2. Dünya Savaşı'nın ilk yılları. Aynı zamanda Hitler Almanyası Fransa'yı henüz işgal etmiştir. Hitler faşizminin en güçlü olduğu günlerdir.
Otto ve Anne Quangel, işçi sınıfına ait bir aile olarak tek çocukları olan Hans'ı , savaşa kurban verirler. Hayatta sahip oldukları en değerli varlık, artık yoktur. Savaşta yaşamını yitiren askerler için tabut üreten bir fabrikada çalışan baba Otto, sabah işe gitmek üzereyken, kapıyı çalan postacının eline tutuşturduğu zarfı açmaya cesaret edemez. İçeride mutfakta, cama bakarak oğlunu düşünen Anne'e verir Savunma Bakanlığı'ndan geldiği belli olan zarfı. Fötr şapkasını giyer ve merdivenlere yönelir. Kadının çığlıklarını duyar merdivenleri inerken.
Ve ardından direnmeye karar verirler. Hitler faşizminin yıkılması, en azından insanların felaketin farkına varmaları için ellerinden geleni yapacaklardır. Çünkü kaybedecekleri hiçbir şeyleri yoktur artık, hayatları dışında. Baba Otto, bir taraftan ağaç bir kütüğe oğlunun yüzünü işlerken, diğer taraftan Berlin'in farklı noktalarından aldığı kartlara, Hitler aleyhine slogan ve ifadeler yazar. Bu kartları da Berlin'in farklı noktalarında ama insanların görebilecekleri yerlere bırakır. Önceleri onu durdurmaya çalışan karısı bir süre sonra onunla birlikte çalışmaya başlar.
Elbette kısa sürede sürek avı başlar. Berlin'in askeri komutanına bağlı polis müfettişi, kartları bırakan gizemli muhalifin peşine düşer.
Otto ve Anne'in kendileri dışında üçüncü bir kişiyi asla karıştırmadıkları direnişleri savaşın son günlerine kadar sürer. Müfettiş ise, bu davayla ilgili başka bir trajedinin esiri olmuştur çoktan. Kendi varlığını korumak için masum bir sivili öldürmeyi bile göze alır. Ancak rejimin acımasızlığını içinden hep sezinleyen ama bir türlü harekete geçemeyen müfettiş, ne yazık ki, Otto ve Anne yakalanıp (ki yakalayan da kendisidir) idam edildikten sonra gerçek cesaretini ve direnme hakkını kullanacaktır.
Alone in Berlin, savaş karşıtlığını tek bir savaş sahnesi bile göstermeden o kadar güçlü işliyor ki, sonunda aklınızda kalan şeyin, filmin finali değil, filmin hissettirdikleri olduğunu anlıyorsunuz. Diğer taraftan film tüm dünyaya, savaşta Alman halkının da büyük acılar yaşadığını anlatırken, şunu yineliyor…
Savaş herkes için felakettir…
YÖNETMEN: Vincent Perez
OYUNCULAR: Emme Thomson, Brendan Gleeson, Daniel Brühl, Mikael Persbrant.