AKP'nin Eskişehir milletvekilleri hemen her Pazartesi basınla bir araya geliyor…

Çoğunlukla Salih Koca,

Zaman zaman da Ülker Can…

Şehirle, ülkeyle, siyasetle ilgili önemli gündem maddelerini değerlendiriyor, gazetecilerin sorularını yanıtlıyorlar…

Son yerel seçimlere kadar, özellikle Salih Koca'nın bu tür açıklamalarında hükümetin icraatlarına ve Başbakana övgüler ve Eskişehir'e AKP hükümeti tarafından yapılan hizmetler ön plana çıkartılır, yerel yönetimler (CHP'li belediyeler) ve Yılmaz Büyükerşen eleştirilirdi…

Ancak son günlerde görüyoruz ki,

Salih Koca, AKP Eskişehir örgütünün içindeki bir takım düzenlemelerden, uygulamalardan ve eleştirilerden de söz ediyor…

Daha doğrusu söz etmek zorunda kalıyor…

Elbette bu durumda çok da garipsenecek bir durum yok…

Siyasi partiler ve iç dinamikleri, halkla ne kadar içli dışlı, kamuoyuyla ne kadar yakın ve barışık olurlarsa, o kadar şeffaflaşırlar…

İçlerindeki sorunlar ve sıkıntılar da o denli ortaya çıkar…

Bunları, AKP'nin şeffaflaştığı, halkla kaynaştığı anlamında söylemiyorum …

Hangi siyasi parti olursa olsun, içyapılarının kamuoyu önünde biliniyor ve konuşuluyor olmasının 'demokrasi açısından' olumlu bir gelişme olması yönüyle dile getiriyorum…

***

Salih Koca dün yaptığı toplantıda, AKP örgütü ve il-ilçe başkan ve yönetimlerinin atanmasının son günlerde sıkça konuşulmaya ve dolayısıyla yazılıp çizilmeye başlanması ile ilgili sıkıntılarını dile getiriyor…

Ancak bu sıkıntısını dile getirirken ilginç bir yaklaşım sergiliyor…

Koca, dedikodu çıkaranların cesaretleri ve güvenleri varsa isimleri ile konuşmaları gerektiğini belirtiyor ve,

'İsimsiz konuşmak etik olmaz.

İsimsiz dedikodulara cevap vermek olmaz.

Söyleyenin, söyletenin, taşıyanların isimlerinin belli olması lazım…' diyor…

Salih Koca'nın buraya kadar söylediklerine ancak şapka çıkartılır…

Ama ya devamında söylediklerine ne diyeceksiniz?

'Bu şekilde dedikoduları çıkaranlar, teşkilatı değil kendi çıkarlarını düşünenler.

Kendi işlerine yarayacak isimler seçilmeyince pürüz çıkaranlar…'

Hani isim vermeden konuşmak etik değildi…

Şimdi Salih Koca, 'Bu şekilde dedikoduları çıkaranlar, teşkilatı değil kendi çıkarlarını düşünenler' derken ve isim vermezken, bir satır önce kıyasıya eleştirdiği şeyin aynısını kendisi yinelemiş olmuyor mu?

Etik olmadığını söylediği 'isim vermeden konuşmanın' aynısını kendisi yapmıyor mu?

Maalesef yapıyor…

Bu dedikoduları çıkaranlar kim?

İsimleri?

Teşkilatı değil de kendi çıkarlarını düşünenler kimler?

Salih Koca kendi kendini tekzip etmiş olmuyor mu?

***

Salih Koca,

İsim verilmeden yapılan dedikoduları kamuoyu gündemine getiren gazetecilere de sitem ediyor, haklı olarak…

BAKIN NASIL SİTEM EDİYOR SALİH KOCA…

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Salih Koca'ya bir gazeteci şöyle bir soru soruyor;

'Son günlerde il başkanının değişiminin sizin himayenizde olduğu söyleniyor. İl Başkan ve yönetimlerini sizin seçtiğiniz, parti içinde bunu istemeyenler olduğu yönünde iddialar var…'

Koca tepki gösteriyor ama konuşmadan da duramıyor;

'Mantıklı soru olursa cevap veririm, böyle bir soruya cevap vermem.

İddiayı atan kim?

İsimsiz konuşmak etik olmaz.

Bir yazıyı yazabiliyorsak, söyleyen kişiyi söylemek lazım.

Siz gazeteciler hakkında da bize bir sürü dedikodular geliyor.

Biz çıkıp bu gazeteci için şunu söylüyorlar diyemeyiz.

Benim annem de senin anneni bir yerlerde görmüş meselesine geldi bu Eskişehir'de.

Bu kadar seviyeyi düşürmek doğru değil.

Size gelip bunu söyleyen, aktaran, yazan kişi kendi adını yazdırıyorsa, arkasında duruyor demektir.

Biz bunu duyduk, böyle söylendi.

Böyle bir gazetecilik mantığı olmaz.

Açık açık dedikoduya mahal vermeden, size gelen bilgileri şu kişi şunu söylüyor demeniz haberdir.

Gazetecilik mantığında bunu anlarım.

Ama tutup şu şunu söylüyor, haberi ve mantığı olamaz.

Biz de çıkalım her gün toplantılarda sizin hakkınızda şunu şunu söylüyorlar diyelim,

böyle bir mantık olabilir mi?

Söylüyorlarla iş olmaz.

Söyleyen kişi bensem Salih Koca böyle dedi dersin.

Bu soruları size soran kimse ismini söylersiniz.

Bu kadar cesur değilse bir insan zaten bundan şüphe edilir.

Hem söyleyenden hem söyletenden şüphe edilir.

Böyle bir haksız kampanya yapılmaz, böyle bir haksızlık olmaz.

Şu şunu söylüyor, bu bunu söylüyor sorusuna cevap vermeyiz,

Böyle sorularla da muhatap olmak istemeyiz.

Açık açık varsa şu şunu söylüyor diye,

Sorun cevabını verelim…'

***

Salih Koca söylediklerinin bu bölümünde yerden göğe haklı…

Kişi A, kişi B…

Oradakilerden biri…

Şu partiye yakın, bu partiyi iyi bilen biri ya da birileri… diye başlayıp, 'yorum ve değerlendirme değil' tamamen iftira, yalan dolan, aslı astarı olmayan şeyleri 'köşe yazısı diye' yazan arkadaşlara ithaf olunur…

(Biz o kadar söyledik anlamadılar, belki milletvekili Salih Koca söyleyince anlarlar…)