MİLLİ Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) rehber öğretmenlere hizmet içi eğitim programı kapsamında dağıttığı kitapta, başörtülü kadının olumlu, başı açık kadının ise olumsuz örneklerle resmedilmesi büyük tepkileri yol aştı. Bu kitap Ziya Selçuk'un Milli Eğitim Bakanı olmasından önce 2017 yılında hazırlandığı ortaya çıktı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada ise hizmet içi eğitimler için 2017 yılında hazırlanan 'Psikososyal Önleyici Destek Programı' kitabının iddia edildiği gibi öğrencilere yönelik değil, rehberlik öğretmenlerinin mesleki gelişimine kaynak olarak sunulduğu ifade edildi. Milli Eğitim Bakanlığı bu kitapla ilgili inceleme başlattı. Bu kitabı hazırlayanlar başı açık kadınları kötü göstererek, neyi amaçlıyor? Son yıllarda devletin polisinin yapılan eylemlerde kadınlara yönelik yaptığı çifte standart dikkt çekiyor. Başı açık kızların saçlarından tutup yerlerde sürüklerken, türbanlı bacılarına gayet hoşgörülü davranıyorlar. Sanki başı açık kızlar Türkiye Cumhuriyeti'nin değil de Muz Cumhuriyetinin vatandaşı. Yoksa devletin başındakiler de mi bu kitabı hazırlayanlar gibi düşünüyor? Beni arayan eğitimciler, 'Bu kitapta bazı cemaat yurt ve vakıflarında öğrencilere tecavüz eden, onları bademleyen sakallı sapıkları çizselerdi daha iyi olurdu' diye tepki gösterdi.
------------------------------------------------
'3310 ŞEHİT OLDU'

Tarih 24 Ocak 2001. Yer Diyarbakır. Akşam televizyon haber bültenlerinde Bir telsiz görüşmesi. 'Saat 18.50: Merkez, merkez. saldırıya uğradık, saldırıya uğradık /Merkez :olay yeri neresi?/ Yaralı Polis: Şehitlik Mevkii/Merkez : zaiyat var mı, zayiat var mı?/Yaralı polis: şehidimiz var./ Merkez : Sayın 3310'un durumu ne? /Yaralı polis: başımız sağolsun...'

HAİN SALDIRI
3310 Diyarbakır Emniyet Müdürü merhum Ali Gaffar Okkan'ın telsiz anonsuydu. O günden beri 3310 anonsunu her duyduğumuzda Ali Gaffar Okkan aklımıza geliyor. 1986-1993 yılları arasında Eskişehir'de önce Asayiş Şube Müdürü, sonra Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Okkan, 19 yıl önce hain bir saldırı sonucu şehit edildi. Eskişehir'de Polisgücü Hentbol takımını kuran Okkan, spor ile halkı bütünleştirmeye çalıştı. Eskişehir'de başarıyla görev yaptıktan sonra 1993 yılında Kars Emniyet Müdürü oldu. Oradan 18 Kasım 1997 yılında Diyarbakır'a atandı. Okkan burada, Hizbullah'ın çökertilmesinde çok önemli bir rol oynadı. Kadın polisler Diyarbakır'da ilk kez onun emriyle sokağa çıkarak, trafiği yönetti. Okkan; İki küçük otomobil aldı ve mavi-beyaza boyattı, İkişer kadın polis görevlendirdi. Bir otomobil kaybolan çocukları toplayıp ailelerine teslim ediyor, diğeri de yürümekte zorlanan yaşlılara yardım ediyordu.

HUZUR GETİRDİ
Havaalanındaki kadın polisler yaşlı yolcuların bilet işlemlerini yaptı, uçağa kadar götürdü. Havaalanına tekerlekli sandalye aldırdı. Okkan'ın ilklerinden biri de şehrin kritik noktalarına kurdurduğu kameralardı. Gece yarılarına kadar makam odasındaki dev ekranda sokakları gözlerdi. O'nun sayesinde Diyarbakır'a huzur geldi. Artık halk akşamları rahatça sokakta dolaşabiliyordu. Diyarbakırspor'a büyük destek verdi. Diyarbakırspor sevgisiyle halkın gönlünü fethetti. Çok sevdikleri Emniyet Müdürü'nün öldürülmesine tepki gösteren Diyarbakır halkı, cenazenin olduğu gün kepenk kapattı ve şehrin sokaklarında protesto yürüyüşü yaptı.Diyarbakır'da hiçbir Emniyet Müdürü O'nun kadar sevilmedi. O'nun cenazesini memleketi Sakarya Hendek'e 100 binlerce Diyarbakırlı uğurladı. Bu cinayet hala çözülmedi. Hizbullah'ın yaptığı iddia edildi. JİTEM suçlandı. Aradan 19 yıl geçti. Ama failleri hala yakalanamadı. Okkan'ın dün ölüm yıldönümüydü. O'nu rahmetle anıyorum. Mekanı Cennet olsun...
-------------------------------------------------
BELEDİYE BAŞKANINI
İL DELEGESİ YAZMADI


