KESİT köşemizde Nisan ayı boyunca, toplumsal gündemimizdeki diğer konulara izninizle ara vereceğiz.
ÇünküEylül 1996' da başlayan KESİT köşesi yolculuğumuzda,27 yıldanberi okurlarla birlikte oluşturduğumuzgüzel geleneğisürdüreceğiz ve önceki yıllarda olduğu gibi, '2023 Nisan ayında da tüm yazılarımız 'Köy Enstitüleri' ile ilgili olacak.'
Amacımız, Türkiye eğitim tarihinde çok önemli yeri olan 'Köy Enstitüleri' konusunda anılarımızı, bilinçlerimizi ve umutlarımızı tazelemek; günümüze ve geleceğe 'uygulanabilir önermeler' çıkarabilmektir.
*****
İşe bugünkü yazımızın başlığında yer alan tarihleri anımsayarak başlayalım:
16 Mart 1848:Türkiye'de çağdaş anlamda 'ilk öğretmen okulu'olan 'Darülmuallimin-i Rüşdi' nin açılış tarihidir.
17 Nisan 1940: '3803 sayılı 'Köy Enstitüleri' Kanunu' nun kabul edildiği ve 'mevcut Köy Öğretmen OkullarınınKöy Enstitüsüne dönüştürüldüğü' tarihtir.
Aslında birbirleriyle çok yakın ilişkili olan 16 Mart ve 17 Nisan tarihleri, ne yazık ki uzun yıllardan beri adeta birbirleriyle yarıştırılır ve çatıştırılır…
Bu konuda sıkça karşımıza çıkan sapmalardan biri, Köy Enstitülerinin 17 Nisan 1940'tan önceki ulusal ve evrensel bağlarının görmezden gelinmesidir.
16 MART: AYDINLANMA DÜŞÜNCESİNİN ÜRÜNÜDÜR
'Aydınlanma' düşüncesinin, 'Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda, değişmez olarak kabul edilen dinsel ve geleneksel varsayımlara/ ön yargılara karşı, akılcı düşünceyi özgürleştirmeyi ve geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişim' olduğunu biliyoruz.
Avrupa'da gelişen Aydınlanma Çağı, kuralcı kilise sistemine karşı akıl ve bilimi öne çıkarmıştır. Aydınlanma sürecinin temel hedeflerinden biri de 'Laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitim' olmuştur.
Böyle bir durumda doğal olarak Aydınlanma düşünceleri Osmanlı'yı da etkilemiştir. Osmanlı Döneminde önce Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinden süzülüp gelen 'Batılılaşma/ Laikleşme' sürecinde, daha sonra 20. yüzyıl başlarında görülen sol/ sosyalist hareketler içinde 'eğitim reformu' düşünceleri filizlenmiştir.
Türkiye'de bu süreçte eğitim alanında geleneksel medrese sistemine karşı yürütülen bazı yenilikçi uygulamalar (tarih sırasıyla) şunlardır:
* 16 Mart 1848- Darülmuallimin (Öğretmen Okulu) açılması,
* 14 Ocak 1863- İlk Darülfünun (üniversite) açılışı,
* 15 Kasım 1868- Erkek İlköğretmen Okulu açılışı,
* 26 Nisan 1870- İlk Darülmullimat (Kız Öğretmen Okulu) açılışı,
* 1875- Taşra illerinde Erkek İlköğretmen Okulları açılmaya başlanması,
* 8 Şubat 1883- Her köyde okul açılması kararı çıkması,
* 3 Kasım 1891- Erkek Yüksek Öğretmen Okulu'nun açılması.
* Temmuz 1908- İlk öğretmen örgütü olan Encümen-i Muallimin kurulması,
* 12 Eylül 1914- İlk Kız Yüksek Öğretmen Okulu'nun açılması,
* 5 Temmuz 1915- Öğretmen Okulları Tüzüğü'nün çıkarılması.
* 1915- 1917 yıllarında Eskişehir Maarif Müdürlüğü yapan Ethem Nejat'ın 'Köye Göre Öğretmen Yetiştirme Projesini' hazırlaması.

17 NİSAN: BİR CUMHURİYET PROJESİDİR
Köy Enstitüleri denince, sıkça karşılaşılan durumlardan biri de 'Köy Enstitülerini Atatürk ve Cumhuriyet sürecinden koparma' sapkınlıklarıdır.
Köy Enstitüleri kuruluş yasasının 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılmış olmasına dayandırılarak, Atatürk'ün sağlığında eğitim alanında gerçekleştirilen ve her biri devrimsel özellikler taşıyan yasalar ve uygulamalar görmezden gelinir.
Örneğin,Üç Devrim Yasası(3 Mart 1924), Maarif Teşkilatı Hakkında Yasa (1926), Yeni Türk Harflerinin Kabulü ve Millet Mekteplerinin Açılması (1928), Türk Tarih Kurumu Yasası (1931), Türk Dil Kurumu yasası (1932), Üniversite Reformu (1933), Eğitmen Kursları (1936- 1937), Köy Öğretmen Okullarının Açılması (1937- 1938) gibi.
Bu dönemle ilgili olarak, öncelikle Kurtuluş ve Kuruluş süreçlerinin tartışmasız önderi olan Mustafa Kemal Atatürk'ü ve O'nun en güçlü ve sadık ardılı olan İsmet İnönü'yü tarihteki onurlu yerlerine oturtmak zorundayız. Çünkü o dönemin nesnel koşullarında Türkiye'de yapılan tüm devrimci atılımlar, o iki liderin bilgisi ve yönlendirmesiyle gerçekleşmiştir.
Bu bağlamda, CHP'nin 1931 ve 1935 Büyük Kurultaylarında köye yönelik politikaların (özellikle eğitim konusunun) karara bağlanmasında önder yönlendirmesi ön plandadır.
10 Haziran 1935'te Saffet Arıkan'ın, 'Öncelikle köyde eğitim sorununu çözmek üzere…' Milli Eğitim Bakanı olarak atanması da bu demokratik iradenin bir sonucudur.
Ayrıca, Cumhuriyet Türkiye'sinin 1920- 1947 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı yapan ve her biri hem Cumhuriyete bağlılık hem de eğitim liyakati olarak üstün nitelikler taşıyan ve o dönemin uluslararası eğitim sistemlerini (özellikle Batı eğitim sistemini) çok iyi bildikleri bilinen isimlerin katkıları da unutulmamalıdır.
Örneğin: Hamdullah Suphi Tanrıöver (1920- 1921/ 1925), İsmail Safa Özler (1922- 1924), Hüseyin Vasıf Çınar (1924), Mehmet Şükrü Saraçoğlu (1924- 1925) Mustafa Necati (1924- 1929), Reşit Galip (1932- 1939), Cemal Hüsnü Taray (1929- 1930),Yusuf Hikmet Bayur (1933- 1934), Saffet Arıkan (1935- 1938), Hasan Âli Yücel (1938- 1946) gibi.
Sözün özü, eğitim tarihimizdeki Öğretmen Okullarının ve Köy Enstitülerinin yerlerini irdelerken; konunun tarihsel süreciyle ulusal ve evrensel boyutlarının bir bütünlük içinde değerlendirilmesi önemlidir.
Köy Enstitüleriyle ilgili yazılarımız nisan ayı boyunca sürecek.
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla, birlikte…