Anıtkabir'e mozole yakınına yapılan plastik oyuncaklardan oluşan çocuk parkı, sosyal medyada sert tepkilere neden oldu. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan yapılan parkla ilgili olarak, 'Anıtkabir plastik kaydırak alanı değildir. Bu ucubenin hemen kaldırılması için Koruma Kurulu'na, Anıtkabir Komutanlığına yazı yazdık. Ayrıca bu mekansal saygısızlığı yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız' dedi. Kimse Anıtkabir'e çocuklarını salıncakta sallamaya gelmiyor. Çocuklar büyük önder Atatürk'ü tanımaları için Anıtkabir'e götürülüyor. Korkarım bugün Anıtkabir'e çocuk parkı yapma densizliğini gerçekleştirenler yarın burasını mangallı piknik alanına çevirir. 15 Temmuz sonrasında ülkemizde birileri 'Takunya' darbesi mi yapmaya çalışıyor? Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nden ve Atatürk'ten nefret eden insanlar bu gücü kimlerden alıyor? 15 Temmuz sonrası Cumhuriyet ve demokrasi aşığa olan insanlar umarım bu mekansal saygısızlığı yapanlardan hesap sorar…

******************************************

NOSTALJİ

29 yıl önce. Tarih: 10 Haziran 1987 tarihinde Eskişehirspor Ankara 19 Mayıs Stadı'nda Başbakanlık Kupası'nı kazanıyor. Maçta 1986-1987 Sezonu Türkiye Kupası finalisti Eskişehirspor ile Türkiye Birinci Ligi (Bugünün Süper Ligi) İkincisi Beşiktaş karşılaşıyor. Eskişehirspor maça Zalad-Nejat-Erdoğan-Vedat-Gani-Erdal-(Orhan)-Fatih-İbrahim-Nasır-Ahmet-Nedim kadrosuyla çıkıyor. Maçın normal süresi 2-2 bitiyor. Uzatmada da gol olmayınca penaltılara geçiliyor. Beşiktaş'ı 4-2 yenen Eskişehirspor Başbakanlık Kupası'nı alıyor. ES ES'in gollerini 13. Dakikada Kaptan Ahmet, 34. Dakikada Nedim atıyor. 1.95'lik dev kaleci Rade Zalad, Rıza ve Faruk'un penaltılarını kurtararak, Eskişehirspor'un bu önemli kupayı üçüncü kez kazanmasını sağlıyor. Kaptan Ahmet dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal'ın elinden kupayı alıyor. Fotoğrafta kupa töreni sonunda dönemin Eskişehirspor Başkanı Aydın Begiter, kupayı kazanmanın sevincini Özal ile birlikte kutluyor. Tarihi fotoğrafta Galatasaray'ın o yıllardaki Başkanı merhum Ali Uras'da yer alıyor. Eskişehirspor Başbakanlık Kupası'nı 1966-1972 ve 1987 yıllarında kazandı. ES ES Başbakanlık Kupası'nı dört büyüklerden sonra en çok kazanan takım oldu. Bu kupa Eskişehirspor'un kazandığı son büyük kupa oldu.

****************************************

CUMARTESİ HİKAYESİ

TUZLU KAHVE

Kıza bir partide rastlamıştı.. Harika bir şeydi.. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki..

KIPKIRMIZI OLDU
Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı, ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular.. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı.. 'Ben artık gideyim' demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı.. 'Bana biraz tuz getirir misiniz' dedi.. 'Kahveme koymak için..' Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı.. Kahveye tuz!.. Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı.

TADI AĞZIMDA
Kız, merakla 'Garip bir ağız tadınız var' dedi.. Delikanlı anlattı: 'Çocukken deniz kenarında yasardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar.. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki..'
EVİNİ SAKINAN BİRİ
Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının.. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini arayan, evini sakınan biri.. Ev duyusu olan biri.. Kız da konuşmaya başladı.. Onun da evi uzaklardaydı.. Çocukluğu gibi.. O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu.. Tatlı ve sıcak.. Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel başlangıcı olmuştu tabii.. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kasık tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü..

BİR TEK KERE
YALAN SÖYLEDİ
40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti. 'Ölümümden sonra aç' diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına.. Şöyle diyordu, satırlarında.. 'Sevgilim, bir tanem.. Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun..? Öyle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken 'Tuz' çıktı ağzımdan.. Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim. Simdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok..

EN BÜYÜK MUTLULUKTU
İşte gerçek.. Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da..'Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı. Lafı açıldığında bir gün biri, kadına 'Tuzlu kahve nasıl bir şey' diye soracak oldu.. Gözleri nemlendi kadının.. 'Çok Tatlı!..' dedi..

**

foto şaka

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer: Gaye Hanım ver elini barışalım.
CHP Parti Meclisi Üyesi Gaye Usluer: Utku Bey benim değil de bana bilgi vermeden Ankara'ya götürdüklerinin elini tut.