13 Ocak'ta CHP Seyitgazi İlçe Kongresini kazanan Volkan Enver Kılıç'a; 'Belediye Başkanı Uğur Tepe'yi İl delegesi yazmamışsın' dedim. Kılıç; 'Sadece onu değil, kendimi de İl delegesi yazmadım. Belediye başkanlarının örgütlere karışmasını istemediğim için sayın Uğur Tepe'yi İl delegesi yazmadım. Tabandan gelen bir siyasetçi olarak bu konuda örgütü tercih ettim. Kimsenin ve hiçbir grubun adayı olmadım'dedi. Seyitgazi İlçe Kongresi'nde iki liste çıkmıştı. Volkan Enver Kılıç 43 oyla İlçe Başkanlığına seçilirken; diğer aday Şener Sara 29 oyda kalmıştı...
------------------------------------------------------
CUMARTESİ HİKAYESİ
MÜZİK SAHTELİKTEN KURTARIR

O, bir zamanlar Polonya'nın en ünlü piyanisti ve bestecisiydi. Hem de Chopin'i en iyi yorumlayanlardan biri...Sonra diplomat oldu. Dahası siyasete girdi ve Polonya'nın Başbakanlığına seçildi. Bir gün Başbakan olarak Fransa gezisi sırasında Paris Üniversitesi müzik bölümünde okuyan bir genç yanına gelip; 'Siz o ünlü piyanist Ignacy Jan Paderewski değil misiniz?' diye sordu. Paderewski; 'Evet O benim' diye yanıtladı. 'Fakat şimdi?' 'Şimdi Polonya'nın Başbakanıyım işte' deyince genç; 'Yaa öyle mi, ne büyük bir düşüş'diyerek, kinayeli bir cevap verir. Paderewski gencin bu sözünü hayatı boyunca kendine dert eder. Bir gün halka konuşurken şunları söyler; 'Piyanonun tuşlarına hükmetmek devlete hükmetmekten zormuş meğer...! Başbakan iken ırmak geçmeyen yere köprü vaadedersiniz herkes inanır.
Halkı kandırarak devlete hükmedebilirsiniz, ama yedi oktavlı bir piyanoda, fa sesine basıp do diye yutturamazsınız. Notalar sizi gerçeğe, yalnızca gerçeğe, matematiksel ölçüye, tartıya, armoniye, melodiye doğru sesi vermek için doğru tuşa basmaya mecbur eder. Müzik sizi yalandan, sahtelikten kurtarır.'
----------------------------------------
FOTO ŞAKA

AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı: Kemal Bey şu hassas dönemde sizde Cumhur ittifakına girmelisiniz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: MHP yetmedi! CHP'yi de Erdoğan'a bağlayacaksınız. Ama yemezleeeer!!!
--------------------------------------------
FIKRA
SAĞDAN SOLA OKUMA

Coca Cola'nın pazarlama temsilcilerinden biri Ortadoğu'daki görevinden büyük bir hayal kırıklığıyla dönmüş.. Niye başarılı olamadığını da arkadaşlarına anlatmış..
'Beni Ortadoğu'ya ilk gönderdiklerinde iki sorun vardı.. Arapça bilmiyordum. Halkta da okuma yazma öyle yüksek değildi... Bu yüzden onlara vermek istediğim mesajı yan yana 3 resim halinde düzenledim. Birinci resimde bir Arap, çölde kumların üstünde sürünüyor, susuzluktan kavrulmuş, ölüyor. İkinci resimde kumlar arasında bulduğu Coca Cola'yı içiyor. Üçüncüde adam dipdiri, ayakta.. Canlı ve neşeli..'
'Ee.. Harika fikir.. Anlamadılar mı?..'
'Anladılar tabii. Sorun da bu. Araplar sağdan sola okurlarmış meğer!..'