1/25 binlik plan yeniden gündeme gelip, İTÜ tarafından üzerinde çalışılmaya başlandığı günden bu tarafa, insanların 17 yıl önceki Eskişehir'le bugünkü (2016 yılı) Eskişehir'ini kıyaslayacaklarını, geleceğe dönük talep ve beklentilerin yeni planda çok daha üst düzeyde ele alınacağını ummuştuk…
Bu, benim ya da birkaç kişinin değil, tüm Eskişehir'in beklentisiydi…
Zira Eskişehirliler,
1999 yılından bu tarafa Eskişehir'in Yılmaz Büyükerşen ve ekibi ile gerçekleştirdiği 'yüksek standartlı şehir' olma gayreti ve inancını, yeni planda da ortaya konulacağına inanıyorlar, bu nedenle de çok fazla didiklemiyorlardı…
Şu nokta çok kesin ve tartışılmazdı, 'yüksek standartlı şehir' olma hedefini 1/25 binlik plana yansıtmak ve bunun önümüzdeki yıllarda da kesintiye uğramadan sürdürülmesi, Eskişehir'in geleceği açısından ilk ve temel şarttı…
Eskişehir'in 17 yıldır sahip çıktığı ve sürdürdüğü 'çağdaş şehirleşme sürecinin' devamı ve kalıcılığı, uzun vadeli planlara da kesinlikle yansıtılmalıydı…
***
Çünkü Eskişehir,
Başta şehir merkezi olmak üzere kendisini yenilerken, hem alt yapı hem de üst yapı açısından büyük güçlükler yaşıyor, hem zaman hem maliyet açısından büyük sıkıntılar çekiyordu…
Doğal olarak da Eskişehirliler,
Şehrin merkezinde başlayan değişim ve gelişimin kenar mahallelere çok çabuk ulaşamamasından şikayet ediyorlardı…
Haklıydılar, zira şehrin merkeze uzak mahalleleri, çok çok uzun yıllar boyunca, öyle büyük ve kapsamlı planlara göre değil, kelimenin tam anlamıyla 'gelişigüzel' bir şekilde büyümüş, küçük ölçekli planlamalarla günü kurtarmak tercih edilmişti…
Ve bugün Eskişehir,
1974 yılında kurulan ve o dönem şehrin dışında olan BAKSAN'ı, 1950'li yılların sonunda kurulan ve o dönemde yine şehrin dışında bulunan Küçük Sanayi Çarşısı'nı oldukları yerlerden kaldırmak için uzun yıllardır yoğun çaba harcasa da, halen başarabilmiş değil…
Şehir içinde bulunan mobilyacılar (Asarcıklı Caddesi ile Tabakhaneler Bölgesi), matbaalar, otomobil galerileri, toptancılar, hurdacılar ve benzeri işyerleri uzun uğraşlar sonucu şehir dışına çıkarılabildiler…
Ancak BAKSAN ve Küçük Sanayi Çarşısı, o dönemlerde kooperatif kimliğiyle ve farklı düzenlemelerle kuruldukları için kaldırılmaları hiç kolay değil…
Üstelik de,
Eskişehir'de hiç kimsenin, bu iki bölgenin yerleşim merkezlerinin arasında sıkışıp kalmış olmalarından memnun olduğunu söyleyebilmek olanaklı değil…
***
Satılmışoğlu Bölgesi'nde, Bursa Yoluna cepheli 200 hektarlık alanda 'küçük sanayi sitesi' kurulması kararına gösterilen muhalefetin en büyük gerekçelerinden biri bu olsa gerek…
Zira yeni planda gelişim (konut) alanı olarak ayrılan en büyük alan Batıkent'in batısında. Yani, Bursa Yolu istikametinde…
İşte gelişim yani konut alanı olarak ayrılan bölgenin hem bitiminde, aralarında yalnızca bir cadde kalacak şekilde, bir sanayi sitesinin konumlandırılması, çok değil 15 yıl sonra, yeni bir BAKSAN ya da Küçük Sanayi Çarşısı olarak karşımıza çıkacaktır…
Şu ayrıntıyı da gözden kaçırmamak gerekiyor;
Bir alanı 'küçük sanayi alanı' olarak ayırmakla, 'konut, turizm ve ticaret alanı' olarak ayırmak arasında çok büyük fark var…
Birinde imalat dolayısıyla sanayi atığı var, diğerinde büyük ölçüde evsel atık var…
Bu ayrıntı küçük görünse bile şehircilik açısından büyük önem arz ediyor…
***
İnsanın gönlü istiyor ki,
Keşke Çukurhisar'daki sanayi bölgesi bile kaldırılsa…
Keşke mümkün olsa da çimento fabrikası da kaldırılabilse…
İnsanlar büyük ölçüde, Odunpazarı'nda çalışıp, Tepebaşı'nda yaşasa…
Hani hep diyoruz ya, 'Hayat Tepebaşı'nda' diye…
Tepebaşı;
Eskişehir'in ticaret, turizm, sosyal yaşam, eğlence, sanat kültür merkezi olsa, ki bu anlamda son yıllarda bölgede büyük bir gelişim var…
Odunpazarı da,
Tarihi ve kültürel değerlerinin yanı sıra Eskişehir'in sanayi bölgesi olsa…
Zaten olmuş durumda, Organize Sanayi Bölgesi, Emko, Estim, Kosgeb Bölgesi ile sanayinin büyük ağırlığı bu bölgede…
Eskişehirlilerin, çalıştıkları yerle, yaşadıkları, çocuklarını büyüttükleri yerler birbirlerine mümkün olduğunca uzak olsa…
Aslında şu da var;
Eskişehir demek Tepebaşı ve Odunpazarı'nın birleşiminden başka bir şey değil…
Yani Tepebaşı da Odunpazarı da, bir elmanın iki yarısı…
Biz Tepebaşı'nı da Odunpazarı'nı da seviyoruz…
Çünkü biz Eskişehir'i seviyoruz…