AK Parti'de kongre takvimi belli oldu. Ekim-Kasım-Aralık 2016 tarihlerinde ilçe ve il kongrelerinin yapılacağı açıklandı. Kongre takviminin belli olmasıyla birlikte parti içerisinde hareketli günler başladı. Aklında İl ve İlçe başkanlığı düşünen isimlerin kendileriyle birlikte hareket eden partililerle toplantılar düzenlediği kulislerde yüksek sesle seslendiriliyor. Bu kişilerin Ankara nezdinde de girişimlerde bulunduğu iddia ediliyor. AK Parti'de çok adaylı kongreler beklenmiyor. Genel Merkez kongrelerde partiyi kucaklayacak isimlerin olduğu tek listenin çıkmasını istiyor. Yeni yönetimlerde partinin ilk kurulduğu günlerde görev alan eski isimlerin ağırlıklı olacağı iddia ediliyor. En ufak 'FETÖ' şüphesi bulunan hiç kimsenin yeni yönetimlerde yer almayacağı belirtiliyor…
**
'ESNAFIN YAŞADIĞI ŞEY 'DON' DEĞİL Mİ?'
Murat Kıraç AK Parti'nin eski İl Yöneticisidir. Gerçekten iyi bir partilidir. Kıraç dün kendi sosyal paylaşım sitesinde esnafların yaşadığı sıkıntılarla ilgili bir paylaşımda bulundu. Kıraç paylaşımında şu görüşleri dile getirdi; 'Esnaf zorda demiş bir gazetecimiz. Evet zorda. Ama küçük esnaf. Büyük esnaf zaten her şekilde yolunu bulur. Olaya başka bir açıdan bakarsak, çiftçi tarlasını bir sonraki yıl için eker ve bütün hesabını buna göre yapar. Tohumcuya, ilaççıya bu şekilde borçlanır. Tam hasada yakın ürününü don vurur. Yani kendisi dışında doğa olaylarından dolayı, çiftçi sıfıra iner. Devlet hemen yetişir ve zararını karşılar. Devletin var oluşu da bundan dolayı değil midir zaten? Şimdi gelelim küçük esnafa. Esnaf sezonda para kazanmak için mal alır ve bununla ilgili çekleri sezon içinde ödeyebileceği tarihlere çek keser. Tabii yine bu don misali kendisi dışında bir darbe olur. zaten havadan bile nem alan ufak esnaf müşterisi, bütün ihtiyaç olacak harcamalarını öteler. Haliyle esnafta satış yapamaz ve çeklerini ödeyemez. Bunlarda zincirleme birbirlerini izler. Şimdi soruyorum... Bu yaşadığımız olay 'DON' değil miydi? Devlet çiftçinin yanında yer aldığı gibi yanında olmalı değil miydi? Hatırlarsanız darbeden bir kaç gün sonra Cumhurbaşkanımız 'vatandaşa bir müjdem var, bir kaç gün sonra açıklayacağım' demişti. Bu vesile ile yeniden tecrübe ettiğim şey, Dünyada en kötü şeyin ummak olduğudur. Hah dedim küçük esnafa müjde var.
Bekle bekle müjdenin sonunda OHAL çıktı. Bence o günkü söylediği müjde bu değildi, o da ayrı bir mevzuu. Ha diyeceksiniz ki ne bekledin...? Ben şahsen 'küçük esnafın, 15 Temmuz'dan önceki kestiği ve Aralık 2016'ya kadar kesmiş olduğu çek miktarı kadar, devlet 36 ay vadeli faizsiz kredi verecektir' diye bir söylem bekledim... Bu olsaydı iyi olmaz mıydı? Devlet bunu yapabilecek güçte değil mi? Ya da esnaf olarak yaşadığımız şey 'DON' değil mi?' Murat Kıraç'ın görüşleri böyle. AK Parti'nin Eskişehir Milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı bu konuda gereken girişimlerde bulunmalı. Darbe kalkışması nedeniyle büyük sıkıntı çeken küçük esnafın, 15 Temmuz'dan önceki kestiği ve Aralık 2016'ya kadar kesmiş olduğu çek miktarı kadar, devletin 36 ay vadeli faizsiz kredi vermesi için uğraşmalı…
*
DEMİREL TEMELİNİ ATTIĞI HASTANEYİ AÇTI
Tarih: 19 Ocak 1994. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde 900 yataklı Tıp Fakültesi Hastanesi'nin açılışı yapılıyor. Açılış kurdelesini dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kesiyor. Tarihi fotoğrafta açılış törenine katılan Eskişehir'in protokol üyeleri dikkat çekiliyor. ESOGÜ'nün Kurucu Rektörü merhum Esat Erenoğlu'nun ev sahipliğini yaptığı açılışa TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz'da katıldı. Fotoğrafta DYP Eskişehir Milletvekili Fevzi Yalçın, dönemin Eskişehir Valisi Ali Fuat Güven,Prof. Dr. Şan Özalp, eski Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Soydaş (O tarihte DYP Merkez İlçe Başkanıydı) Tıp Fakültesi Özel Kalem Müdürü Ayfer Uğurlu (Şarkıcı Özgün'ün annesi) dönemin Eskişehir Emniyet Müdürü İsmail Taşkafa dikkati çekiyor. Demirel 1970'li yıllarda temelini attığı Tıp Fakültesi Hastanesi'ni açmanın gururunu yaşadı.
CUMARTESİ HİKAYESİ
VALİYİ HEMEN GÖREVDEN ALIN
1927 yılı Cumhuriyet Bayramı. Kastamonu'da bayram dolayısıyla balo veriliyor. Akşam Vali biraz gecikerek salona geliyor. Herkes ayağa kalkıyor, ancak genç bir köy öğretmeni içkiye erken başlamasının da etkisiyle olacak valinin geldiğini fark edemeyerek ayağa kalkmakta gecikiyor. Vali bey onu görüyor, balo sona erdiğinde Milli Eğitim Müdürünü yanına çağırtıp o öğretmenle ilgili soruşturma açmasını istiyor. Milli Eğitim Müdürü öğretmenin iyi niyetli olduğunu bildiğinden yüzeysel bir soruşturma açtırıyor ve olayı unutturmaya çalışıyor; fakat Vali olayın peşini bırakmıyor. Müdür çok zor durumda kalıyor. Olayı Bakanlığa yansıtıyor. Milli Eğitim Bakanlığı da valinin fazla alınganlık gösterdiği kanısına varıyor. Bu durum görüşülürken Atatürk Bakanlıktadır. Yetkililer kendi aralarında yavaş sesle konuşurken O pencereden dışarı bakmaktadır. '' Ne oluyor? '' diye soruyor. Olayı anlatıyorlar. ATATÜRK yetkililere; ''Hemen valiyi görevden alın, yapılacak bu kadar işimiz varken genç bir öğretmenle uğraşan valiyle bir yere varamayız '' diyor.
*
FOTO ŞAKA
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz: Gaye Hanım reform paketimizi beğendiniz mi?
CHP PM Üyesi Gaye Usluer: İktidarınızda 6 Bakan 6 reform. 'Reform' dediğiniz öğretmenleri oyuncak, çocukları kobay yapmak mı?