Türkiye Kamu-Sen '1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü Eskişehir'de düzenleyecekleri büyük bir organizasyonla kutlayacak.
SAAT 11.00'DE TOPLANACAK
1 Mayıs günü Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ve konfederasyon genel merkezi tam kadro Eskişehir'de olacak. 25 İlden Türkiye Kamu-Sen Üyeleri de bu büyük etkinliğe katılacak. 1 Mayıs Pazartesi günü Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı ve üyeleri Atatürk Bulvarı Migros karşısında saat 11.00'de toplanarak, Odunpazarı Meydanına yürüyecek.
DAVET ETTİ
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Haydar Urfalı, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş'un ES GROUP'a yaptığı ziyarette, bu etkinlikle ilgili bize şu bilgileri verdi; 'Türkiye Kamu-Sen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde Eskişehir'de olacak. 1 Mayıs, ülkede kargaşa, terör yaratma günü değil, çalışma hayatının tüm problemlerinin gündeme geldiği bir gün olarak kutlanmalıdır. Kadrosuz, güvencesiz çalışmanın, neredeyse, asıl istihdam biçimi haline getirilmek istendiği, işsizliğin %13'e yükseldiği, gelir dağılımı adaletinin sağlanamadığı, yandaş kadrolar oluşturmak için her türlü gayri ahlaki ve hukuki mevzuatın çıkarıldığı ülkemizde, bu uygulamalara sessiz kalınamaz. Konfederasyon olarak, 1 Mayıs'ı adına uygun olarak kutlama azim ve kararındayız. Tüm Kamu çalışanlarını 1 Mayıs'ta, Eskişehir Odunpazarı Meydanına bekliyoruz.'
///////
CUMARTESİ HİKAYESİ
ENTELEKTÜEL OLABİLMEK
Üniversitenin son günleriydi. Okulda en çok sevdiğim hocanın odasındaydım. Bana, 'Ne olmak istiyorsun?' dedi. 'Entelektüel olmak istiyorum' dedim. 'Senden entelektüel olmaz' dedi. Çok şaşırmıştım.
KÖYLÜ GİBİ KIZDIN
Biraz duraksadıktan sonra, kırgın ve alıngan bir ses tonuyla;
'Dersinizi 3 sene önce alıp geçtim. Dersinizi almama rağmen hala bütün derslerinize giriyorum. 300 kişilik sınıfta 30 kişi bile dersinize girmiyor. Şu gördüğünüz okulda en çok okuyan öğrenci benim. 1 tek kişi daha gösterebilir misiniz benim gibi okuyan, araştıran ve sizinle sınıfın ortasında yeri gelince sert tartışmalara giren?' dedim.
Ciddi bir ifadeyle tekrar; 'Senden Entelektüel olmaz' dedi.
İyice hiddetlenmiştim. 'İyi benden olmasın, Doçentlik tezlerine bile kaynak hazırladığım, konular önerdiğim şu gördüğünüz hocalarımızdan olsun!' dedim. Profesör, gülümseyerek geriye yaslandı. Uzun uzun baktı. Ben hocanın en gözde öğrencisi olduğumu ve bu konuda tam aksi şeyler söyleyeceğini tahmin ediyordum.
İçimden, 'Hoca'ya bak lan neler diyor!' diye geçiriyordum.
'Bak evladım' dedi. 'Senden çok iyi bir araştırmacı yazar olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir Entelektüel gibi 'Niçin olmaz?' diye sormadın. Aksine bir köylü gibi kızdın, alındın ve hiddetlendin' dedi.
HAVA ATMAK ZORUNDALAR
Hocayı dinliyordum dikkatle bir yandan da ruh halimden kurtulup, ne söylediğini anlamaya çalışıyordum. 'Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. Ben çok okuyan bir adamım. Ama Entelektüel değilim. Hayata senin tepkilerini veriyorum. Oğlum da çok okuyan birisi. O da yetmez. Ancak Entelektüel olmaya ondan sonra gelecek nesillerle başlanır.' Hocanın söyledikleri kafama çakılmıştı.
' Şu okulun önüne bak. Hepsi son model araba dolu ve hepsi hocalara ait. Her iki sene de bir de model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o yüksek unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ve diplomaları ne kadar yüksek olursa olsun, ruhlarındaki insan bir feodal köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez' dedi.
Odadan çıktığım günden beri bu hayat dersi niteliğindeki konuşma, her ne zaman TV'lerde büyük unvanlarla tartışan insanların bir anda ilkel öfke krizlerine girerek birbirlerine hezeyanlarla saldırdıkları anlar gözümün önüne gelip duruverir.
FOTO ŞAKA
Başbakan Binali Yıldırım: Cumhurbaşkanım, ben sizi partiye tekrar üye olmaya davet edecektim, bu kongre nereden çıktı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Sen kimsin ki partinin gerçek sahibini davet ediyorsun. Daha önce sana 'Bin Ali' dedim, Başbakan yaptım. 21 Mayıs'ta da 'İn Ali' diyeceğim, ineceksin!..