir yan çocukluk kabusları
bir yan suskun kuşların uğultusu
soyunuyorsunuz ürkek yenilgilere
bayanlar baylar!
Yoksunuz baktığım her yerde yoksun'uz
bense limanda kendi günbatımı bekliyorum
avuçlarımda kutsallığı suyun
ve soluma sarmalanan ateşi sönmüş ihtirasın
bayanlar baylar!
Sevilemiyorsanız tebdili insan edip çekip gitmeli
yeter geceleri sokak lambalarından umulan medet
ayrıştırdı günleri bir soluk algınlığı
hırçın bir sonbahar sabahında
acılar ete kemiğe büründü bayanlar baylar!
oyuncak dünyada dünyanın oyuncağı oluyoruz
.........
FELSEFE: SPİNOZA
Spinoza'nın düşünce kaynaklarında farklı etkilerin olduğu söylenebilir. Onun zor anlaşılan ya da tamamen zıt yönlerde anlaşılan felsefesinin oluşumunda bir yanda Yahudi mistiklerini, İslam düşünürlerini, skolastikleri, 17. yüzyılda çok önemli gelişmeler kaydeden doğa bilimlerini, Giordano Bruno ve özellikle onun panteizmini ve bütün bunların ötesinde Descartes'ı ve Kartezyen felsefeyi buluruz. Bir anlamda bunlara bağlı olarak onun felsefi sorununun töz sorunu olduğunu, bu eksende varlık problemine yöneldiğini söyleyebiliriz.
Beden ve ruhun birbirlerine olan üstünlükleri yerine paralelliklerini savunan Spinoza ereksel bir nedenselliğe de karşı çıkmıştır. Bununla birlikte aşkın bir tanrı anlayışı yerine içkin bir doğa anlayışı getirmiştir. Böylece ruhun bedeni yönettiği insan biçimli tanrı fikri yerine bütün çeşitlilikleri barındıran ereksel olmayan tek bir doğadan bahsetmekle beraber insandaki temel üç yanılsamayı tasvir etmiştir. Ereklilik çerçevesinde; Bilinç, özgürlük ve tanrıbilimsel yanılsama.
..........
SANAT HABERLERİ
Eskişehir'de Ekim ayından itibaren Eskişehir Edebiyat Buluşmaları'nı başlatıyoruz. 'Konuklarımız Var' sloganıyla her ay gelecek bir kaç edebiyatçı dost bizlerle olacak. Üniversiteleriyle, liseli edebiyatsever dostlarla birlikte buradaki şair, yazar dostlarımızla üstatların da onayıyla sevgiyle, keyifle, şiirle ve yoldaşlığın ışığıyla her ay dostları misafir edeceğiz.
.......
BİR ŞARKICI - YAŞAR KURT
Gecelerimize eşlik eden bir dost ve emekçi dostu dokuz altı yollarının ressamı Yaşar Kurt.Bir kaza eseri giremediği konservatuvar sınavları ardından müzik alanında kendi kendini yetiştirmeye çalışmıştır. Kurduğu, Beyaz Yunus grubunda alternatif müzik üretme kaygısını gruptakilere kabul ettirememesi üzerine grup dağıldı. Oyuncu olan arkadaşlarının çağırması üzerine Almanya'nın Wuppertal kentine gitti. 1993 yılında Almanya'da ilk kez gördüğü bir müzik kayıt stüdyosunda ödünç aldığı gitarla yalnızca üç saatte şarkılarını okuduğu bir kayda sahip oldu.