Yunanistan'da yapılan son seçimlerde solun başarılı olması ve Avrupa'da solun giderek ivme kazanması, dünya genelinde 'sol' üzerine yapılan tartışmaları kızıştırdı.

Türkiye'de ise bir yandan Yunanistan ve İspanya'daki sol hareketlerin 'Bizim Gezi Hareketi ile benzeşmesi', diğer yandan ' Haziran Seçimlerinin iyice yaklaşması'; sol şeridimizdeki tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Bu arada AKP ve güdümündeki medya;'pompalanan başkanlık tartışmaları' ya da 'seçimlerde kimler aday olacak?..' gibi 'cambaza bak' taktikleriyle bu tartışmaları başka alanlara kaydırarak halkın dikkatini dağıtmaya çalışıyor.

Örneğin, mevcut 'Siyasi Partiler ve Seçim Yasası ile seçime gitmenin saçmalığı' gözden kaçırılıyor.

Bu nedenlerle siyasetimizin sol şeridindeki mevcut durumun iyi irdelenmesi ve üretilen doğruların da paylaşılması gerekiyor.

Türkiye'de SYRİZA ve ÇİPRAS'a Benzeyen Var mı?..

SYRİZA'nın seçim başarısından sonra ülkemizde 'o partiyi ve liderini birilerine benzetme' konusunda adeta yarış başladı. O benzetmeleri birlikte irdeleyelim:

1. AKP ve RTE Benzetmesi: Bence en saçma ve komik benzetme budur. Çünkü SYRİZA, AKP gibi bir dinsel kökene dayalı ve gerici parti değildir. Özgürlükçü ÇİPRAS ile otoriter RTE'yi birbirine benzetmek ise 'abesle iştigal etmektir…'

2. HDP ve Demirtaş Benzetmesi: SYRİZA, herhangi bir etnik kökene dayanmayan sol bir partidir.

HDP ise 'Kürt şovenizmine' dayanmaktadır ve 'sol kimliği tartışmalıdır'. Bu bağlamda HDP, 'Yunanistan ve Bulgaristan'da Türklerin oluşturduğu siyasi örgütlere' benzetilebilir.

HDP'nin 'sol kimliğe sahip bir Türkiye partisi' olabilmesi için; kendisini öncelikle 'feodal ilişkilerden, Kürt şovenizminden ve terörden arındırması', sonra da AKP'den ve dinci kesimlerden bağımsız olabilmesi gerekir.

Çipras ile Demirtaş arasındaki tek benzerlik ise 'genç' olmalarıdır…

3. SYRİZA ve Sosyalist Partilerimiz: Türkiye'deki bölük pörçük sosyalist/komünist partilerden hiçbirisi, bir çatı partisi olan SYRİZA ile tam olarak örtüşmüyor. Bizimkilerden bazıları Yunanistan'daki komünist partilere, bazıları da SYRİZA çatısı altındaki radikal sol partilere benziyor.

4. CHP- SYRİZA İlişkisi: Evrensel sol kriterlerin farklı kategorisinde yer alan bu iki partinin tabanlarındaki 'eşitlik ve özgürlük içinde çağdaş bir toplumsal yaşam umutlayan kitleler' birbiriyle benzeşiyor. Ama bu iki partinin hedefleri ve yöntemleri birbirinden epeyce farklı…

5. SYRİZA- 'Gezi Hareketi' Benzetmesi: Her iki hareketin içindeki 'özgürlük ve eşitlik isteyen öfkeli umutlar…' birbirine çok benziyor. Ancak ne yazık ki bizim 'Gezi Hareketi'nin SYRİZA gibi bir 'çatı partisi' henüz oluşmuş değil…

Yukarıda irdelemeye çalıştığım benzetmelerin açıkça ortaya koyduğu gibi, aslında 'SYRİZA bizden çok kendine benziyor…' Çünkü Yunanistan, Türkiye değil… Örneğin, Yunanistan'ın karşısında 'dinselliğe dayalı otoriter bir rejim tehlikesi' yok.

Onun için Türkiye solu, kendi umutlarının yol haritasını kendisi çizmek zorunda…

Sol Şeridimizde 'SEÇİM İŞBİRLİĞİ' Olabilir mi?

Türkiye'ye ait ekonomik, demokratik, siyasal, kültürel, anketsel vb. tüm göstergelerin açıkça ortaya koymakta olduğu gibi; bu ülkenin önümüzdeki Haziran seçimlerinde AKP iktidarından kurtarılması gerekiyor.

Bunun için de 'AKP'ye karşı güçlü bir seçim işbirliği yapılması' zorunluluğu adeta kendini dayatıyor…

Bu zorunluluğun baş sorumluluğu da sosyal demokrat ve sosyalist partilere düşüyor.

Sol birlik konusunda, son yıllarda sosyal demokratların CHP çatısı altında bütünleşmeleri önemli bir avantaj sağlarken, sosyalist partilerin parçalı ve etkisiz olmaları sıkıntı yaratıyor.

Yapılacak sağlıklı bir seçim işbirliği konusunda, solla ilgisi olmayan hayalî varsayımları bir yana bırakarak, sol kamuoyunda çokça tartışılan iki olasılığı birlikte değerlendirelim:

1. CHP- HDP- BHH İşbirliği: Son günlerde daha çok Birleşik Haziran Hareketi (BHH) çevrelerinde dillendirilen bu işbirliğinin, Türkiye'nin bugünkü koşullarında uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği mümkün görünmüyor.

Bu olmazlığın HDP açısından nedenlerini yukarıda açıklamaya çalıştım. Bu nedenleri ortadan kaldırmadığı, üstelik CHP'ye yönelik saldırılarını demokratik eleştiriye dönüştürmediği sürece, HDP ile işbirliği Türkiye birliğine zarar verebilir.

HDP çatısı altına sığınan sol hareketler de artık bu gerçeği görmek durumundadırlar…

Zaten böyle bir işbirliğine CHP'nin bugünkü durumu da uygun değildir.

BHH'nin ise bugünkü konumuyla böyle bir işbirliğinde katalizör olması mümkün değildir.

2. CHP- BHH İşbirliği: Ülkemizde 'laik ve demokratik Türkiye' umutlarının odağı olan CHP ile 'özgürlük ve eşitlik umutlarının öfkesi' olan Gezi ruhunu birleşik güce dönüştürmeyi hedefleyen BHH'nın; Haziran seçimlerinde işbirliği yapmaları çok önemli bir durumdur.

Böyle bir işbirliğinin ete kemiğe bürünebilmesi için: 'CHP yüzünü daha çok sola dönmeli ve BHH' ya kulak vermelidir…'

BHH de öncelikle 'toplumsal muhalefette sokak- sandık ikilemi' sorunsalından arınmalıdır. BHH çevrelerinde dillendirilen 'seçimde seçmenleri serbest bırakmak…' tutumunun, sorumluluk yüklenmekten kaçmakla eş anlamlı olduğu unutulmamalıdır…

Sözün özü CHP ve BHH, 7 Haziran'da seçim işbirliği yapma iradelerini ve cesaretlerini açıkça ortaya koymalıdırlar…

Eğer bu ilkeli yaklaşımlar benimsenirse, seçim işbirliğinin nasıl olacağının yöntemi bulunabilir…

Böylece, TBMM aritmetiğinde köklü bir değişiklik sağlanabilir.

Evet, 'Haziran umut vadediyor…'

Ama tıpkı Aziz NESİN'in dediğince: 'Kendisi çatlamadan, toprağı çatlatamaz tohum…'

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.